"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Pişmanlık” iddiaları delilsiz, zayıf ve mücerret

Orhan DİNDAR
08 Haziran 2015, Pazartesi
Bediüzzaman Said Nursî’nin bir zamanlar Sultan II. Abdülhamid’in muhâlifleri safında yer alarak ona muârız bir tavır takındığı sonra ise pişmanlık duyarak bu tavrından vazgeçtiği zaman zaman bazı çevreler tarafından ileri sürülen bir husustur.

Bu tarz bir değerlendirme daha önceki yıllarda da kayda değer bir şekilde mevzubahis olmuş olmalı ki, Bediüzzaman 1952 yılında bir lâhika neşrederek bu hususu tavzih etme ihtiyacı hissetmiştir. Bu iddialar bazı matbu eserlerde de yer almış olduğu gibi son dönemlerde tekrar gündeme taşınmıştır.

Daha sonra üzerinde duracağımız bu tarz değerlendirmelerin biraz dikkatle bakıldığında esas itibariyle zayıf ve mücerred birer iddiadan ibâret olduğu görülecektir. Üstelik iddia sahiplerinin, iddialarının gerek tarihi hakikatlere ve gerekse Bediüzzaman’ın eserlerinde bu konuyla ilgili yazılanlara muvafakati noktasında bir endişelerinin olmadığı ve bu hususta bir taharriye ihtiyaç da hissetmedikleri anlaşılmaktadır.

Biz çalışmamızda evvelâ Bediüzzaman’ın eserlerindeki Sultan Abdülhamid ve icraatlarıyla ilgili bütün tesbît ve değerlendirmeleri tarihi bir sıra içerisinde ortaya koymaya gayret edeceğiz.1 Aynı zamanda bu tesbîtlerin müşahhas olarak ne mânâ ifâde ettiğini ve tarihi hâdiselere ne nisbette muvafık olduğunu anlayabilmek için bu sahada genel kabul görmüş kaynaklar ışığında değerlendirmeye gayret edeceğiz.

Neticede; Bediüzzaman’ın Sultan Abdülhamid’le ilgili tavrını doğru bir şekilde tarif etmeye, bu hususta hakkında ileri sürülen tenkidlerin mâhiyetini ve zaman zaman ısrarla tekrar edilmesinin altındaki esas sâikleri anlamaya ve tahlil etmeye çalışacağız.

II. MEŞRÛTİYET ÖNCESİ 

II. Meşrûtiyet’in îlânından önce, sıkı bir şekilde tatbik edilen sansür sebebiyle dâhilde ve bilhassa İstanbul’da idarenin arzusuna muhâlif bir neşriyatta bulunmak mümkün değildi. Hükûmetin arzusu istikametinde neşriyatta bulunan mahdut sayıdaki bir-kaç gazete dahi sansür tarafından sıkı takib edilirdi. Dâhiliye Nezâreti’nde sansürden mesul olan Matbuât Müdiriyeti doğrudan Saraydan idare ve takib edilirdi. Her gazete yazıların provalarını Matbûat Müdüriyeti’ne gönderir tab’olunmadan evvel sansüre tâbi tutulurdu. Ecnebi gazetelerin bazılarının ise ithali yasaklanmıştı. Neşredilecek olan kitabın bir nüshası Maarif Nezareti’ndeki Teftiş ve Muayene Heyeti’ne, diğer nüshası da Dâhiliye Nezareti’ndeki Matbûat Müdüriyeti’ne takdim edilirdi. 

Osmanlı devrinde bütün memuriyet hayatı Sadâret Kaleminde (Başbakanlık Özel Kaleminde) geçen ve on altı sadrazamın mâiyetinde çalışmış olan İbnülemin Mahmud Kemal “Son Sadrıazamlar” isimli eserinde; değil kitablar, gazeteler, mecmualar gibi umuma arz edilen Matbûatın, iki resmi daire arasında yapılan yazışmaların dahi münhasıran bu maksatla tavzif edilmiş elemanlarca tetkikden geçirilidiğini yazmaktadır.

Dolayısıyla Bediüzzaman’ın da o tarihlerde matbu bir beyânı mevcud değildir. 1907 sonlarından itibaren İstanbul’da bulunan Bediüzzaman’ın o günlere dâir değerlendirmelerini sadece  —Daha sonra gazetelerde de makâle suretinde neşredilen-— akıl hastanesinde ve Zaptiye Nezâretindeki ifâdelerinde görüyoruz. 2

DİPNOTLAR:

1 Yeni Asya Neşriyat’ın “Eski Said Dönemi Eserleri” ile 2004 tarihli Risale-i Nur Külliyatı kullanılmıştır.
2 Divan-ı Harb-i Örfî, 150-160

Okunma Sayısı: 2511
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı