İslam’ın temel kaynaklarından biri olan Sünnet, Hz. Muhammed’in (asm) hayatından alınan örnek davranışlar, sözler ve halleri kapsar.
Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiyle, sünnetin kaynakları efal, akval ve ahval olarak üçe ayrılır. Efal, Peygamberimizin eylemlerini; akval, sözlerini; ahval ise derunî durumlarını ve tavırlarını temsil eder. Bu üçlü yapı, sünnetin anlaşılmasında ve uygulanmasında bütün bir çerçeve sunar. Sünnet denilince genelde söz ve fiiller hatırlanırken ahval kısmı göz ardı edilebilmektedir.
Ahval, sünnetin en incelikli ve derin yönlerinden biridir. Fiili eylemler ve sözlü ifadelerin ötesinde, Peygamberimizin iç dünyasını ve ruh halini yansıtır. Ahval, bir Müslüman’ın kalbindeki ihlâsı ve karşılaştığı durumlara verdiği tepkileri ifade eder. Ahvalin esası olan ihlâs, görünür bir eylem olmaksızın, saf niyet ve Allah’a tam teslimiyet hali olarak değerlendirilir. Peygamberimizin hayatından örnekler vermek gerekirse, küçük oğlu İbrahim’in vefatı sırasında sergilediği metanet ve sabır, ahvalin güçlü bir tezahürüdür. Gözyaşı dökmesine rağmen, “Biz ancak Rabbimizin razı olacağı şeyleri söyleriz” diyerek, acı karşısında gösterdiği sabır ve teslimiyet, onun ruhani derinliğini ve Allah’a olan bağlılığını gösterir.
Hz. Muhammed’in (asm) hayatından çarpıcı diğer bir örnek, Taif şehrine yaptığı ziyarettir. Burada, insanları İslam’a davet etmek isterken, şiddetli bir şekilde reddedilmiş ve taşlanarak yaralanmıştır. Ancak, bu acımasız muameleye rağmen, Hz. Muhammed (asm) sabırlı ve affedici bir tavır sergilemiştir. O, kendisine zarar verenlere karşı öfke göstermek yerine, onlar için Allah’tan hidayet dilemiştir. Bu olay, onun olağanüstü sabrının ve insanlara karşı gösterdiği merhametin bir göstergesidir. Bir diğer örnek ise, Mekke’nin fethi sırasında sergilediği tavırdır. Yıllarca zulme uğramış ve doğup büyüdüğü şehirden ayrılmak zorunda kalmasına rağmen, Mekke’yi fethettiğinde intikam almak yerine genel bir af ilan etmiştir. Bu, onun adalet ve merhamet anlayışının yanı sıra, düşmanlarına bile şefkat gösterebilen yüce bir karakter olduğunun delilidir.
Hz. Muhammed’in (asm) hayatı, karşılaştığı zorluklar karşısında gösterdiği metanet ve sabır ile doludur. Bu haller, onun sadece zahir davranışlarını değil, aynı zamanda ruhi duruşunu ve manevi karakterini de yansıtır. Ahval, sünnetin canlı ve dinamik durumunu izhar ederek, her dönemde Müslümanların hayatına ışık tutar. Bu, sadece geçmişteki bir öğreti değil, aynı zamanda günümüzde de uygulanabilir ve yaşayan bir rehberdir.
Sonuç olarak, sünnetin ahval boyutu, Müslümanların manevi gelişiminde ve günlük yaşantılarında uyguladıkları sünnete sadakatte kilit bir role sahiptir. Bu derinlikli yaklaşım, sünnetin sadece zahiri bir taklit olmadığını, aynı zamanda bir duruş ve tavır geliştirmeyi gerektirdiğini gösterir. Müslüman olarak sünnetin bu boyutuyla, Peygamberimizin hallerini örnek alarak, kendi duruşumuzu ve davranışlarımızı şekillendirmemiz gerekmektedir. Böylece, sünnetin ışığında, hem bireysel hem de toplumsal hayatta daha sağlam ve anlamlı bir yol izlenebilir.