2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız.
Dünden devam:
Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor musunuz? Evetse sebepleri nelerdir? Hayırsa sebepleri nelerdir? Buradaki sebeplerinizi kategorileyerek açıklar mısınız?
Elbette ki Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz. En başta demokrasinin yerleşip kökleşmesi; hukuka dayalı bir devlet yapılanmasının teşkili; halka hesap veren, yolsuzluk ve suistimallere geçit vermeyen şeffaf bir devlet anlayışının yerleşmesi; hak ve özgürlüklerin ideal anlamda yaşanır hale gelmesi; tek parti istibdadından kaynaklanan baskı, dayatma ve keyfîliklerin son bulması; Türkiye’nin dünya ile sağlıklı, dengeli ve ahenkli bir bütünleşme sürecine girebilmesi; jeopolitik, jeostratejik, jeoekonomik ve jeokültürel konumunun getirdiği imkân ve avantajları maksimum düzeyde değerlendirebilmesi; Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya, Karadeniz ve Akdeniz havzalarındaki ilişkilerini, AB perspektifine zenginlik katacak pozitif katkı imkânları olarak kullanabilmesi v.s. için...
Türkiye’nin, Avrupa Birliği sürecini 1999 (yani üyelik statüsü alınışı) öncesi ve daha ağırlıklı 1999 sonrasından günümüze kadarki kısmını nasıl değerlendiriyorsunuz?
1999 öncesindeki Türkiye’de demokrasi, ilki 27 Mayıs 1960’ta, ikincisi 12 Mart 1971’de, üçüncüsü de 12 Eylül 1980’de gerçekleşen üç askerî müdahaleye hedef oldu. Her bir müdahale hem demokrasiyi askıya aldı, hem de toplum bünyesinde ve devlette büyük tahribatlara yol açtı.
Bunlara, MGK’nın 28 Şubat 1997’de aldığı kararlarla girilen ve “postmodern müdahale” olarak nitelenen 28 Şubat sürecinin de eklenmesi, demokrasiyi yine derin bir darboğaza soktu.
Türkiye bu müdahalelerden kaynaklanan tahribatların izlerini hâlâ silebilmiş değil. Bu durum, 1999 sonrasında hızlanan AB sürecinde çok daha net bir şekilde görüldü ve anlaşıldı.
Bu süreçte yapılmak istenen temel reformlar, 1982 tarihli 12 Eylül darbe anayasasına takıldı. Sürecin sağlıklı ve sür’atli bir şekilde ilerleyemeyişinin en önemli sebeplerinden birinin, bu anayasayı değiştirememek olduğu ortaya çıktı.
Yarın: 2. Avrupa AB’ye de tehdit