Yaz mevsimlerinde insanların üzerine hafiften bir tatil (ara verme) hali hâsıl olur. Ancak Zübeyir Gündüzalp “Bize tatil yok kardeşim, çalışmak var.
Esas çalışmak zamanı yaz mevsimidir. Zira soba derdimiz ve üşümek gibi bir meselemiz yoktur. Her yerde Risale-i Nur okuyup okutmalıyız.” der. Tavsiye tam olarak günümüze ışık tutuyor gibi değil mi? Bunu maksad ve gaye edinen İzmir Yeni Asya Hanım okuyucularının tertiplediği yaz okuma programından sizlere değineceğiz.
İzmir’in gerek cemaati, gerek tabiî, gerek şehrî bakımdan güzelliği insanı cezbeden unsurlar arasında. Programın içerisinde farklı illerden farklı gönüllerden dersler sunuldu. Hepsinden Allah razı olsun fedakâr abla ve ağabeylerimiz bizleri yalnız bırakmadılar. Bu kolay halledilebilen bir iş değil, müfritane işbirliği ile ortaya çıkmış bir hizmet var karşımızda. Kişi nefsini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemezmiş sırrınca arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle benzemek kabilse benzedik, güzel huyları birbirimizden kazandık, kötüleri bırakmaya çalıştık, bazen kafamızı kaşıyacak vakit bulamadık, yeri geldi anne babalarımızı arayamadık sağolsunlar onlarda etide kemiği de hizmetin dedikleri için sürur ile karşıladılar.
Programa katılan kardeş sayısınca mesuliyet, her birinin farklı zekâsı ve fıtratı bizlere tecrübe kazandırdı. Annesi kızım istersen bu yaz da gitmeyiver denilen kardeş “Anneciğim ben sadece dünya için yaratılmadım” cevabı onlarında aynı düşüncelerle geldiklerini gösteriyor. Bu yazın sıcağında bizlere yemek yapan, dağıtan, yiyen, finansal katkıda bulunan herkesten Allah razı olsun diyor ve sözü Nesli Cedide bırakıyorum. Cenab-ı Hak bu programda alınan nefesler ve okunan Risale-i Nur harfleri çarpımı adedince sevabı gönlümüze, amel defterimize yazsın. Okunan Risale-i Nurlar’ı bizlere ahirette şefaatçi yapsın inşallah.
Sena Parlak (16):
Üç senedir İzmir kamplarına geliyorum elhamdülillah. Her sene şeytan kalbime, aileni özlemez misin diye birçok vesveseler veriyor. İzmir’e gittiğimde ise oraya çok çabuk alışmam, samimî arkadaşlar edinmem, Risale-i Nur derslerinin bağımlılık yapması bütün vesveseleri izale ediyor. Seneye hazırlık olması için bu kampta 2 kasa domates doğramamız kalabalık olduğumuz için zor olmadı, tam tersine çok eğlendik ilâhiler açıp domates doğradık. Yapılan dersler hepimiz için çok verimliydi. İnsan ordaki ablalarımıza imreniyor, onlar kadar bizde böyle hizmet edebilsek bir karşılık beklemeden güzel dersler yapabilsek diye düşünüyorum.
Her ne kadar kırk beş dakika diye başlayan dersler, bir buçuk saat sürse de, sonlarına doğru uyuklamaya başlasak da, öyle bir tat veriyor ki çok mutlu oluyoruz. O dağların, ağaçların sanatlı duruşları, göller, denizler kamp boyunca eğlenceli gezilerimiz gerçekten kampa güzellik katan şeyler arasındaydı. Ablalarımıza çok teşekkür ediyorum, bizler için her gün sıkılmadan yorulmadan yemekler yaptılar. Çeşit çeşit, lezzetli lezzetli yemeklere ihlâslarını katmışlar. Beraber vakit geçirdiğimiz dakikalar oyunlarımız abur cubur saatlerimiz, küçük dünyalık mutluluklar veriyor. Ben karıncadan bile korkarken orda hamam böceklerini görerek birlikte yaşamamız Rabbimin verdiği bir güzellik oldu. Böylelikle böceklere alıştım. Sabah dersine bizim için uyanıp uzaklardan geliyorlar dersimize iştirak ediyorlar hepsine teşekkür ediyorum. Emeği geçen bütün abla ve abilere bize böyle güzel imkânlar sağladıkları için çok teşekkür ediyorum.
Azra-Dilara Kaşlıoğlu (14-16):
15 günlük okuma programımızda gazetemizin yazarlarından Ali Ferşadoğlu, Kâzım Güleçyüz ve Süleyman Kösmene Abilerimizin istifadeli dersleriyle şevklendik. Hasan Şen Abimiz ve hanımı Nurbanu Ablamızın Urla’daki yazlıklarında bol tefekkürlü günler geçirdik. İzmir cemaatindeki ablalarımızın büyük fedakârlıklarla yemek hazırlamaları bizler için seferber olmaları bu derece çaba göstermeleri takdire şayandı.
Farklı şehirlerden gelen Nur Talebeleriyle uhuvvet buluşması haline gelen bu program muhabbetimizi arttırdı. Külliyede ablalarımızla keyifli vakitler geçirdik. Ablalarımızın çok güzel organize etmiş olduğu geziler hizmetin eğlenceli tarafıydı. Allah emeği geçen her abi ve ablamızdan ebeden razı olsun.
Ecem Nur Demir (14):
Birçok gencin gidip gitmemekte tereddüt ettiği, içindeki kuşkular yüzünden gitmekten vazgeçtiği İzmir programına ilk gidişimdi. Tabi ki benim de içimde türlü türlü kuşkular vardı. “Acaba nasıl bir yere gideceğim, nasıl arkadaşlıklar edineceğim, ablalar ile uyum sağlayabilecek miyim, derslere adapte olabilecek miyim?”. Kafamda bunlar gibi bin bir soruyla gittim ve itiraf ediyorum: İki üç gün bu soruları kafamdan silemedim. Çok karışıktık. 1 ay ve 15 günlük grubunu ayırt edemiyordum. Haliyle grubumu tam olarak bilmiyordum. İsimleri kesinlikle hafızamda tutamıyordum.
Birçok kişi akraba veya arkadaşı ile gelmişti. Kimse kimseyle tanışma ihtiyacı duymuyordu da... Ben tek gelmiş ve henüz neyin ne olduğunu tam olarak bilmeyen bir kişilik olduğum için ilk birkaç gün bu ön yargılarımı tazeleyerek devam ettim. Sadece dersleri dinle, yemek ye, uyu, uyan; herkes ne yapıyorsa aynısından işte... Bu zorlu ve birazcık sıkıcı gelmişti. 3-5 günden sonra ablalardan güzel bir haber aldık. “İhtiyacınız kadar eşya alın. 5 günlüğüne Urla’ya gidiyoruz.” Bu iyi hatta çok iyi olmuştu. En azından benim için. Gitmeden denize girmek, stres atmak ve biraz açılmak çok iyi olmuştu. Biraz biraz arkadaşlıklar başlamıştı denize gittiğimizde.
Pozitif duygularla gittiğimiz Urla bizim için bir uhuvvet merkezi haline gelmişti. Sadece kendi grubumuzla gittiğimiz için bol bol kaynaşıp tanışmıştık. Oradaki derslerimizin bile ayrı bir tadı vardı. Urla’dan külliyeye döndüğümüzde daha bir yakın, samimî, dostane yaklaştı herkes birbirine. 15 gün bu şekilde aktı gitti. Şimdi soruyorlar “İzmir sana ne kazandırdı?” diye. Cevaplıyorum: Öncelikle ilim kazandım. Risale-i Nur hazinelerini tatma fırsatı kazandım. 14 tane kardeş, 2 tane bizi canından çok seven abla kazandım. Fedakârlık nasıl yapılır, görerek kazandım. Kazandım, kazandım, kazandım... Kazanan taraf hep ben oldum. Ha, unutmadan! Memleketime dönerken ağladım. Çünkü ruhumu orada bıraktım... Allah isteyen herkese gidip tatmayı nasip etsin. Sağlıcakla kalın.
Rümeysa Er (17):
Ben de heyecanla İzmir’deki Risale-i Nur programına katıldım. Ablaların sıcak karşılaması ile başladı İzmir maceramız. Hızlı bir giriş yaparak dolu dolu geçirdiğimiz programımızda kardeşlerle muhabbet içinde yaptığımız dersler, tefekkür dolu geziler ve eğlenceli serbest zaman faaliyetleri ile unutulmayan bir anı kaydetmiş oldum hatıralarıma...
Ablaların temizliği bile kur’a çekerek paylaştırmaları adeta bir piyango heyecanı oluşturuyordu. Kardeşlerle Nurlar’ın içinde geçirdiğimiz her an çok zevkliydi. Risale-i Nur yarışmasında birleştiğini gruplarla, adeta “Kim Nurcu Olmak İster” yarışmasına katılmışçasına çalıştık ve inşallah büyük ödülü kazandık. Büyük ödül ise Nurlar’ın feyzi ve kardeşlerin muhabbeti. Bize bu muhabbet dolu, Nurlu ortamı sunan ablalarımıza can-u gönülden teşekkür ederim. Kardeşlerle, Nur çatısı altında en kısa zamanda tekrar bir araya gelebilmek duâsıyla...
Sevde Nur Kalgıdım (17):
Kampımız her sene olduğu gibi bu sene de çok güzeldi. Hayatımızı daha anlamlı kılmamızı sağlayan ve doğru bir şekilde yaşamamıza yardımcı olan Risale-i Nur dersleri, tefekkür etmeye doyamadığımız Alaçatı, Sığacık ve deniz gezilerimiz çok eğlenceliydi. İzmir’in fedakâr ablaları yemeklerimizi en güzel bir şekilde yaptılar, onlardan tekrardan Allah razı olsun.
Neredeyse her şehirden farklı insanlar geldiği için çok güzel bir programdı bence. Çünkü kendi şehrinizde yaptığınız programlarda zaten önceden tanıdığınız insanlar oluyor, ama burada birçok yeni Nur kardeşi ediniyorsunuz. Farklı kültürler öğreniyorsunuz. Bediüzzaman’ın “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” sözünü en etkili bir şekilde hayatıma geçirdim. Çok istifade edebileceğiniz bir program oldu, seneye gelirseniz inşallah Nur kardeşi oluruz.
Zeynep Kut (15):
Öncelikle benim İzmir’de katıldığım ilk programdı. İlk olmasına rağmen çok çabuk alıştım ve benimsedim. Sağolsunlar bizimle ilgilenen ablalarımız birçok fedakârlık gösterdiler ve ablalarımız bize arkadaşmış gibi yaklaştılar. Tabi cemaat ablalarının bizim için yaptığı fedakârlıkları es geçemeyiz. Sağolsunlar cemaat ablaları bize sabah erken saatlerde kalkıp yazın o yoğun meşgaleleri arasında sabah derslerini yapmakla kalmayıp saatlerce bize yemek yapmak için çalıştılar. Hem geziler, hem de istifadeli dersler yapıldı. Alaçatı, Sığacık, Urla, Gölcük ve birçok yere geziler düzenlendi. Urla’da beş gün kaldık ve hep birlikte orada çok eğlendik, akşamları yıldızları izledik, oyunlar oynadık. Ve sağolsun Nurbanu Abla hem kreşteki yoğunluğu ile birlikte akşamları hem yemek getirdi hem de derslerimizi yaptı. Bu istifadeli programın nasıl bittiğini hiç anlayamadık. Bize bu imkânı sağlayan İzmir cemaatine çok teşekkür ediyoruz.
Feyza Söğüt (15):
İzmir’den geleli henüz fazla olmamışken, hâlâ Ankara’ya alışmak zor geliyor. Orayı seviyordum, çünkü her anınızı bir anıya dönüştürme imkânınız var ve sanki her şey tamamlanmış gibi hissediyorsunuz. İzmir yalnızca eğlenmek değil, yalnızca okumak da değil. İkisinin tam orta noktasında bir yerlerde bulunan bir ortamdı. Gölcük pikniğinin olduğu yer, muhteşemdi. Ayrıca toprak simli gibiydi ve her şey inanılmazdı!
Pikniğe giderken otobüste dışarıda gördüğüm her ağaca, çiçeğe heyecanlanmam ve sanırım bütün otobüsteki insanlara bir hayli çektirdim, üzgünüm. Ama bütün her şey inanılmazdı ve hayranlıkla izlememek elde değildi! Topluca yaptığımız muhabbetlerde hep birilerinin geride kalıp ‘ne, nasıl, noluyor, anlamadım’ gibi kelime bombardımanlarında bulunması ve son olarak da Nurbanu Abla’mızın, Hasan Abi’mizin, Ali Abi’mizin ve Süleyman Abi’mizin dersleri. İlginç olaylar yaşansa da ve sürekli ‘son bir soru’ daha soran insanlar olsa da hepsine çok teşekkür ederiz. Ayrıca bütün ablalarımıza, yemek yapan teyzelerimize (ki muhteşemlerdi) programımızı güzelleştiren bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. İnşallah seneye de geleceğim ve merak etmeyin, (başınızı daha çook ağrıtacağım! :)
Zeynep Nurefşan Eroğlu (16):
Bütün keyifli günlerimiz için emeği geçen herkese teşekkür ederim. Oradaki herkes çok tatlıydı. Çok güzel anılar biriktirdim ve unutmayacağım birsürü şey yaşadım.
Bütün bunları sağlayan herkese teşekkürler.
***
Zeynep Yağcılar- Habibe Nur Eryılmaz