Küresel bir salgınla karşı karşıyayız. Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Dünya, umumî bir musîbet yaşıyor. Adeta kıyametin provasını yaşıyoruz.
Peki kadere fetva verdiren bu musîbeti okuyabildik mi? Hangi amellerimizle kadere fetva verdirdik?
Bir çok sebep var, herkes kendi nefsinde hikmet okumaları yapabilir.
Nefsimle sıkı bir muhasebeye girdim. Nimetlerin farkına varmayışımı fark ettim.Yoklukla imtihan edilince varlığın kıymetini anladım. Nimet olarak görmediğim, hatta nikmet olarak telâkki ettiklerimin nimet olduğunun farkına vardım.
Verilmeyene bakıp, verileni görmezden gelmenin nankörlüğünü hissettim. Güzel görüp güzel düşünüp, hayatımdan lezzet alacağıma, bardağın boş tarafına odaklandım.
Evet, yoklukla varlığın kıymetini anladım. Elimden gidince var olanları gördüm. Geçmiş nimetlerin şükrünü hakkıyla eda edemezken, geleceğe ait nimetleri düşünüp durdum. Hadsiz bir itikad ve küllî bir niyetle şükrümü eda edemedim.
Verilen nimetlere ülfet peyda ettim.
Umumî olunca kendimi özel hissetmedim. En büyük nimetlerden olan, insaniyet ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyet nimetinin şükrünü hakkıyla eda edemedim.
İnsaniyet-i kübra olan İslâmiyeti, en güzel şekilde anlatan Risale-i Nur eserlerinin müzakeresinden mahrum kaldım. Uhuvveti ve tesanüdü hakkıyla yapamadım ki kadere fetva verdirdim.
Nefsimiz terbiye edildiği gibi küre -i arz da terbiye ediliyor. Elbette kure- i arz da bir nefistir. Ve ömrünü tamamladığında kıyamet sekeratıyla can verecek. Fakat küre-i arz, sekerat değil de ağır bir hastalık geçiriyor. Cenab-ı Hak küre-i arza maddî ve manevî gusül abdesti aldırıyor. Beşerin bulaşık elinin kirlettiği dünyamızı temizleyip dizayn ediyor. Belki de beşer başına kıyameti çabuk koparmayacaksa, ahirzamanın bir kısmında geçecek olan güzel günlere ihzar ediliyor. (Allahu â’lem. Gaybı Allah‘tan başka kimse bilemez)
Allah bir virüsle insanlığı hizaya soktu. Kâbe tavafa kapatılırken, gayrı müslimlerin memleketlerinde ezanlar okunmaya başladı. Öncesinde, her türlü rezaletin yuvası olan caddelerde ve sokaklarda Allah’ın azameti yankılanıyor.
Allahu ekber! “Evet ümitvar olunuz!
Şu istikbal inkılâbı içerisinde en yüksek gür sâdâ İslâm'ın sâdâsı olacaktır.”