“Devletin dini adalettir. Eğer bir devlette adalet yoksa, onun hangi sistemle yönetildiğinin, kimin tarafından idare edildiğinin bir önemi kalmaz. Orada sadece zulüm hüküm sürer. Adalet, devletin varlığının sebebidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait olan bu sözler, başında olduğu devletin halihazırdaki “hukuk” tatbikatını tekrar gündeme taşıdı...
Binaları kast ederek söylediği “Önce Danıştay’ı, ardından Anayasa Mahkemesini hamd olsun bitirdik. Şimdi de komşu olarak Yargıtay’ın bu muhteşem binasını bitirmiş olmanın bahtiyarlığı içerisindeyiz” sözleri tek adam rejiminde yüksek yargı organlarının içine düşürüldükleri durumu çağrıştırdı.
“Milletimiz 27 Mayıs’ın ‘yaslıada mahkemelerinde’ darbecilerin kurdukları sözde mahkeme kürsülerini ve orada oturanları unutmadı” sözleri, Yassıada’nın bu iktidar tarafından tatil, turizm ve rant merkezi haline getirilmesine ilişkin tartışmaları tazeledi.
Erdoğan’ın bunları söylediği törende “Bir kimsenin suçluluğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptanmadıkça suçlu kabul edilemez” ilkesine atıf yapan Yargıtay Başkanının, 15-20 Temmuz sürecindeki soruşturma ve yargılamalarda bu ilkeye ne ölçüde riayet edildiği bahsine hiç girmemesi dikkat çekti.
İktidarın gündeme getirmeye hazırlandığı yeni sosyal medya yasaklarına destek vermesi ve anayasanın “Kimse mahkemelere talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” diyen 138. maddesini münhasıran sosyal medyayı adres göstererek vurgulaması da.
Tören sonundaki dua, “Kur’an’ın 4 esasından biri olan adalet, hukukun üstünlüğü ve vicdan temelinde karar veren hür, bağımsız ve tarafsız yargıyla sağlanır; tek adam rejiminin kontrol altına aldığı yargıya ait bina açılışlarında yine iktidar kontrolündeki Diyanet’in Başkanına ‘dua’ ettirerek değil” dedirtti.
Bu duaya laikçi reflekslerle gösterilen malûm tepkiler ise “Yargıtay binası açılışında Diyanet Başkanına dua ettirilmesi ‘Laik devlette böyle şey olmaz’ mantığıyla değil; ‘Dinimizin de reddettiği, görülmemiş boyutlara ulaşan hukuksuzluklar ve kul hakkı ihlalleri böyle resmî dua seremonileriyle örtülemez’ gerekçesiyle eleştirilmeli” yorumunu yaptırdı.
Ve yine aynı yere geldik: Adalet gösterişli binalarla değil, hukuk ve vicdanla sağlanır.