Gazze’de hiç ara vermeden iki aya yakın zamandır insan kanı akıyor.
Cehennemi andıran alev topları altında kadın, çocuk, yaşlı, hasta ayırmadan ölen, yaralanan, vücutları yanan, parçalanan masum insanların her gün başına gelen korkunç katliam, zulüm, işkence insafsızca devam ediyor...
Filistin toprakları yıkılmış evlerin enkaz yığınıyla harabeye dönmüştür. Her yer şehit kanlarıyla yıkanmış, masumların cesetlerinin topluca gömüldüğü, gözü yaşlı insanların aç, susuz, soğukta evsiz, yuvasız, güvencesiz, umutsuz, çaresizlik içinde kıvrandığı her hali vicdanları yaralıyor…
Sonbahar hüzünlü vaktini kışın soğuk yüzüne teslim ederken Gazze karanlık gecelerinde rüzgâr enkazların kuytusunda yatan öksüz çocukları üşütür! Yuvaları bozulmuş kuşlar, barut kokulu dumanlar içinde boşlukta çaresiz kanat çırparlar. Sahiplerinin ölümünü şahit olmuş evcil hayvanlar matem içinde aç dolaşırlar. Ağaçlardan dökülen yaprakların hışırtısı belli ki çok şeyler söylüyor. Gazze’de her yer ve her şeyler anlatıyor…
Esfel-i safilinde tefessüh etmiş kalplerin, bozulmuş vicdanların, merhametsiz insan bozması canavarların yaptıkları büyük ve umumi kötülükle masum insanlara yaptığı zulmüm tahribatları ayan beyan görülüyor. Her gün ara vermeden devam edip giden insanların acımadan katledilmesine seyirci kalmadan aklı, kalbi, vicdanı olan herkesin bu menhus ve meş’ûm duruma bir dur demesi gerekir.
Bediüzzaman Hazretleri, kendi zamanında usulsüz, kanunsuz, vicdansız zulme İbrahim Suresi, 12. Ayete göre, sabır ve hakka tevekkül ile riayet etmiştir. Ayrıca geleceğe seslenmiş: “İstikbalde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için ve istikbal asırları, bu asrın simasına ve gayretsiz adamların yüzlerine “Tuh!” dedikleri zaman, tükürükleri yüzümüze gelmemek için veya silmek için yazılmış bir lâyihadır” diye anlamlı, keskin bir ifadeden şimdiki ikiyüzlü maskeli insanların portresini gösteriyor. “Avrupa’nın insaniyet-perver maskesi altında sağır kulaklarını çınlatmak ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokmak ve bu asırda, yüz bin cihetten “Yaşasın cehennem!” dedirten mimsiz medeniyet-perestlerin başlarına vurmak için yazılmış bir arzuhal ve ehl-i ilhad ve bid’atçıları ilzam ve iskât edecek “Altı Sual”dir.” (Mektubat, 29. Mektup Fihrist.)
Bediüzzaman, milletin mukadderatıyla keyfi istibdat ile oynayan firavun meşrep komitenin başındakilere: “Ey din ve ahiretini dünyaya satan bedbahtlar!” hitabıyla Nemrutlaşmış reislerin gebertildiği zaman huzur-u İlahide yakalarına yapışacağını, adalet-i İlahiyenin o zalimleri esfel-i safilinde atınca intikamının alınmış olacağını ifade etmiştir.
Canıyla mukaddes beldelerdeki vatan toprağını savunan, kanıyla vatan sevgisi imandandır, yazan, imanından taviz vermeden zorluklara katlanan Filistinli masum, mağdur, yürekli insanlara en büyük ümit ve teselli olsun: “İnsanlar onlara: “Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun” dediler. Bu, onların imanını artırdı da: “Allah bize yeter. O ne güzel Vekil’dir” dediler.” (Al- İmran S.173)
Biz de, “Zalimler için yaşasın Cehennem!” diyoruz.