"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barış için dine de, demokrasiye de ihtiyacımız var

Fikret YÜKSEL
28 Ocak 2020, Salı
Nijeryalı rahibe Agatha Ogochukwu Chikelue, din ve demokrasinin birbirine düşünüldüğünden daha yakın olduğuna inananlardan. Şöyle diyor: Barışı sağlamak için ikisine de ihtiyacımız var: hem dine hem de demokrasiye.

Thomas Krüger, Federal Politik Eğitim Merkezi sorumlusu şu soruyu soruyor ve cevap arıyor: Demokrasi öğrenilebilir mi? 

Politik eğitimi, herhangi bir parti tarafından araçlaştırılmadan gerçekleştirebilmeliyiz. Demokrasinin temelini hür olma hakkı oluşturuyor, hürriyet demek birden çok seçim şansının olması demek. Doğu Almanların çoğu, okuma grupları, tartışma grupları bağlamında ya da mahalle sakinleri olarak bir araya gelerek kendilerini politik açıdan eğittiler. Politika elbette farklı sosyal-kültürel ortamlarda son derece farklı seviyelerde yansıyabiliyor. Çok fazla okumayan insanlara da ulaşabilmek amacıyla farklı okul türleri için özel programlar geliştirdik. Bu gruptaki insanlara metne dayalı malzemelerden ziyade görselliğe dayalı malzemelerle sesleniyoruz. 

Kristina Spohr, (Tarih araştırmacısı, Johns Hopkins Üniversitesine bağlı Henry A. Kissinger Center for Global Affairs bünyesindeki ilk Helmut Schmidt Fahri Profesör) bilim ve demokrasinin birbirine olan ihtiyacının sebepleri üzerinde kafa yoruyor ve 1963’te John F. Kennedy’nin Berlin’de yaptığı o ünlü konuşmasında söylediği şeyi hatırlatıyor: “Hürriyet beraberinde bir takım zorluklar getiriyor, demokrasi de mükemmel değil. Yine de biz, insanlarımızın burada kalmalarını sağlamak, bizi terk etmelerini engellemek için bir duvar inşa etme ihtiyacını asla duymadık.” Hürriyet (insanın düşünebilmesi, düşüncesini söyleyebilmesi, araştırma yapabilmesi ve seyahat edebilmesi) ve demokrasi birbirinden ayrı düşünülemeyen kavramlar. Öte yandan ara sıra yeniden güçlendirilmesi gereken, istikrardan uzak kazanımlar. Bilgi ediniminin engellenmeden gerçekleştirilebiliyor olması, eleştirel, bilimsel tartışmaların varlığı, Almanya’da temel bir hak, aynı zamanda da liberal demokrasinin bir sütunu olan bilim hürriyetinin temeli. Ekonominin ve toplumun yenilikçilik yeteneği tam da bilim hürriyeti sayesinde güçlendirilebilir. “Fake news” (sahte haber) ve “fake information” (sahte bilgi) çağında, etkin bir bilgi alış verişi ve sağlam bir bilimsel iletişimin mutlaka sağlanması gerekiyor. Özellikle de bugün, serbest tartışma cesaretini güçlendirmek çok önemli. Buna “agree to disagree” (aynı fikirde olmamaya razı olma) durumunun kabulü de dâhil. Zira yeni çözümlerin bulunması, farklı düşünenlerle açık bir tartışmaya girilmesini gerektiriyor. Çoğulcu demokrasi ve çeşitliliğe sahip serbest bir bilim, birbiriyle son derece sıkı bir ilişki içindedir. Her ikisi de öz disiplin gerektiriyor: öğrenme - dinleme - anlama  - düşünme - tartışma - sonuca varma - karar verme. Geleceğin getireceği güçlüklerle güçlü bir şekilde başa çıkılabilmesi için demokrasi ve bilim hürriyetinin sürekli olarak yeniden kazanılması gerekiyor.

NİJERYALI RAHİBENİN YORUMU

Nijeryalı rahibe Agatha Ogochukwu Chikelue ise din ve demokrasinin birbirine düşünüldüğünden daha yakın olduğuna inananlardan. Adalet kavramıyla hükümetin, vatandaşların temel ihtiyaçlarını garanti altına almasını kastediyoruz. Hükümetin doğru şeyi yapmasını bekliyoruz; etkili ve verimli olmasını. Aynı şeyi din için de söyleyebiliriz. Zira adalet, dinin temel ilkelerinden biri; herkese doğru ve eşit davranmak, kimseyi kayırmamak, kimseye haksızlık etmemek. Din, münferit fertlerden bir toplum oluşturur. Din bize, hepimizin Tanrı’nın çocuğu olduğumuzu ve kimsenin bir diğerinden daha iyi olmadığını öğretir. Din ve demokrasi arasındaki ilişkiyi anlamayan insanlar da var. Bu tür insanlar, “Sen bir rahibesin, politika üzerine konuşamazsın” diyorlar. Ama benim hükümetten hesap sorma hakkım elbette var. Demokrasi, avantajları olan bir yönetim şekli, öte yandan zayıf yanları da var. Başka toplumlarda, hürriyeti, insanlık onurunu ve eşitliği teşvik eden başka yöntemler söz konusu olabilir mi? Eğer varsa bunlardan bir şeyler öğrenmeliyiz. Barışı sağlamak için ikisine de ihtiyacımız var: hem dine hem de demokrasiye.

2014 yılından beri gündelik Frankfurter Rundschau gazetesinin baş editörlüğünü yürüten Bascha Mika, bağımsız gazeteciliğin demokrasi için neden bu kadar önemli olduğunu soruyor. Demokrasinin güçlü bir şekilde var olmaya devam edebilmesi için hür bir toplumun gıdası olan bağımsız gazeteciliğe ihtiyacı var. Profesyonel ve etik standartları dikkate alarak hareket etme, hakikate bağlı kalma, insanlık onurunu gözetme, özenli olma ve kapsamlı bilgi edinmeyi daima göz önünde bulundurma anlamında pürüzsüz bir işleyiş zarurî. Gazetecilerin kesinlikle kahraman olmak zorunda olmamaları gerekir. İşlerini yapabiliyor olmaları yeterli. Hem söz hem de görüntülerle dünyayı anlatmak, tasvir etmek, analiz etmek, açıklamak ve yorumlamak. Öte yandan, ellerindeki tüm araçlarla demokratik çabalara karşı gelen, korkunun yayıldığı ve bunun üzerinden oto-sansürün gerçekleşeceğine inanılan otoriter rejimlerde, gazetecilerin mesleklerinin standart becerilerinden fazlasına sahip olması gerekiyor: Fikirsel bir fazlalığa, tutkuya! Basın; korku içinde olmadan, cesaret ve direnme ruhuyla kendini gösterebilmeli. Zira bağımsız gazetecilik korumamız gereken demokrasinin gıdası. 

Hamburg’daki Bucerius Law School’da ders veren uluslar arası hukuk uzmanı Prof. Dr. Mehrdad Payandeh, Demokrasi ve insan haklarının neden bir madalyonun iki yüzü olduğunu tartışıyor. Aralarındaki etkileşim sayesinde bireylerin, hem ferdi hem de kolektif bir şekilde kendi hayatlarını belirleyerek yaşayabilmelerini sağlarlar. Bu sebeple de insan haklarının korunması ve gerçekleştirilmesi, özünde demokratik bir projedir. 

Demokrasinin evrensel paradigmalarının yanı sıra nasıl ele alındığının da önemi büyük. Müsbet bir biçimde, İslâmın yönlendirdiği tarzda bir hayat düzenine kavuşturulduğunda insanın fıtratına en uygun bir hale geleceği şüphesizdir. Bernard Shaw‘ın dediği gibi “İngiltere‘de demokrasi kemaline erdi. Bundan sonrası İslâm‘dır”.

İNCELEME: FİKRET YÜKSEL

Etiketler: barış, demokrasi, din
Okunma Sayısı: 3841
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı