Nuruyla fetret asrının karanlıklarını aydınlatan, insanlığı cehalet zulmetinden İslam ve iman şuuruyla kulluk şerefine yücelten Hz. Peygamberimizin (asm) yaşayan bir mucizesi, Kur’an-ı Kerimdir.
Mukaddes kitabımızın, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, Kelam-ı Kadim, Kur’an-ı Azimüşşan, Kur’an-ı Hakîm, Kelâmullah gibi birçok isimleri vardır. Kur’an, Cenab-ı Hakkın Cebrail ile Hz. Peygamberimize (asm) vahiy ettiği kudsi kitabımızdır.
Hazreti Kur’an, nazil olduğu zamandan günümüze kadar akılları, kalpleri, ruhları İslam’ın şerefiyle şereflendirmiş, nuruyla aydınlatmıştır. Rabbimizin emir ve yasaklarını, dinimizin hükümlerini göstermiş, insanları inkâr zulmetlerinden kurtaran,“Sırat-ı müstakim” üzere yaşayanlara iki cihan saadetini gösteren hakikatler deryasıdır. Yedi vecihle harika ve kırk vecihle de mucize olan Kur’an-ı Azimüşşan Allah’ın kelamıdır.
Asırların ötesinden günümüze kadar Kur’an’ın ulviyetine ve yüceliğine beşeriyetin ulaşılamayacağını ayet beyan etmiştir: “De ki: And olsun, eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler.” (İsrâ Suresi: 88.)
Kur’an-ı Kerim, Cenab-ı Hakkın (c c) inayetiyle her zaman korunmuş ve muhafaza edilmiştir. “Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” Hicr S. Ayet 9. Onu dünyanın her tarafında Müslümanlar hürmetle koruyup muhafaza etmekte, huşu ile okumakta, emirlerine riayet etmekte, manalarını, hakikatlerini neşretmektedir. Hiçbir harfi tahrif edilmediği gibi, manasında, lafzında kusur, hata, itiraza ve inkâra imkân bulunamamıştır.
Hayatımızın her safhasında rehberimiz olan Hz. Kur’an, Rabbimizin bizlere ihsanıdır, ikramıdır, bahşetmiş olduğu mucizelerle tezyin ettiği ulvi hazinesidir. Her harfinde sevaplar, her kelimesinde manalar, her ayetinde ilimler, irfanlar, mucizeler, hikmetler, rahmetler, bereketler doludur.
Yüce kitabımız Kur’an, kâinatın yaratılış sırları ile yaratan Rabbimizin her şeyde tecelli eden isimlerinin eserlerini, güzelliklerini, mucizelerinin hakikatlerini, işaret eder, tarif eder, ders verir. İnsanlar, Kur’an’la Rabbini tanır, rızasını kazanır, marifet ve muhabbetin yüce derecelerine yükselir. İnsan, arzın halifesi sıfatı ve şerefiyle ile Rabbine muhatap olur, emirlerini dinler, itaat eder, hamd-ü sena ile şükrünü, zikrini arz eder, huzur bulur.
İnsanlığın muhtaç olduğu mucizeler, hakikatler, şifalar, nurlar, tevhit delilleri, ahiret müjdeleri gibi hazineler, sırlar, güzelliklerin kaynağı olan Kelâmullah’ı okumak, anlamak, dinlemek akıllara sürur, kalplere ferah, ruhlara inşirah verir.
“Hülâsa: Kur’an, hem bir zikir, fikir ve hikmet kitabıdır; nem bir ilim, hakikat ve şeriat kitabıdır; hem de akıl ve gönüllere şifa, müminlere hidâyet ve rahmettir.” (Mesnevi-i Nuriye)
Mukaddes kitabımız Kur’an, Peygamberimiz Hz. Muhammed’den (asm) bizlere bir emanet, bir vedia, bir hediye, bir rehberdir. Kur’an’ın nurlu yolu, asırlarca Allah’ın (c c)rızasını kazanan imanlı, ibadetli, ihlâslı, ahlak ve faziletli, insanlar yetiştirmiş, iki cihan saadetini, huzur ve mutluluğunu bahşetmiştir.
Mucize-i Kur’an hazinesinin cevherlerinden istifade etmek için hayatını Kur’an davasına adamış Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur eserleriyle, asrımızda inkâr zulmetleri ve fikir karanlıklarını karşı Kur’an’ın nurlu, huzurlu, sürurlu yolunu bulabiliriz.