– “Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sâhipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?..” (s. 83.)
*
– (...)Bahar mahzen-i erzak bir vagondur, gàipten gelir. (s. 83.)
*
– (...)Zevâl-i elem lezzet olduğu gibi zevâl-i lezzet dahi elemdir. (s. 87.)
*
– (...)İnsan bilmediği ve yetişmediği şeye düşmandır. (s. 87.)
*
– (...)Bu meydan-ı imtihanda olanlar başıboş değiller; saadet sarayları ve zindanlar onları bekliyorlar... (s. 89.)
*
– (...)Şu misafirhâne ve şu meydan ve şu meşherlerin arkasında daimî saraylar, müstemir [sürekli] meskenler; şu numunelerin ve suretlerin hâlis ve yüksek asıllarıyla dolu bağ ve hazineler vardır. Demek burada çabalamak onlar içindir. Şurada çalıştırır, orada ücret verir. Herkesin, istidadına göre orada bir saadeti var... (s. 90.)
*
– (...)En âdî raiyetin ve en âdî muamelelerini ihmâl etmeyen bir Hâkim-i Hafîz hiç mümkün müdür ki raiyetin en büyüklerinden en büyük amellerini muhafaza etmesin, muhasebe etmesin, mükâfat ve mücâzat vermesin? Hâlbuki o Zat’ın izzetine ve gayretine dokunacak ve şen’-i merhameti hiç kabul etmeyecek muameleler o büyüklerden sudûr ediyor. Burada cezâya çarpmıyor. Demek bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor... (s. 91.)
*
– (...)İnkılâb-ı hakàik [hakikatlerin değişimi] bütün ehl-i aklın ittifakıyla muhâldir, mümkün değildir. Yalnız her şeyin vücûdunu inkâr eden Sofestaî eblehler hariçtir... (s. 96.)
*
– Hangi şeye dikkat etsen şehadet eder ki bu fânîden sonra bir bâkî var. (s. 97.)
*
– Felsefe şâkirtleri ve millet-i küfriye ve nefs-i emmârenin en mütihiş dalâleti Cenab-ı Hakk’ı tanımamaktadır. (s. 100.)
*
– (...)Bu kâinat öyle bir kitaptır ki her sahifesi çok kitapları tazammun eder [içinde bulundurur]; hattâ her kelimesi içinde bir kitap vardır, her bir harfi içinde bir kaside vardır... (s. 100.)
*
– (...)Bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak, her şeyin Halık’ına has bir iştir. (s. 103.)
*
– (...)Nasıl güneş ziyâ vermeksizin mümkün değildir; öyle de, ulûhiyet de peygamberleri göndermekle kendini göstermeksizin mümkün değildir. (103.)
(*) Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur Külliyatından Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, Temmuz 2016.