"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Reformları destekledik, vazgeçilmesini eleştirdik

Kâzım GÜLEÇYÜZ
04 Şubat 2017, Cumartesi
2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız

Dünden devam:

Eğer kısır döngülerden kurtulabilirsek görürüz ki, AB üyelik perspektifi, Türkiye’de feodaliteye ve otoriter-totaliter eğilimlere en büyük muhalefettir; moderniteye en büyük çıpadır. İşte bu süreçte, iktidara geldiğinden itibaren düzenlediği 10 AB reform paketi ile büyük mesafe kat etmiş olan AK Parti’ye sanki biraz haksızlık yapılmıyor mu? Tamam, liberallerin istekleri tam olarak yerine getirilebilmiş değil. Fakat bu sürede AK Parti’nin de eli AB’li yetkililerce hiç güçlendirilmedi. İçerideki liberallere ve dışarıdaki Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyenlere mesajlarınız neler olabilir?

AKP’nin AB politikasına yönelttiğimiz eleştirilerde haksızlık yaptığımızı düşünmüyorum. Bir defa, o eleştiriler ilk iki yılda çıkardığı reform paketleri için değil. Tam tersine, onları yapmasını destekledik. (Burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta: Şimdiye kadar çıkan 10 paketin tümü AKP tarafından çıkarılmış değil. Ondan önce iktidarda olan DSP-MHP-ANAP koalisyonu işbaşındayken de çıkarılan paketler var. Söz gelişi, anayasanın çok eleştirilen başlangıç bölümündeki rötuşlar ve 312 değişikliği Ecevit hükümeti iş başındayken gerçekleşti. Peki, o hükümet AB’yi istiyor muydu? Hayır. Ama AB’nin ısrarlı talep ve takibi, onları dahi bu değişiklikleri yapmak zorunda bıraktı.) 

Bizim AKP’ye yönelik eleştirimiz, 17 Aralık 2004’te AB’den müzakere tarihi aldıktan sonra reformlar için daha fazla gaza basması gerekirken, tam tersine frene basarak, o günden sonra hiçbir yeni reform paketini gündeme getirmemesine. 

Tabiî, bu süreçte AB içindeki Türkiye karşıtlarının da engelleyici tutumları gözardı edilemez. Ama bu zaten beklenen birşey. Onlar başından beri Türkiye’ye yolu açıyor değiller. Ellerindeki tüm imkân ve kozları kullanarak Türkiye’nin AB yolunu tıkamaya çalışacaklar ve nitekim çalışıyorlar. Burada Türkiye’yi yönetenler onların bu tavrına bakarak, “papaza kızıp oruç bozmak” deyimindeki anlama denk düşecek bir tepkiyle AB sürecini boşlarlarsa, bundan hem Türkiye zararlı çıkar, hem de AB Türkiye’yi içine alarak elde edeceği ilâve imkân ve avantajlardan mahrum kalır.

Yarın: O yanlış, en büyük zararı cemaate verir

Okunma Sayısı: 4837
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    4.2.2017 15:10:50

    (4) Sizin yazınızla birlikte sayın Ahmet Battal, Cevher İlhan ve M.Ali Kaya beylerin yazıları beraber mütalaa olunursa, Türkiye-AB ilişkileri ve şu an gündemde olan tek adam sistemi biraz daha iyi anlaşılabilir. Zira hedefdeki AB ile halka slogan seviyesinde ('güçlü Türkiye' gibi-öe) ve çarpıtma bilgilerle dayatılan tek adam yönetimiyle bırakın AB'ye girmek üyeliğin uzun yıllar askıya alınması bile mümkün olabilir. Olsun "biz de Şanghay'a gireriz!" diyorsanız o vakit mesele yok! AB karşıtlarının yahut Şanghay severlerin niyet ve hedeflerini bilmiyoruz ama bizim niyet ve hedefimiz: İçinde adaletin, hürriyetin, hukukun, meşveretin ve milletin kalbi olan ve iradesinin tecessüm ettiği meclisin şahsı manevisine istinad eden, demokratik bir hukuk devletidir."Riyâset-şahsiyye"değil. Vesselâm.....

  • Özcan Erkiş

    4.2.2017 14:53:41

    (3) Henüz herşey bitmiş değildir. İnşaallah halk sağduyusuyla, dün olduğu gibi bugün de mecrâsından çıkan siyaseti ve siyaseti doğru istikamete yönlendirecektir. Şu anki durum konjoktürel ve geçicidir. Baskı ve korku ortamı geçip, hür ve demokratik ortam avdet ettiğinde -inşaallah- taşlar yerine oturacaktır. Hürriyet ve ittifaklar asrında menfi siyaset ve onun fenalıkları uzun ömürlü olamazlar. İşte Trump örneği. Irkçı ve faşizan politikaları hür ve demokrat dünyanın şiddetli tepkisiyle karşılandı. Hiç kimse ve hiç bir devlet bunu göze alamaz. Meselâ 450 milyon civarındaki nüfusuyla AB'nin vereceği tepki yabana atılabilir mi? Elbette hayır. Siyasetçilerimiz bir kez daha düşünmeliler....

  • Özcan Erkiş

    4.2.2017 14:41:41

    (2) AB'ye giremeyişimizi AB'deki Türkiye karşıtları yahut içimizdeki AB karşıtları ile açıklamaya çalışırsak bu gerçekci olmaz. Siyasal islâmcılar dahil sağ ve soldaki ideoloji mensupları AB projesine zaten sıcak bakmadıklarından taraftar da değillerdi. Aksi olsaydı şimdiye kadar çoktan AB üyesi olurduk. Bunun tek istisnası merhum Menderes ve takipçilerinin izlediği demokrat siyaset ve siyasetçilerdir. Onlara da maalesef her on yılda bir darbe vurulduğundan, AB projesi hayata bir türlü geçirilemedi. Yalnız o mu? Tam mânâsıyla demokratik hukuk devleti de. Heyhat ki milletin kâhir ekseriyeti ile iktidara gelen parti de 15 yılın sonunda, bırakın AB hedefini, hukukun üstün olacağı demokratik bir sistemi değil de tek adamlık sistemiyle, halka âdeta hayal kırıklığı yaşatmaktadır. Demek ki mevcut iktidarın AB ye bakışı bir "hedef" olmaktan ziyade, hedeflerine ulaşmak için bir "vasıta" olduğu anlaşılmaktadır. Makyavelist bir siyaset tarzı.....

  • Özcan Erkiş

    4.2.2017 14:22:54

    (1) Sayın Güleçyüz, yazı diziniz bittiğinde -inşaallah- Yeni Asya ile beraber AB Eki olarak verirseniz, bilhassa referandum öncesi kamuoyu açısından faydalı ve isabetli olacaktır. Zira hedeflenen ve izlenen AB politikası ile getirilmek istenen tek adam sistemi arasında (ters orantılı)bir ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır. Vereceğiniz bu ek meseleyi biraz daha anlaşılır hâle getirecektir. 2004 yılında müzakere tarihi alındığı vakit, ogünkü Başbakan yurda dönünce "Hamdolsun tarihi aldık!" demiş âdeta bir bayram havasında kutlanmıştı.(19.12.2004 tarihli gazeteler) AB sürecinde verdikleri destekten dolayı başta halk hatta ana muhalefet partisi chp olmak üzere herkese teşekkürler edilmişti. Arkasında böylesine güçlü bir destek bulunan, hedefi AB olan ve 15 yıldır ortaksız ülkeyi yöneten iktidarı bu hedeften döndüren, rotasını Şanghay'a ve tek adamlık sistemine çeviren güç nedir? Bir gün bunların gerçek sebebi ortaya çıkacaktır. İlânihâye gizli kalması mümkün değildir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı