Klavyenin Mürekkebi isimli çalışmamızda çağın hastalığı hikikomori’yi anlatmıştım.
Yeni yüzyılın hastalığı hikikomorinin Japonca bir kelime olarak, anlamının “elini ayağını çekmek” olduğunu temel ihtiyaçlar dışındaki tüm zamanlarını bilgisayar başında geçirenlere verilen bir hastalık ismi olduğunu hatta ileri vakalarda tuvalet gibi temel ihtiyaçların bile ertelendiğini, sosyal yaşamdan kopukluktan bahsetmiştik.
Yazının sonunda “uzmanlar bu hastalığın reçetesini bulmaya çalışsınlar. Biz çocuklarımıza sosyalliğin yüz yüze olduğunu öğretemiyorsak, çağın yeni hastalıkları baş gösterecektir ve böylece bizim hanemize de sıçrayacaktır maalesef…” (Klavyenin Mürekkebi, 28) şeklinde bitirmiştik. İşte bu durumlar öyle yayılıyor ki, bu hastalıklar çağın yeni hastalıkları da zuhur ediyor. Buna benzer ve sosyal medya ağırlıklı bir hastalık daha ortaya çıktı ve hızla yayılıyor. Geçenlerde Yeşilay, sosyal medyanın insanlarda oluşturduğu bağımlılıkla ‘Fear of Missing Out (Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) ismini verdiği hastalığına dönüştüğünü ve bu hastalığın insanlarda kaygı bozukluğuna neden olduğunu belirtti. Kısaca ismi FOMO...
Bilindiği üzere Yeşilay Kurumu alkol, tütün ve uyuşturucu ile mücadele etmekteydi. Teknoloji bağımlılığına da el atması çok sevindirici bir haber. FOMO hastalığını biraz açarsak sosyal medyadaki hesaplarınızda kim ne yapmış, gündem nedir, hangi arkadaşım neyi paylaşmış, son güncellemeler neler, kim hangi fotoğrafı koymuş, kim neyi beğenmiş, durumumu kim paylaşmış, resmimi kim beğenmiş vs bu tip gelişmeleri kaçırma korkusu olarak belirtiliyor.
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin de üzerinde çalıştığı ‘Fear of Missing Out (FOMO) hastalığı üzerinden yapılan araştırmalardan belirtmekte yarar gördüğüm bir araştırma sonucuda şöyle: “11 ve 55 yaş arası bin 200 kişiye uygulanan araştırmada kullanıcıların yüzde 40’ı, bir şeyleri kaçırdığını düşünerek sürekli sosyal medyayı kullanma ihtiyacı hissediyor.” Yüzde 40 rakamı bana tam inandırıcı gelmese de Amerika Birleşik Devletlerinin de gündemi kaçırma korkusu olan “FOMO” hastalığını araştırması durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Çünkü Amerika da kurulduğu günden beri Twitter, Facebook, Whatsapp, Youtube, Foursquare, Instagram, Google+ gibi sosyal medyada insanların çoğu sürekli çevrimiçiydi. İnsanlara online değilken bir şey kaçırırsam korkusunu yaşadığı ABD’de bu hastalık üzerine araştırma yapılması iyi bir hassasiyet.
FOMO hastalığına, en çok 15-24 ve 25-34 yaş arasında rastlanılıyor. Ve gençliğin önemliyıllarında bu tip hastalıkları çevremizde görmemiz bizi üzüyor. Sosyal medya kullanmayan biri olarak Bediüzzaman’dan bu hastalıklarla baş etme reçetesi olan Risale-i Nurlardan dem vurmak istiyorum.
“…Medar-ı ezvak olan gençlik gidiyor; menşe-i ahzân olan ihtiyarlık, yerine geliyor…”, “…Evet, cesedin genç iken lâtif, zarif ve güzel gül çiçeğine benzerse de, ihtiyarlığında kuru ve uyuşmuş kış çiçeğine benzer ve tahavvül eder...”, “Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zâyi olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyâde belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile, o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve nâmusluluk ve tâatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâkî kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak…”
Sizi kalbinizin gerçek sahibine emanet ediyorum. Vesselam…
NOT: “Klavyenin Mürekkebi “ kitabını sipariş vermek isterseniz www.yeniasyakitap.com adresinden online sipariş verebilir veya telefonla sipariş geçebilirsiniz.