Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, gündemdeki cemaat-devlet konusuyla ilgili bir yazısında şunları ifade etmiş:
“Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra Ebü’l Vefa Hazretlerini ziyaret etmek ister. Haber gönderir. Ebü’l Vefa ise Fatih’e dergâhının kapısını açmaz ve kendisiyle görüşmez. Sebebini ise şöyle anlatır:
‘Fatih dergâhımıza gelir de bizi görür ve hizmetlerimizden dolayı aşırı memnun kalırsa, bizler bu durumu istismar edebiliriz. Fatih de bize inanır ve samimiyetle kapısını bize açar. Böylece diğer hizmet erbabı kardeşlerimiz bu ilgiden mahrum kalırlar.’ Özetle Ebü’l Vefa Hazretlerinin dediği budur.
“İslama hizmet eden fertler veya oluşum, vakıf ve dernekler, cemaatler halkı din konusunda aydınlatmalı. İslamı en saf ve temiz duygularla anlatmalı. Günaha ve şerre engel olmalı. Nifak tohumlarına karşı birliğe vesile olmalı. Kısaca; emr-i bil maruf, nehy-i ani’l münker yapmalı. Hiçbir dinî oluşum, devletin içinde çöreklenip, damarlarına girerek devleti sahiplenmeye çalışmamalı. Bunu yaparsa davete ve tebliğe ihanet etmiş, kendisinden başkasının hayat hakkını gasp etmiş ve kendinden gayrisine yaşama hakkı tanımamış olur.” (Sabah, 5.8.16)
Biz de aynı konuya şöyle yaklaşmıştık:
“Sürekli olarak politik tartışmaların içinde ve odağında yer alan bir cemaat, o tartışmaların kaçınılmaz bir neticesi olan yıpranmadan kendisini koruyup azade kalabilir mi? Kıyasıya bir iktidar mücadelesinin tarafı gibi davranan veya tavırları öyle algılanan bir cemaat, kendisiyle ilgili olarak gündeme gelen iddiaları sürekli tekzip etse dahi, bunların zihinlerde bıraktığı tortu ve izleri tamamen silip temizlemeyi başarabilir mi?
“Son dönemlerde medya, bürokrasi, polis, asker ve yargı zeminlerinde cereyan eden ‘cemaat eksenli’ yandaşlık-karşıtlık polemiklerinin sağlıklı bir şekilde aşılması için, ‘Cemaat parti olamaz, onun işi devlet yönetmek değildir’ prensibinin özümsenip hayata geçirilmesi ve âcilen aslî hizmetlere dönülmesi gerekiyor.”
(Cemaatler ve Toplum-Siyaset-Devlet kitabımız, s. 51-2)
Evet, çare aslî hizmetlere dönülmesi.
Y. Akit’e: Yeni Asya darbecilerle mücadelenin hukuk içinde verilmesine, kurunun yanında yaşın yanmamasına, masumların korunmasına çalışıyor.
Darbecilerle mücadele şüpheli ve şaibeli ihbar furyalarına dayandırılacak cadı avı operasyonlarıyla değil, hukuk ve adaletle başarıya ulaşır.
Bugünün dünyasında insan hakları ülkelerin iç meselesi olmaktan çıkmıştır. İhlal edilir ve göz yumulursa, her açıdan büyük sıkıntılar olur.