"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa dâvâsına sahip çıkıyor

Ömer Faruk ÖZAYDIN
13 Aralık 2015, Pazar 10:37
Avrupa, bu zulümatlı perdelerin altında neşr-i envârı Kur’âniye’yi parlatacaktır inşaallah.

Anadolu başta olmak üzere, Avrupa da hizmetler ayakta, sırren tenevveret düsturuyla gösterişli olmasa da küçücük medrese-i nuriyeler, vakıflar, hizmet aktiviteleri ile dinamik bir cemaat iş başında çok şükür. Rıza-yı İlâhî muvacehesinde arz-ı hizmet ediyor. Rabbim kabul etsin inşaallah. 

Meşveret sistemi ile de bütün hizmetler cemaatin şahs-ı manevisi eleğinden geçirilerek tek şahıs istibdâdından cemaatin selâmetli ellerine tevdi ediliyor. Öyle ki, her hizmet mercek altına alınıyor; varidat/ sarfiyat, gaye-i hayal ve gelecek müdebbir keyfiyetine kadar cemaatin kararı hayata geçiriliyor.

Gençler eğitim programı, hizmet içi eğitim, neşriyat, aile, Üstadı anma toplantıları mutad olarak yapılmakta, onlarca belki yüzlerce dershane ayakta ve mobilize olmuş bir halde; mahalden bölgeye, bölgeden bütün Avrupa’yı ihata eden, meşvereti ile elektrik hatları gibi birbirine bağlanmış vaziyette.

Müfritane irtibat düstûruyla hareket eden; Almanya, Fransa, İsviçre bilhassa Avusturya’daki cemaat, bazen 1000 km’lik meşakkatli seyahatlerle hizmet Kervanı seyr ü sefer halinde; “...Evet bazan bir tek dostunu bir-iki saat görmek için, yirmi gün yol gider ve yüz lirayı sarfeder” sözüne masadak oluyor.

Peki, bu güzel hizmetler yapılırken hayırlı işlerde muzır maniler olmuyor mu, şeytanlar o hâdimlerle uğraşmıyor mu?

Elbette imtihan teklif edildiğinden beri bu mücahede devam ediyor. Âhirzaman olması hasebiyle hak ile bâtılın içiçe geçtiği bir asırda, merdane bir düşmanla karşı karşıya değiliz. Belki içerden dışardan zamanın silâhlarıyla çürüyebilir ve çürütülebilir bir fenâdayız.

Hâkim cereyanlar ve şeytanın sağdan gelmesi neticesinde ilka edilen siyasetler; ifrat ve tefrit noktasında ehl-i hizmeti hadd-i vasat’ta bîkarar bırakabiliyor; ifrat edenler hizmete yeni ısınanları kaçırabildiği gibi, tefritte ısrar edenler de (siyaset yapmayayım derken) siyasetin sinsi rüzgârında savrulabiliyor.

Bütün bu üflemelerde hizmet ehli hizmeti derûhte ederken; önde olması sebebiyle bensiz olmaz evhamına, sahipleneyim derken bu defa hizmet sahipsiz zehabına kapılıyor, şeyhi zannedebiliyor kendini. (bu her hizmet mahalli ve hizmet erbabı için geçer bir hâldir.)

Şan-şöhret, tasannû ve riya kapısı her zaman açık; şeytan ve nefis o kapıdan rahatlıkla içeri dalabiliyor, dışardan gelen rüzgârlar da menhus zevklere sarhoşâne bir gaflet verebiliyor gitgide...

Hizmette mümeyyiz şahsiyetlere özellikle Avrupa’da hocalık makamı verildiğinden, ilk dersleri ondan almış kardeşlerin hatalarını söyleyememesi, o müdebbirin aslında var olmayan bir makamı vehmediyor, istibdada kapılar açtırıyor böylece...

Bu hallerde; ihlâs, uhuvvet düsturları ilk akla gelen olmakla birlikte, bu zamanlarda nefsin haricinde okunması pek faydalı görünmüyor ki, evvelen ve bizzat kendine (laakal 15 günde bir) okunması lüzûmunu hissettiriyor.

Bu sebeple içerden ve dışardan gele(bile)cek vaki tecavüzleri red ve imha sadedinde; “Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor... Ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarlarından sukut ettirmektir. Çünkü Risale-i Nur’un meslek-i esası; ihlâs-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak... Ve hakikatları ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşâallah tam akîm bırakacak ve meslek-i Risale-i Nur ise tarîkatlara kıyas edilmez diye onları susturacak.” sözlerini, sebat ve metanetin ehemmiyetini hatırlatıyor bizlere.

İmtihan şedid ve gittikçe inceldiği bir “âhirzaman” âhirinde bilhassa Avrupa’da; az bir hizmet çoklar hükmünde olduğu bir hengâmda, cihan değer kıymetinde olup, bütün bu muzır manilerle beraber, Anadolu gibi dimdik ayaktadır Cenâb-ı Hakk’ın inayet ve keremiyle.

Evet, evet... Eğer sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı demdemesini bozsa; sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zira kâinatı nağamatıyla raksa getiren ve hakaikın esrarını ihtizaza veren musıka-i İlâhiye hiç durmuyor. Mütemadiyen güm güm eder.

Evet Üstadım; Avrupa davâsına sahip çıkıyor.

Okunma Sayısı: 2634
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulbaki Saraylı

    13.12.2015 15:09:30

    Hem yazıyı, hem yazarı, hem bu vesileyle Yeni Asya'yı ve yazıya uygun fotoğrafı yazının üstüne koyup yazıya bir kat daha mâna kazandıran editör kardeşlerimizi, hem de Rebiülevvel ayınızı tebrik ediyoruz. Selam, dua ve muhabbetlerimizle..

  • PsikoDr

    13.12.2015 11:30:08

    Allah enaniyetten muhafaza eylesin. Tebrikler Ömer bey kardeşim.

  • Süleyman Yaprak

    13.12.2015 10:27:19

    Binlerce kez maşaallah, barekalllah.. Hem hissiyatımıza, hem fikriyatımıza, hem de fıtratımıza tam tercümanlık eden bu yazınızdan dolayı tebrik ve dua ediyoruz.. Cenab-ı Hak bizleri son nefesinde bile ihlas-ı tam ile şehadet şerbetini içenlerden eylesin inşaallah.. Dünyanın her tarafındaki Cemaatimizin fertlerine muhabbetlerimizi arz ediyoruz..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı