"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yargının distopik yüzü

Suphi Uğur Çörekçi
25 Mart 2025, Salı
Bu başlığı emekli hâkim Orhan Gazi Ertekin’in sosyal medyadan paylaştığı yazısından ilhamla attım.

23 Mart sabahı başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere toplam 25 kişi tutuklanmıştır. İmamoğlu’nun savcılık sorgusuna dair ortaya çıkan metinler, Türkiye’de hukukun içinde bulunduğu vahim tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu tablo, sadece İmamoğlu’na yönelik münferit bir durum değil; iktidarın muhalefeti yargı sopasıyla sindirme stratejisinin bir parçası gibi duruyor. Zira seçimle göreve gelmiş bir belediye başkanının hakkında çeşitli sebeplerle 35 tane soruşturma açılması, usulsüz şekilde diplomasının elinden alınması, hukukun nasıl bir araç hâline getirildiğinin en açık örnekleri arasında...

Benzer şekilde, Selahattin Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına rağmen içeride tutulması, Ümit Özdağ’ın tutuklanması gibi olaylar, siyasî farklılıkların ötesinde hukukun iktidar tarafından nasıl keyfî biçimde işletildiğini gösteriyor. İktidar, kendisine potansiyel bir tehlike olarak gördüğü herkesi yargı yoluyla baskılamaya çalışıyor ve bunu ana akım medya aracılığıyla meşrulaştırıyor. Medya sansürü ve hukukî manipülasyon, toplumun gerçekleri öğrenmesini engelleyerek, adalet sisteminin meşruiyetini daha da zedeliyor.

Bu noktada hukukî çerçeveden bir adım dışarı çıkıp, içinde yaşadığımız düzeni sorgulamak gerekiyor. Eğer benzer bir süreç muhalefetin değil de iktidarın başına gelseydi, muhtemelen “big data” ve “gözetim kapitalizmi” tartışmaları açılacak, “Büyük Birader bizi izliyor” söylemleri havada uçuşacak. Bunun bir George Orwell distopyası olduğuna dair felsefî analizler yapılacaktı. Hatta bir adım ileri giderek, bu durumun meşhur ‘Black Mirror’ dizisinin bir bölümündeki gibi işlendiğini söyleyen yorumcuları bile görürdük. Ancak ne hikmetse, işin içinde “küçük enişte” olunca mesele konuşulmaya bile değer bulunmuyor.

Buradaki temel problem şu: Hukukun en temel prensiplerinden biri, bir eylemin suç olarak kabul edilmesi için maddî unsurlarının net olmasıdır. Ancak burada, hukukî gerekçeler yerine gizli tanıkların ifadeleriyle delil üretilmeye çalışılıyor.

Yıllardır ceza pratiği içinde olan herkesin bildiği gibi, gizli tanıklar çoğu zaman kendi dosyasında acizlik hisseden savcıların suç delili üretme aparatıdır. Ancak bu soruşturmada bununla da yetinilmemiş, gizli tanık tarafından iletilen bir ses kaydı soruşturmanın temel dayanağı haline getirilmiştir. Eğer bu tür hukuksuz delilleri ve soruşturma yöntemlerini “normalleştirirsek”, bunun sonu gelmez. Bugün bir kişi hakkında delilsiz ve keyfî bir şekilde suçlama yöneltilebiliyorsa, yarın herkes için aynı yöntem kullanılabilir. Düşünce suçu diye bir kavram kabul edilemez. Birinin bir şey söylemesi, doğrudan suç işlediği anlamına gelmez. Ancak hukukun siyasallaştığı ortamlarda, niyet okuma üzerinden cezalandırmaların yolu açılabilir ve bu, hürriyetler açısından büyük bir tehdittir.

Sonuç olarak, ortada ciddî bir hukukî kriz var. Bu kriz, sadece belirli siyasî figürlerin yargılanmasıyla sınırlı değil, aynı zamanda hukuk devletinin temellerini de sarsıyor. Hukukun siyasallaşması, sadece belirli kesimleri değil, tüm toplumu etkileyen bir meseledir. Eğer adalet herkes için işlemezse, sonunda hiç kimse için işlemez. Bugün göz yumulan hukuksuzluk, yarın başkalarını hedef alabilir. Bu yüzden, adaletin araçsallaştırılmasına karşı çıkmak, sadece hukukî bir mesele değil, aynı zamanda insanî ve demokratik bir sorumluluktur.

Okunma Sayısı: 834
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda Yıldız

    25.3.2025 14:47:38

    Ekrem İmamoğlu istanbulu tapusuyla satsa kemalistlerin umurlarında değil. Hemen içlerindeki Müslüman düşmanlığı hortlamaya başladı. Camilere, mezarlara saldırıyorlar. Biz bunu savunacak pozisyona düşmedik çok şükür.

  • Hüseyin İlhan

    25.3.2025 13:12:01

    Tebrikler kardeşim.Din adına ortaya çıkanalrın maalesef din kardeşi masumları Çin ve siyonist katil İSRAİL'e satan bir iktidarın ne hak,ne hukuk,ne adalet ve ne de hürriyetler için gayret ettiğine inanılır. Dün Ergenekon,Balyoz savcılarıa,hakimlere kol kanat gerenelrin sonunda o hukukçuları hain ilan ettiği ve 28 ŞUABT zalimleri ile ortak olduğu bir realite dünyasındayıız.Siz bakmayın bunu idrak edemeyenler elbette çıkar. Efendimiz SAV'min 'KIZIM FATIMA DAHİ OLSA ,AYNI HÜKÜMÜ TATBİK EDERİM,dediği peygamberin ümmetiyiz. 23 Yıldır milleti soyanları ve hukukunu gasp edenleri ,tapulu arazisine çökenleri bizler iyi biliyoruz.

  • Osman Yıldirim

    25.3.2025 04:43:55

    Ülkeyi yöneten akıl elde ettiği devlet gücünü araçsallastırarak kendine rakip gördüğü herkesi bir şekilde suçlu göstererek devredışı bırakabilir. Ve toplum bir kesimini de bu hukuki bir olaymış gibi inandırmaya çalışmaktadır. Oysaki bu olay tamamen siyasi bir olaydır, yani sandıkta yenemeyeceği hukuku kullanarak elimine etmeye hukuk kılıfı giydirmeye çalışmaktadır. Ortada bir yolsuzluk varsa İmamoğlu Cumhurbaşkanı adaylığını açıklamadan önce niye yapılmadı. Hani kürt kuzu hikayesi varsa bu davada onun gibi.

  • HÇeşitcioğlu

    25.3.2025 01:08:19

    6/7 Ekim 2014 te SDemirtaş ve HDP'nin çağrısı üzerine; 36 ilde sokak olayları meydana geldi. Çıkan olaylarda 2 polis memuru şehit oldu, 43 sivil vatandaş hayatını kaybetti. 331'i polis memuru, 438'i sivil vatandaş olmak üzere 769 kişinin yaralandı. Çatışmalarda 5 örgüt mensubu ölü, 3 örgüt mensubu ise yaralı olarak ele geçirildi. 4 bin 291 şüphelinin gözaltına alındığı, bunlardan bin 105'i tutuklandı. Türkiye genelinde 2 bin 389 olay meydana geldi. Olaylara 121 bin 899 göstericinin katıldı. 27'si kaymakamlık binasına 52'si emniyet binasına, 283'ü okul binalarına, 73'ü siyasi parti olmak üzere 2 bin 558 binaya saldırıda bulunulduğu ve zarar verildiği tespit edildi.

  • Eda Gül Beyaz

    25.3.2025 00:08:43

    Ortada pervasız bir şekilde belediye imkanlarını hortumlayanlar da var. Seçimle iş başına gelmesi yapılan işlerin mübah olduğu anlamına gelmez. Aynı konu hakkında hükumeti eleştirip, muhalefeti korumaya kalkarsanız sözünüzün kıymeti harbiyesi kalmaz. Baştan aşağı yazınız tutarsızlıklarla örülmüş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı