Bediüzzaman Hazretleri’nin tabiriyle Risale-i Nur’un meslek ve meşrebi üzerinde ehemmiyetle duran, çizgisi belli olan rahmetli Zübeyir Gündüzalp ağabeyin mevlidinin 5.si yine doğduğu mekânlarda, Ermenek’te yoğun bir katılım ile gerçekleştirildi.
Öyle çetin bir asırda yaşıyoruz ki iman ve Kur’an’ın ciddi manada tehdit altında kaldığı bir zaman. Üstad bu zamanları görür ve bir gün Zübeyir Ağabeyi denemek için “Ben Risale-i Nur’un aleyhine dönsem sen ne yaparsın?” diye sorduğunda; “Üstadım sana uğurlar olsun der, ben Risale-i Nur’un hizmetine ve neşrine devam ederim” demiştir. Sonrasında dava arkadaşlarına hitaben de “Davama ihanet edersem zehirli bir iğne vurun ve beni öldürün” diyebilecek kadar Risale-i Nur meslek ve meşrebi konusunda hassas bir kişiliktir. İşte bu anlamda “Zübeyrî çizgi” çok önemlidir.
Ermenek Yeni Asya Temsilciliği ve Ermenek İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği mevlide Yeni Asya gazetesini dağıtan yaşı kemale ermiş genç ruhlu ağabeyleri görünce diğer talebelerin Zübeyir ağabeye dedikleri cümleler ve kâinata değiştirilemez olan adamın cevabı akla geldi. Zübeyir ağabeye dönerek demişlerdi: “Ağabey, gazete satmak sana mı düştü?” diye. Zübeyir Gündüzalp’in cevabı gerçekten çok etkileyicidir: “Risale-i Nur’un efkâr-ı umumiyeye duyurulması için bu hizmet çok önemlidir.”
İşte Zübeyrî çizginin bir önemli veçhesi Yeni Asya Gazetemizdir. Ölüme meydan okuyan bir insanın ve bu davanın gerçek adamlarının çizgisinden giderek yoluna devam eden gazetemiz bizim naşir-i efkârımızdır. Geniş bir kitleye hitap ediyor, hakikatleri duyuruyor. Zübeyir abinin vasiyetidir. Zübeyri bir sır vardır ortada, bunu görmek ve göstermek ise bizim vazifemizdir.
Öyle bir Zübeyir ki; Risâle-i Nur’u kendi malı ve te’lifi gibi bilip, en mühim vazifesini onun neşri kabul etmesidir. Bir Zübeyir ki; iman hizmetinde nasıl daha faydalı olabilirim diye düşünerek yaşamasıdır.
Çok Zübeyir ki; “Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem, orası da bana zindan olur” diyen zattan ders alan bir dehâ.
Bir savunmasında ise; Bediüzzaman Said Nursi gibi bir şahsiyetin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa, iftiharla, ‘Evet, Risale-i Nurun şakirdiyim!’ diyebilecek kadar cesur, mert bir kişiliktir.
Çok şeyi feda etmiştir. Maddi zenginliği, hayallerindeki evliliği ve birçok dünyevi servetini. Ne için? Kim için? Zübeyir Gündüzalp’ın hizmetteki yerini Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bizzat şöyle açıklar: “Zübeyir bana merhum biraderzadem Abdurrahman yerine verilmiştir, diye manevi ihtar aldım. Hakiki fedakar Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddetli ihtiyacın zamanında buraya imdada geldi...”
Şiddetli ihtiyaç zamanında imdada yetişebilmek her yiğidin harcı değildir. İşte Zübeyir...
Bu vesile ile mevlide gelen, tertipleyen herkesi tebrik ederiz. Zübeyiri duruşunu hiç bozmadan devam ettiren gazetemiz Yeni asya’nın varlığına da şükür ediyoruz.