Yaşlı gezegenimiz, ahiret âlemlerine doğru süratle yol alıyor. Akşam vakti batı ufkundan kızıllıklar bırakarak kaybolan güneş, ertesi gün karanlıkları yırtan ışıklarıyla yeni bir günü aydınlatıyor.
Yeni bir zaman, yeni bir dünya, yeni bir âlemin umutları, müjdeleri, sevinçleriyle selamlıyor. Bu yeni devranda, gün boyu hayat hareket ve faaliyetlerle devam eder, gider…
Yaşadığı her günü, her anı, her nefesi fırsat bilen, hizmet kervanında koşturan bahtiyarlar, o kutlu yolun, yolculuğun mesuliyetini idrak eden, Kur’an hakikatlerinin nurlu meşalesiyle ebediyete koşan erlerdir. Onlar zamanı yakalamış, ömür dakikaları üstüne tevhit mührü vurmuş, iman, ibadet, ahlak ve fazilet dolu salih amelleriyle süslemiş mübarek şahsiyetlerdir.
Rabbine tevhit, teslim, tevekkülle intisap edenler, varlığın, birliğin marifetine ve muhabbetine vasıl olanlara, şimşek gibi geçen ömür tayyaresi, arzın sürati, zaman ve mekânın darlığından müteessir olmazlar. Bilirler ki rıza dairesinde “Bir ân-ı seyyale yaşamak, hadsiz envar-ı vücuda medardır.”
Bir hafta içinde Afyonkarahisar’da iki Nur talebesi merhum Hüseyin Diker ve Nevzat Müftüoğlu bahtiyarların dünyaya veda edip İlahi rahmete kavuşmaları ile üzüldük. Hayatın fani yüzünü ve ahiret âlemlerine olan seferin muhasebesi buruk bir tefekküre vesile oldu. Hüzünlü ayrılığın, iftirakın içinde hayatlarına bakıp nuru, huzuru, huşuyu, teselliyi bulup ferahladık…
Küçük yaşlardan itibaren Kur’an’ın ulvi hakikatlerine gönül vermiş, iman davasına inanmış ve uğrunda ömür tüketmiş bu iki mübarek insan, son nefeslerine kadar dava adamı şuuru ve inancıyla yaşarken geride birçok güzel, tatlı, latif, nurlu hizmet hatıralarını bırakıp ebedi âleme uçup gittiler. Kur’an davasına gönül vermiş, fedakârlıkla çalışmış, tebliğ etmiş, ihlâsla yaşamış insanların rıza-i İlahi uğruna yaptıkları her hizmet, her hali başkalarına numune-i imtisal olmuş, onların samimiyeti ve sadakati gönüllere dalga dalga yansımıştı.
Hüseyin Diker, (1966-2024) Lise yıllarında Risale-i Nurları tanımış, istikametli hayatını medresede geçirmiş, hizmet etmiştir. Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulunda öğrenci iken Tandoğan Otogarında boş zamanlarda Yeni Asya Gazetesini tanıtıp satmış.
Öğrencilik hayatında ve öğretmenlik mesleğinde sürekli nurlu faaliyetlerin içindeydi. Her zaman, her yerde Yeni Asya yanında bulunur, okurdu. Neşriyat hizmetlerini severdi. Tavizsiz hizmet tarzı ve istikametli hayatı, vazifedeki hassasiyeti ile yerinde ve zamanında hakkaniyete uygun koyduğu keskin tavırlarıyla Afyon’un Kutluları, tabirine layık bir mizacı ile dikkat çekerdi. Nevzat Müftüoğlu, (1945-2024) Çocukluk yıllarında Emirdağ’da Üstad Hazretlerinin elini öpmesi, duasını alması çocukluk yıllarının en güzel hatıraları, birçok yer ve zamanda yayınlandı. Risale-i Nur davasını hayatının gayesi edinmiş, okumak, anlatmak ve yaşamasıyla çok insanların Kur’an hakikatlerini tanımasına vesile olmuş gayretli bir ağabeydir. Yıllarca evinin bir dairesini Nur hizmetine tahsis etmiş, sohbetler yapmış, nurları okumuş, okutmuştur.
Nevzat Müftüoğlu, gençlik yıllarımızda, Yeni Asya aksiyonu içersinde bizlere yön vermiş, cesaretlendirmiş, Gazetemize muhabirlik, haber, yazı, resim göndermemizi sağlamıştı. Bediüzzaman Said Nursi ve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor. Yeni Asya’da tefrika olarak yayınlanacaktı. Nevzat Ağabeyin verdiği görevle iki arkadaş, o gece Afyonun bütün caddelerini afişlerle donatmıştık! Uzun boylu arkadaşın omzuna çıkarak en yüksek yerlere, direklere yapıştırdık. Polisler gelip karakola götürdüler. Polisler afişleri kendileri sökmek için bize merdiveni sorunca nasıl yaptığımızı anlattık. O sert ve soğuk ortamda herkesi aldı bir gülme! Nevzat Müftüoğlu karakola gelerek, afişlerin suç teşkil etmediğini izah edince beraber eve dönmüştük…
İki mübarek insana da Cenab-ı Hak rahmet eylesin…