"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya AB sürecini niye destekliyor?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
28 Ocak 2017, Cumartesi
2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız.

Dünden devam:

Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor musunuz? Evetse sebepleri nelerdir? Hayırsa sebepleri nelerdir? Buradaki sebeplerinizi kategorileyerek açıklar mısınız?

Elbette ki Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz. En başta demokrasinin yerleşip kökleşmesi; hukuka dayalı bir devlet yapılanmasının teşkili; halka hesap veren, yolsuzluk ve suistimallere geçit vermeyen şeffaf bir devlet anlayışının yerleşmesi; hak ve özgürlüklerin ideal anlamda yaşanır hale gelmesi; tek parti istibdadından kaynaklanan baskı, dayatma ve keyfîliklerin son bulması; Türkiye’nin dünya ile sağlıklı, dengeli ve ahenkli bir bütünleşme sürecine girebilmesi; jeopolitik, jeostratejik, jeoekonomik ve jeokültürel konumunun getirdiği imkân ve avantajları maksimum düzeyde değerlendirebilmesi; Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya, Karadeniz ve Akdeniz havzalarındaki ilişkilerini, AB perspektifine zenginlik katacak pozitif katkı imkânları olarak kullanabilmesi v.s. için...

Türkiye’nin, Avrupa Birliği sürecini 1999 (yani üyelik statüsü alınışı) öncesi ve daha ağırlıklı 1999 sonrasından günümüze kadarki kısmını nasıl değerlendiriyorsunuz?

1999 öncesindeki Türkiye’de demokrasi, ilki 27 Mayıs 1960’ta, ikincisi 12 Mart 1971’de, üçüncüsü de 12 Eylül 1980’de gerçekleşen üç askerî müdahaleye hedef oldu. Her bir müdahale hem demokrasiyi askıya aldı, hem de toplum bünyesinde ve devlette büyük tahribatlara yol açtı. 

Bunlara, MGK’nın 28 Şubat 1997’de aldığı kararlarla girilen ve “postmodern müdahale” olarak nitelenen 28 Şubat sürecinin de eklenmesi, demokrasiyi yine derin bir darboğaza soktu. 

Türkiye bu müdahalelerden kaynaklanan tahribatların izlerini hâlâ silebilmiş değil. Bu durum, 1999 sonrasında hızlanan AB sürecinde çok daha net bir şekilde görüldü ve anlaşıldı. 

Bu süreçte yapılmak istenen temel reformlar, 1982 tarihli 12 Eylül darbe anayasasına takıldı. Sürecin sağlıklı ve sür’atli bir şekilde ilerleyemeyişinin en önemli sebeplerinden birinin, bu anayasayı değiştirememek olduğu ortaya çıktı.

Yarın: 2. Avrupa AB’ye de tehdit

Okunma Sayısı: 3314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mikail Yaprak

    29.1.2017 17:32:37

    24 Ocak'tan beri devam eden bu yazılarla bilgilerimizi tazelemiş olduk. Bu değerli tesbitlerin kamu vicdanında makes bulması dileğimizdir.

  • Özcan Erkiş

    28.1.2017 13:06:31

    (3) Bediüzzaman Hz.nin "İkinci Avrupa" dediği menfi Avrupa kısmını nazara vererek bunun üzerinden AB'yi, sanki her şeyimize engelmiş gibi göstererek halkı ondan soğutup kaçırmak için bilhassa iktidar çalışmaktadır. Bu yanlış ve zararlı bir yoldur. Halbuki bugün, OHAL ile sebep olunan mağduriyet, hak ihlâlleri, hukuksuz uygulamalar yüzünden bu ülkenin insanı adaleti Avrupa'da arar hâle gelmiştir. Bu devlet için bir zül değil mi? Niçin TC'nin tarafsız ve bağımsız olması gereken mahkemeleri adaleti tecelli ettirememektir? Adaleti engelleyen yahut geciktiren güç nedir? Türkiye'nin vaziyeti, "âcil servise"gelmiş hastanın durumu gibidir. Başbakan bile "acil adalet!"demedi mi? Tek adam derdine düşmek yerine, hukukun üstünlüğünü hâkim olacağı hür ve demokrat bir Türkiye'nin derdine düşelim. Yaramızı temelli azdıracak değil, kökten kesecek adalet, hürriyet, kuvvetin kanunda olduğu, meşveret, millet meclisiyle demokrasi reçetesini tercih edelim.

  • Özcan Erkiş

    28.1.2017 12:45:45

    (2) Öyle anlaşılıyor ki, nasıl ki tek parti diktasından çok partili demokratik hayata geçişde hür ve demokrat dünya "zorlayıcı unsur" oldu, aynen bunun gibi hedefi tam üyelik olan AB de Türkiye'nin hakiki mânâsıyla demokratik bir hukuk devleti olabilmesi için maalesef -acı ama gerçek- "zorlayıcı ve itici bir güç" olacağa benziyor. Keşke bunları AB'ye muhtaç olmadan onun zorlamasıyla değil, millet ve memleket hayrına kendiliğimizden yapabilmiş olsaydık. Fakat ne hikmetse, yarım asırdan fazla zaman geçti, hâlâ adalet, hürriyet, hukuk, demokrasi deyip duruyoruz. İleri demokrasi diyenler de demokrasiyi şahsi iktidarlarına payanda yapma peşinde. Çok yazık!. Bu ülkenin dahilde toplumsal barışı, maddi manevi refah ve mutluluğu, hariçte sözü dinlenen güçlü ve büyük devlet olması; Ortadoğu tarzı bir yönetimle mümkün olmaz. Hem böyle bir devletin, sulh-u umumi denen dünya barışına katkı sunması da hayalden öte bir şey olmaz.

  • Özcan Erkiş

    28.1.2017 12:07:52

    (1) Sayın Güleçyüz, sağduyu sahibi hemen herkesin AB mülahazası, bir iki gündür yazdıklarınızla aynıdır. 1960 darbesinden bu yana tam 57 yıl geçmiş olmasına rağmen, neden demokratik hukuk devleti bir kere daha darbe almasın diye başta Anayasa olmak üzere gerekli önlemler alınmadı yahut almak isteyen demokrat siyasetçilere engel olundu? İşte bu sorulara verilecek cevabın içerisinde AB projesinin Türkiye için neden lüzumlu olduğu da vardır. En çok bilinen cevabı da kendi iktidar ve saltanatları ile vesayetlerine en büyük engel olarak AB'yi görüyorlar. Fakat millete karşı da "istiyormuş gibi" görünerek, mümkün mertebe halkı oyalamak ve hatta AB'yi halkın nazarında kötüleyerek itibardan düşürmek suretiyle asıl kendi projelerinin alt yapısını yapmaktadırlar. En büyük delil, AB hedefi ile yola çıkan siyasal iktidarın 15'nci iktidar yılında, tek adam sisteminde karar kılması ve halka bunu "güçlü Türkiye!" argümanı ile dayatmasıdır. Tek adamlık ve güçlü Türkiye öyle mi?......

  • Serdar celik

    28.1.2017 10:09:32

    Sen ne guzel bir insansin ne durust ne temiz kalplisin allah senden ve arkadaslarindan razi olsun gunumuz sahabesi..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı