2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız
Dünden devam:
Eğer kısır döngülerden kurtulabilirsek görürüz ki, AB üyelik perspektifi, Türkiye’de feodaliteye ve otoriter-totaliter eğilimlere en büyük muhalefettir; moderniteye en büyük çıpadır. İşte bu süreçte, iktidara geldiğinden itibaren düzenlediği 10 AB reform paketi ile büyük mesafe kat etmiş olan AK Parti’ye sanki biraz haksızlık yapılmıyor mu? Tamam, liberallerin istekleri tam olarak yerine getirilebilmiş değil. Fakat bu sürede AK Parti’nin de eli AB’li yetkililerce hiç güçlendirilmedi. İçerideki liberallere ve dışarıdaki Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyenlere mesajlarınız neler olabilir?
AKP’nin AB politikasına yönelttiğimiz eleştirilerde haksızlık yaptığımızı düşünmüyorum. Bir defa, o eleştiriler ilk iki yılda çıkardığı reform paketleri için değil. Tam tersine, onları yapmasını destekledik. (Burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta: Şimdiye kadar çıkan 10 paketin tümü AKP tarafından çıkarılmış değil. Ondan önce iktidarda olan DSP-MHP-ANAP koalisyonu işbaşındayken de çıkarılan paketler var. Söz gelişi, anayasanın çok eleştirilen başlangıç bölümündeki rötuşlar ve 312 değişikliği Ecevit hükümeti iş başındayken gerçekleşti. Peki, o hükümet AB’yi istiyor muydu? Hayır. Ama AB’nin ısrarlı talep ve takibi, onları dahi bu değişiklikleri yapmak zorunda bıraktı.)
Bizim AKP’ye yönelik eleştirimiz, 17 Aralık 2004’te AB’den müzakere tarihi aldıktan sonra reformlar için daha fazla gaza basması gerekirken, tam tersine frene basarak, o günden sonra hiçbir yeni reform paketini gündeme getirmemesine.
Tabiî, bu süreçte AB içindeki Türkiye karşıtlarının da engelleyici tutumları gözardı edilemez. Ama bu zaten beklenen birşey. Onlar başından beri Türkiye’ye yolu açıyor değiller. Ellerindeki tüm imkân ve kozları kullanarak Türkiye’nin AB yolunu tıkamaya çalışacaklar ve nitekim çalışıyorlar. Burada Türkiye’yi yönetenler onların bu tavrına bakarak, “papaza kızıp oruç bozmak” deyimindeki anlama denk düşecek bir tepkiyle AB sürecini boşlarlarsa, bundan hem Türkiye zararlı çıkar, hem de AB Türkiye’yi içine alarak elde edeceği ilâve imkân ve avantajlardan mahrum kalır.
Yarın: O yanlış, en büyük zararı cemaate verir