Erhan Afyoncu, Darwinizm-ırkçılık ilişkisini vurguladığı yazısında şöyle diyor: “Nazan Maksudyan ‘Türklüğü Ölçmek’ isimli kitabında Türkiye’de antropoloji çalışmaları ve ırkçılık arasındaki ilişkiyi anlatır. 1869’da Antropoloji Cemiyetinin kurulması ve Darwin’in ‘Türlerin Kökeni’ adlı eserinin yayınlanması ile birlikte kafatası ölçümleri başladı. Yalnızca kafatası değil, vücudun muhtelif bölgeleri de ölçüldü.
“Irkçılıkta önemli bir adım da Darwin’in kuzeni ve hayranı Francis Galton tarafından atıldı. Galton, ‘Öjenik’ dalını kurdu. ‘Öjenik’ Yunanca ‘doğuştan iyi’ veya ‘soydan asil’ anlamına geliyordu. Galton, 1869’da yayınladığı ilk kitabı Hereditory Genius adlı eserinde 300 asil aileyi inceledi ve (...) asil ailelerin, asil insanlarla yapacakları evliliklerle doğuştan getirdikleri özellikleri korumaları gerektiğini savundu. Galton’un eseri büyük bir popülerlik kazandı. Öjenik dernekler kuruldu. Asil aileden olanlar evlenecekleri asil kişileri bulmak için asil listeleri yayınladılar. Öjenik bilim dalının asıl amacı doğuştan kabiliyetli ırkları bulmak ve onları bozulmadan kurtarmaktı. Öjenik bilimi daha sonra Naziler tarafından kullanıldı.” (Bugün, 3.3.13)
Afyoncu’nun, bunların Türkiye’deki yansımalarını, bilhassa M. Kemal’in himayesine mazhar Afet İnan’ın başını çektiği antrolopoji ve kafatası ölçüm çalışmalarıyla örneklendirdiği ilginç yazısı bize İzzet Akyol’un seneler önce Köprü’de yayınlanan çok önemli bir araştırmasını hatırlattı.
“Darwinizmden Kemalizme” başlıklı bu yazısında Akyol, M. Kemal’in Darwin kaynaklı “Natür insanları türetti. Onları kendine taptırdı da. Ancak insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğini şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilmeyen yaratıklar varlıklarını koruyamamışlardır” ve “İlk ceddimiz balıktır. İşler ilerledikçe, insanlar primat zümresinden türediler. Biz maymunuz, düşüncelerimiz insandır” gibi sözlerini aktarırken, Prof. Dr. Halil İnalcık’la yaptığı kısa, ancak muhtevalı mülâkatta da, onun “Kemalizmi sosyal Darwinizm içinde bulabiliriz” sözünü bizzat kendisine yorumlatmış.
İşte İnalcık’ın yaptığı ilginç açıklamalar:
“Atatürk, hayatı mücadele olarak görmüştür. Düşüncelerini zorla karşı tarafa kabul ettirmek onun temel inançlarındandır. Yaptığı devrimlerde de ‘Hayat mücadeledir’ felsefesini ifade etmiştir. ‘Hayatta muvaffak olmak, ancak kuvvetli olmakla mümkündür’ der. Bu, tam Darwinizmin ifadesidir. Darwin, cinslerin baki kalmak için birbiriyle rekabet halinde olduklarını söylüyor. En güçlüsü yaşıyor, öbürküler yok oluyor. Bu prensibi sosyologlar sosyolojiye tatbik etmişler. Buna sosyal Darwinizm deniyor. Ben Atatürk’ün esas inancını sosyal Darwinizmde buluyorum.
“Milliyetçilik millî yapının en sağlam, en kuvvetli bir şekle gelmesi için çalışmak demektir. Milliyetçiliğin altında bu manada sosyal Darwinizm vardır. Atatürk de baş milliyetçi olduğuna göre, onun milliyetçiliğinde sosyal Darwinizm büyük bir rol oynamaktadır.” (Mayıs-1988, s. 43)
Kemalistler niye Darwinist? İşte cevap burada.