Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun “Tarikat ve dinî cemaatleşme günümüzde Müslümanların dindarlığını güzelleştirme çabasından ekonomik çıkar ilişkisine, siyaset projesine, sosyal örgütlenme modeline dönüştü” kanaatini aktarmıştık.
Bazı cemaatler açısından aynı neticeye biz de ulaşmış ve şöyle demiştik:
“Cemaatlerin ticaret, siyaset ve hele devlet idaresi gibi dünyevî işlerle doğrudan bir alâkaları olamaz.
“Cemaat mensupları, birey olarak kendi şahısları adına ticaret yapabilirler veya siyasetle meşgul olabilirler. Bu meşguliyetlerini, cemaat tarafından yapılan manevî hizmetlere katkı ve destek vermek gibi bir amaca da yönlendirebilirler.
“Ancak burada ince ve hassas bir çizgi var. O da, söz konusu ticarî veya siyasî meşguliyetlerin, cemaatlerin şahs-ı manevîsi ile irtibatlandırılmadan yürütülmesi gereği. Bu dengeye dikkat edilmezse, cemaatlerin ticarîleşme ve siyasîleşme yoluyla dünyevîleşip yozlaşarak aslî hizmet ve iştigal alanlarından uzaklaşmaları riski ortaya çıkar.
“Buna ilâveten, manevî hizmetlerin ticarî veya siyasî amaçlar için istismar edilmek istendiği gibi suçlamalara malzeme verilmiş olunur.
“Bu ise söz konusu hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâsa zarar verdiği gibi, muhataplar nezdinde korunması icap eden inandırıcılığa da gölge düşürür.
“Yola koyulurken mevcut olan halisâne duygular ve hizmet mülâhazaları, zaman içinde, kuralları başka odaklarca belirlenen ticaret ve siyasetin kaygan zeminlerinde, giderek hızlanan bir süreç içinde aşınmaya ve helâl-haram hassasiyetleri törpülenmeye başlar.
“Cemaatler cemaat olmaktan çıkıp müflis holdinglere veya itibarsız siyasî organizasyonlara dönüşerek tükenirler.”
(Cemaatler ve Toplum-Siyaset-Devlet kitabımız, s. 50-1)
Son gelişmelerin gündeme taşıdığı yeni ve çarpıcı örneklerle yine tasdik ve teyid edilen bu tesbitlerin ortaya koyduğu hazin tabloyu değiştirmenin yolu cemaat ve tarikatları devlet kontrolüne almak değil, kendi iç dinamikleriyle aslî hizmetlerine dönmelerini teşvik ve temin etmek.
Üstad meşrutiyet, cumhuriyet ve demokrasiyi “adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet” kriterleriyle tanımlar. Adaletsiz demokrasi olmaz.
Demokrasi savunucuları darbecilerle mücadeleyi de hukuk prensipleri çerçevesinde vermeliler ki, onlardan en önemli farklarını göstersinler.
Üstadın İttihad-ı Muhammedî tarifi - http://www.yeniasya.com.tr/video/ustad-in-ittihad-i-muhammedi-tarifi_406270