29 Temmuz 2013, Pazartesi
Mısır’ın Ankara Büyükelçisinin Hürriyet Gazetesine verdiği mülâkatı okudum. Bu mülâkat üzerine birkaç söz ifade etmek istiyorum.
Öncelikle elçi, Mısır’ın laik kesimini temsil ettiğini sözleriyle açıkça göstermektedir. Mısır’da yaşanan gelişmeleri, dinin siyasete alet edilmesinin neticesinde ortaya çıkan bir durum olarak görmektedir. Mursî’nin ve Müslüman Kardeşlerin, dini alet ederek siyaset yaptıklarını ve dine dayalı politikalarıyla kendileri dışındaki insanları siyasal hayatta işlevsiz hale getirdiğini belirtmektedir.
Bu görüşte, bana göre birkaç noktada yanlış var. Öncelikle Mursî ve Müslüman Kardeşler, ideolojik olarak “ılımlı İslâm” çizgisine sahip bir partinin mensuplarıdır. Siyasal olarak kendilerine destek veren grupların taleplerine öncelik vermeleri tabiîdir. Yine de diğer grupların taleplerine duyarlı olmaları gerekiyordu.
Müslüman Kardeşler, salt dini siyasete alet ederek hareket etmediler. Mursî, iç ve dış politikada elinden geldiğince durumu düzeltmeye çalıştı. Devleti, İslâmî bir yapıya oturtmak için çalışmadı.
Şu da unutulmamalı ki, Arap dünyasında, milliyetçiliğin temelinde dini görüşler yer almaktadır. Ortadoğu ülkelerinin temelde ortak noktaları aslında İslâm’dır, Irk değildir. Lübnanlı kimdir? Ürdünlü kimdir? Mısırlı, Tunuslu kimdir? Bu soruların cevaplarını milliyet kavramı üzerinden cevaplandırmak zordur.
Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu ülkelerinde İslâm yeniden canlanma göstermiştir. Bir Ortadoğulu akademisyen ile yan yana gelirse, hemen size Allah’ın selâmını verir, besmele ile sunumlarını açıklamaya başlarlar.
Demek ki, Mursî dini siyasete alet etmedi, dini olması gereken yere yerleştirdi.
Diğer taraftan Mursî’nin ekonomik sorunları çözmede başarısız olduğunu belirten büyükelçi, ordunun ekonomideki rolü hakkında herhangi bir söz sarf etmemektedir. Diğer ülkelerin dış yardımda bulunmadıklarını unutmaktadır.
Bunun yanında büyükelçi, Türkiye’nin tavrını yanlış zeminde eleştirmektedir. Büyükelçi, Türkiye’nin sadece Müslüman Kardeşlere değil, diğer gruplara da açık bir politika izlemesini istemektedir. Fakat Türkiye’nin gerçekte hangi açıdan gelişmeleri engellediğini es geçmektedir. Türkiye, Mursî’yi desteklemektedir çünkü seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’dır. Şu andaki Cumhurbaşkanı’nı da destekleyecektir. Ne zaman? Demokratik seçimlerden sonra, eğer seçilirse.
Burada ilkesel bir duruş var. Büyükelçi bu kısmı atlamaktadır.
Eğer halk istemiyorsa, erken seçim için talepte bulunmalıdır. Gösterileri, ordu müdahale diye yapmaz. Orduda bunun zeminini hazırlamaz. Bu konuda dışarıdan ve içeriden aktörler ile ittifak içerisinde bulunmaz.
Mısır Ordusu yukarıdakilerin hepsini yapmıştır.
Mısır Ordusu yaptıklarıyla aslında siyasete ne kadar battığını göstermiştir. Mısır Ordusu yaptıklarıyla ne kadar vesayetçi konumunu korumak için ülkenin çıkarlarını göz ardı edebileceğini göstermiştir.
Mısır’daki darbe ile birlikte, bölgede demokratikleşme umutları da sona ermiştir.
Batı’nın vesayetçi temsili demokratik rejimleri desteklediği gün yüzüne çıkmıştır. Bu durumda göz boyama amaçlı yapılan siyasal reformlar sayesinde kendi çıkarına hizmet eden bölge rejimlerini destekleyeceğini bu davranışıyla Batı göstermiş oldu.
Bölgedeki güçlü teknokratların, liderlerin, orduların, kendi halklarına rağmen, kendi konumlarını korumak için kolayca davranış sergileyebileceklerini göstermiştir.
Türkiye stratejik çıkarlarını düşünerek hareket edecektir. Seçimlere kadar bu söylemini devam ettirecektir. Ancak seçimden sonra tutumunu değiştirmeye başlayacaktır. Fakat şimdiden Ordunun müdahalesini destekler mahiyette mevcut yönetim ile ilişki içerisine girerse temel dış politika ilkelerinden taviz vermiş olacaktır. Öyleyse Batılı ülkelerden ne farkı kalır?
Bu sebeple bence şunu düşünelim. Kim Müslüman? Kim zalim? Kim mazlûm? Kim mağdur? Bunları dikkatlice tanımladıktan sonra Kur’ân’a dönüp bakalım ve âyetleri yeniden okuyalım derim.
Okunma Sayısı: 952
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.