"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir hamiyet hikayesi

İslam YAŞAR
16 Aralık 2024, Pazartesi
Ali Demirel Ağabeye rahmet, hastahanede yatmakta olan oğlu Muhsin Demirel’e şifa duasıyla...

O, askerî nakliye uçağı ile askerî vazife için giderken Ankara’da basılan risalelerin ciltlenmesi için gizlice İstanbul’a getirilmesinde, oradan da Anadolu’ya taşınmasında çok gayret göstermiş ve Bediüzzaman Hazretlerinin senasına mazhar olmuştu. Daha sonra, eşi ve çocuklarının da ısrarıyla emeklilik ikramiyesini gazeteye karz olarak vermişti.

***

Ali Demirel.

Türk Silâhlı Kuvvetleri pilotlarından biriydi o. Mehmed Akif Usanmaz, Abdulkâfi Talu gibi pilot arkadaşları gibi kullandığı askerî nakliye uçağı ile askerî vazife için giderken Ankara’da basılan risalelerin ciltlenmesi için gizlice İstanbul’a getirilmesinde, oradan da Anadolu’ya taşınmasında çok gayret göstermiş fedakârlık yapmış ve Bediüzzaman Hazretlerinin senasına mazhar olmuştu. 

İstanbul’a tayin edildiği zaman evinde dersler yapılırdı. Eşi Şükran Hanım; diğer Nur Talebesi hanımlarla birlikte İstanbul’daki hanım derslerini yürütürdü. Ağabeylerin kazak, gömlek, pantolon gibi dış kıyafetlerini de ekseriyetle o yıkardı. Evinde sık sık yemek vermesi de ev yemeklerine hasret kalan Nur Talebeleri için ayrı bir mânâ ifade ederdi.

Ali Demirel gazeteye ziyarete geldiğinde ilk olarak Mehmed Kutlular’a uğrardı. O da acil yapılması gereken işleri müsaade isteyerek halleder, sonra otururlar ve halleşip dertleşirlerdi. İkisi de şahsî meselelerini dert edinmediklerinden ekseriyetle hizmetin işleyişini ve cemaatin problemlerini konuşurlardı.

Mehmed Kutlular o gün esnafı ziyaretten dönerken Ali Demirel ile gazetenin kapısında karşılaştılar. Ali Bey Kutlular’ı yorgun, hatta biraz kaygılı görünce şaşırdı. Onun ayaküstü bir şey anlatmayacağını bildiğinden odasına çıkıncaya kadar sabretti. Odaya girince içinde bulunduğu halin sebebini sordu.

Kutlular, Mahmudpaşa’dan gelirken yorulduğunu söylese de Ali Bey başka bir meselenin varlığını hissetti. Anlatması için ısrar edince gazetenin acil ödenmesi gereken borcunun olduğunu, esnaftan yeterli yardımı alamadığını anlattı. Onu maddî meselelerle sıkmamak için gazeteyi gezdirmek istedi ve birlikte yazı işlerine çıktılar.

Mustafa Polat uzun masada Yazı İşleri kadrosu ile toplantı halindeydi. Onlarla gazetecilik ve yazarlık tecrübelerini paylaşıyor, Yeni Asya’nın diğer gazetelerden farkını izah ediyordu. Misafirlerin geldiğini görünce yer gösterdi. Cemiyetin meselelerini, milletin dertlerini, iç ve dış mihrakların plânlarını takip ettiklerini, Risale-i Nurlardan çareler göstermeye, isabetli teşhisler, faydalı yorumlar yapmaya çalıştıklarını anlattı. 

O gün, emeklilik muamelelerini yaptırdığı için bir hayli yorgun olan Ali Demirel, yorgunluğa aldırmadı. Ertesi günün gazetesi çıkıncaya kadar bekledi ve dört tane gazete alarak gitti evine. Kapı zilinin sesini duyan çocuklar yine karşılama yarışına girdikleri için odaya geçmeden, en küçükleri olan Nurdan’dan başlayarak tek tek kucakladı ve hepsine birer gazete verdi.

-Bugün size birer hayat hediyesi getirdim.

-Bu ne baba?

-Yarının Yeni Asya’sı.

-Oooo ne kadar güzel.

-Hayatınız boyunca her gün size bu hediye gelecek. Siz de gidip bayiden alacaksınız.

-Ben kendiminkini de kardeşleriminkini de alırım.

Büyük olması hasebiyle içlerinde en iyi Hüseyin biliyordu gazetenin ne demek olduğunu. O ağabeylik hissiyle bunu söylerken Muhsin çoktan koltuğa oturup sayfaları çevirmeye başlamıştı. Nurdan’sa bir elindeki gazeteye, bir onlara bakarak olup biteni anlamaya çalışıyordu.

Hüseyin, babasının verdiği gazeteyi hemen aldı, sahiplenme hissiyle gazetenin üzerine adını, o günün tarihini yazdı ve okumaya başladı. Çocuklar gazete ile meşgul olunca Ali Bey de az geride, duygulu bir nazarla onları seyreden eşi Şükran Hanımın yanına vardı ve gazeteyi uzattı.

-Bu da ikimizin.

-Neden ayrı ayrı almadın?

-Biz hayatta her şeyi paylaştığımız için bunu da birlikte okuyalım istedim.

-Ne kadar hassas bir ruh halin var Ali Bey, teşekkür ederim.

-Sana bir de müjdem var.

-Hayırdır inşallah.

-Emekli oldum, ikramiye ile sana çamaşır makinesi alacağım.

-İhtiyacım yok, hamdolsun gücüm, kuvvetim yerinde. O para ile daha faydalı bir iş yap.

-Bu güç, kuvvet bize hayat boyu lâzım olacak, hesaplı kullanmalıyız.

-Ben gücümü hesaplı kullanırım, sen ikramiyeni düşündüğün gibi kullan.

-Ben hiç düşünmedim, ne yapacağımı bilmiyorum.

-Rabbim sana yol gösterir.

Şükran Hanım kararlıydı. Komşu hanımlar çamaşır makinesinin rahatlığını anlattıkça merak etmiyor değildi. Lâkin o evden ziyade hizmetin ihtiyaçlarını düşünürdü. Eve derse gelen hanımların, genç kızların rahat hareket edemediklerini gördükçe hanımlar için küçük de olsa bir dershane tutmanın hayalini kurardı.


Ali Demirel ağabeyin kabri, Eyüpsultan Mezarlığındadır. Fotoğraf: Ömer Şenöz

İstanbul’a ilk geldiği günlerde evinde Risale-i Nur dersleri okunmasını istemişti. Ulviye Hanım ziyaretinde Üstadın kendisine, arkadaşlarına verdiği bilgilerin Risale-i Nurlardan olduğunu söylemesini istediğini anlatarak onun bu hareketinin, hanımlar arasında Risale-i Nur dersi okunmasının işareti olabileceğini ifade etmişti. 

Hanımların birlikte Risale okumaları hususunda Bediüzzaman Hazretlerinin izni olmadan harekete geçmek istemeyen Şükran Hanım meramını eşi Ali Beye anlatmıştı. O da Fırıncı’ya, hanımların kendi aralarında ders okumak istediklerini Üstada sormasını istemişti. Fırıncı, hanımların talebini Bediüzzaman’a anlattığında Üstad ‘Ders okunsun’ demişti.

Bediüzzaman Hazretlerinin bu şekilde talimat vermesi üzerine, İstanbul’da hanımlar arasında Nur dersleri başlamıştı. Daha sonra Ulviye Hanımın, Şahide Hanımın teşvikiyle ve Taliha, Halime, İlmiye, Nigâr, Nevin, Zehra, Hatice, Hicriye, Münire gibi genç kızların da iştirakiyle dersler hızla gelişmişti.

Bunları hatırlayarak duygularını paylaşmak maksadıyla döndüğünde eşinin daha derin düşüncelere daldığını görünce durdu. Ali Bey o kadar dalmıştı ki kendisinin baktığının bile farkında değildi. Üstelik hâli kaygılı, yüzü endişeliydi. Onu böyle görmeye pek alışkın olmadığı için telaşlandı.

-Neyin var Ali Bey?

-Benim bir şeyim yok.

-Bu hâlin ne peki?

-Gazete maddî sıkıntı içinde.

-Ne yapmayı düşünüyorsun?

-İkramiyeyi gazeteye vermeyi düşünüyorum.

-Çok iyi edersin.

-Sana söz verdiğim çamaşır makinesini aldıktan sonra kalanını vereceğim.

-Ben makine filan istemiyorum, sen hepsini gazeteye ver.

-Karar verdim, makineyi alacağım. 

-Vallahi o makineyi şu kapıdan içeri sokmam.

O zamana kadar Şükran Hanımın yemin ettiğine pek şahit olmayan Ali Bey şaşırdı. Onların konuşmaları çocukların da dikkatini çekti. Ali Bey onların endişelendiklerini görünce meseleyi anlattı ve ikramiyeyi gazeteye vermek hususunda fikirlerini sordu. Hüseyin ciddi bir tavırla, gazeteye yardım etmekten yana olduğunu söyledi ve ekledi.

-Yalnız anneme çamaşır makinesini al.

-Ama anan kapıdan içeri sokmam diye yemin etti.

-Biz de pencereden sokarız.

Muhsin’in sözü hepsini güldürdü. O ahvâl içinde birbirlerine bakınca anladılar Nurdan’ın yanlarında olmadığını. Şükran Hanım merak edip bakmak için odasına gideceği sırada Nurdan elinde küçük bir çıkınla geldi, bir süre baktı ve babasına uzattı. Onun hareketine en çok Ali Bey şaşırdı.

-Bu ne kızım?

-Hani bana doğum günümde altın almıştınız ya.

-Evet.

-Bu o işte.

-Ne yapacağım ben bunu?

-Gazetemize ver.

Nurdan’ın hareketini görünce Hüseyin ve Muhsin de biriktirdikleri bayram harçlıklarını getirip verdiler. Gözleri doldu Ali Demirel’in. İlk anda bunların çok cüz’i olduğunu, gazetenin büyük masrafları karşısında bir mânâ ifade etmeyeceğini söyleyerek geri vermeyi düşündü ise de onların çocuksu hamiyet hislerini kırmak istemedi.  

Ertesi gün sabah erkenden gazeteye gitti. O daha kimsenin gelmemiş olabileceğini zannetmişti, ama Kutlular’ı odasında çalışırken buldu. Evde olanları anlattı. Nurdan’ın altınını, Hüseyin’in ve Muhsin’in harçlıklarını bağış, kendisinin emeklilik ikramiyesini de karz olarak verdi.

-Bu sadece gazeteye değil, aynı zamanda vatana, millete de yapılmış bir yardımdır. Allah kabul etsin.

Böyle diyerek aldı verilen altını ve paraları Kutlular. Çocukların bağışlarını, kendisinin karzını ayrı ayrı yerlere koydu. Ona az önce söylediği sözün izahı mâhiyetinde, Yeni Asya’nın varlığının beşeriyet, İslâm âlemi, devlet, hükümet, cemiyet, tarikatlar ve Nur cemaati açısından ehemmiyetini anlattı. 

Para birinde olduğu, diğerinde olmadığı için üzerlerinde hissî birer yük gibiydi. Olan ne yapacağını, olmayan nereden bulacağını düşünüyordu. Olan olmayana verdi ve ikisi de o maddî yükten kurtularak rahatladılar.

(İslâm Yaşar’ın, baskıya hazırlanan İNŞİRAH ZAMANI romanından alınmıştır.) 

Okunma Sayısı: 5131
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ.sengun

    20.12.2024 21:16:55

    Hakikaten çok tesirli bir hikaye.kaleminize sağlık. Bu şuur ile suurlananan bir nesil yetiştirmek duası ile ...

  • Mehmet Saraç

    19.12.2024 08:16:46

    Çok etkilendim.Rabbim hepsinden razı olsun.

  • Ali

    17.12.2024 17:34:06

    Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun amin

  • Hüseyin Şahin

    17.12.2024 00:14:12

    Rabbimizden merhum Ali abiye ve Hüseyin ağabeye ve bu gün vefat eden ve İstanbul'da üniversite yıllarında beraber olduğumuz Muhsin Demirel’e rahmet ve mağfiret, Tüm akraba ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum...

  • Şerife Tez

    16.12.2024 23:30:10

    Bu davanincok ihlasli ve gunahsiz masum sahipleri var , Rabbim bizleri onlara bağışlasın. Çok güzel bir yazi , Allah ebeden razi olsun , gecmislerimizin ruhuna elfatiha...

  • İsmail ÖNGEL

    16.12.2024 20:46:02

    İnne Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun — Allah rahmet eylesin.. — Mekanı cennet, — Kabri pürnur olsun inşallah.…

  • Latif Salihoğlu

    16.12.2024 20:15:58

    BABA ile OĞULUN TEVAFUKLU VEFATI... Son şahitlerden emekli pilot Ali Demirel 9 Aralık 2017'de vefat etmişti; hattat oğlu Muhsin Demirel de bugün (16 Aralık 2024) rahmet-i Rahman'a kavuştu. İkisi de Aralık ayında ve bir haftalık tevafuk farkıyla ebedî âleme göçmüş oldu... Baba-oğul her iki sâdık, fedakâr ağabeyimize de Allah'tan rahmet diliyoruz. Aile efradına taziyetlerimizi sunuyoruz. Yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun.

  • Eda Gül Beyaz

    16.12.2024 19:28:41

    Allah rahmet eylesin duygulandım. İslam abi ahir ömrünüzü biz gençlere romanlar yazarak geçirin lütfen.

  • Kadir Akbaş

    16.12.2024 16:00:08

    Allah Ali Demirel başta olmak üzere ahirete intikal etmiş eşi, Hüseyin Demirel ağabey ve diğer aile fertlerine rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Allah Muhsin Demirel ağabeye de tam bir şifa ihsan etsin.

  • S.topuz

    16.12.2024 14:20:21

    Allah  c.c. Üstad BEDİÜZZAMAN ve onun gibi İMAN, KUR'AN ve İ'LÂYI KELÂMULLAH için mücâdele, mücâhede ve müdafaa edip, maddî veya manevî irtibatlı olan ve VEFAT eden cümle SALİH ve SALİHÂT, Mümin ve müminâta, muvahhidîn ve muvahhidâta gani gani RAHMET eylesin. Razı olduğu kullarından eylesin. Cümle aile efradı ve dostlarına sabr-ı cemil ihsan etsin, sırad-ı Müstegîm üzere dâim eylesin. Mekanları cennet bahçesi olsun inşaallah. Amiiin, Amiiin, elfü elfi Amiiin. 😢🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    16.12.2024 14:16:12

    "Allahü veliyyüllezîne amenü!" "Allah c.c iman edenlerin dostudur!" "La tehzen, innallahe meana! Üzülme, muhakkak ki Allah (c.c) bizimle BERABERDIR! "Vallahü alâ külli şeyin GADÎR!" "Allah'ın c.c gücü her şeye yeter!" ALLAHÜEKBER, ALLAHÜEKBER! Allah c.c her şeyden ve herkesten daha BÜYÜKTÜR! "Allah'ü yütimmi NURİHİ, velev kerihel KAFİRUN!" "Allah c.c NUR'unu tamamlayacaktır, KÂFİRLER istemese de." اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنْ فِتْنَةِ اٰخِرِ الزَّمَانِ ٭ اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنْ فِتْنَةِ الْمَس۪يحِ الدَّجَّالِ وَ السُّفْيَانِ ٭ اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنَ الضَّلَالَاتِ وَ الْبِدْعِيَّاتِ وَ الْبَلِيَّاتِ ٭ اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنْ شَرِّ النَّفْسِ الْاَمَّارَةِ ٭ اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنْ شُرُورِ النُّفُوسِ الْاَمَّارَاتِ الْفِرْعَوْنِيَّةِ ٭ اَللّٰهُمَّ اَجِرْنَا مِنْ شَرِّ النِّسَٓاءِ .. "İnnallahe meassabirîn." Allah c.c Sabreden ve müsbet hareket ederek HAK ve HUKUKUNU MÜDAFAA EDENLERLE BERABERDİR! ZALİMLER, KATiLLER, MÜNAFIKLAR için yaşasın CEHENNEM!😢🌷🤲🌷😭🌙☝️🕊🌍🇪🇺🇵🇸

  • Sefer Akgül

    16.12.2024 13:49:07

    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah

  • Cenk Çalık

    16.12.2024 12:09:15

    Eminim bu yazıyı okuyan herkes hem geçmişe özlem duyuyordur hem de İslam ağabeyin yazılarının daha çok yayınlanmasını arzu ediyordur. Rabbim sağlıkla nice hayırlı, verimli yıllar diliyor. İnşirah romanını büyük bir iştiyakla bekliyoruz.

  • Yıldız Fırtına

    16.12.2024 10:44:37

    Eskiden ne güzelmisiz❗ özlenen yazı ve hatıralar nevinden. Allah razı olsun. Bu hassasiyeti ve duyarlılığı tekrar kazanabilmek duasıyla Mehmet Kutlular'a Ali Demirel'e ve ailesine rahmet duasıyla

  • Said Yazar

    16.12.2024 08:56:41

    Değerli Yazarımız İslâm Abi, yazılarınızı özlemiştik, devamını bekliyoruz.Bu bağlamda Üstadımızın destansı hayatını roman diliyle başarılı bir şekilde anlattınız.Hem yazılarınızı hemde yeni romanlarınızı bekliyoruz.Rabbim kaleminize kuvvet versin inşallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı