03 Temmuz 2013, Çarşamba
Siyaseti, siyasal ve toplumsal olayları yönlendirmek istiyorsanız, aktif kamuoyunun algı çerçevesini kendi isteğimiz doğrultusunda şekillendirmeniz gerekir. Bu bağlamda, dış politika analizinde, sorunun tanımlanması/çerçevelenmesi diye bir konu bulunmaktadır. Sorunu kendi çıkarınıza göre tanımlarsanız, dış politikayı da o şekilde belirleme fırsatı bulursunuz. Kürt sorunu varsa, sorunu demokratik yollarla çözersiniz. Eğer PKK terör örgütü sorunu varsa, terörle mücadele edersiniz.
Lice’deki olaya ilişkin haberleri okuyunca bunlar aklıma geldi.
Hükümete yakın kaynaklar olayı şöyle tanımlıyor: Bir grup PKKli unsur - BDP ilçe başkanı da dahil - köylüleri zorla gösteri yapmaya mecbur etti. Önce protesto sesleri yükseldi, ardından küçük bir PKKli grup, molotof kokteylleri ile işçilerin çadırlarına saldırdı, telörgüleri geçmeye çalıştı. Askerler havaya ateş açtı.
BDP yetkililerine dayanarak olay şöyle tanımlanmaktadır: Demokratik hak olan gösteri hakkı, köylüler tarafından kullanıldı. Protesto gösterisi yapıldı, dağılırken askerler arkadan göstericilere öldürmek kastıyla ateş açtılar. Otopsi raporları bunu destekliyordu.
Bir olay, iki tanımlama. Birbiriyle zıtlıklar ve bazı eksiklikler içeren iki farklı anlatım.
Hangisi doğru sorusunu sormak bana göre gereksizdir.
Yalnız şu yorumda bulunabiliriz.
Öncelikle bir süredir BDP kalekol inşaatlarından rahatsızdir. Bunu medyaya mal etmek için bu tür gösterileri teşvik eden ve köylüleri gösteri yapmaya zorlayan tutum içerisine girmeleri mantıklı görünüyor. Yani BDP köylüleri teşkilatlandirdi denilebilir.
Barışçı olarak bu tür gösterilerin düzenlenmesi doğaldır.
Ancak göstericilerin Gezi olayında olduğu gibi daha sonra molotof kokteylleri kullanması, işçilerin çadırlarını yakması, telörgüleri geçmeye çalışması provokatif eylemlerdir. Burada telörgülerin zorlanmadıgi yönündeki açıklama da dikkate alınmalıdır.
Diğer yandan dağılan gostericilere öldürme amaçlı ateş açılması iddiası mantık dışıdır. Neden asker ateş açsın ki? Ya süreci sabote etmek için ya da göstericiler dağılmıyordu, molotof kokteylleriyle karakola saldırıyordu. Bu esnada tecrübesiz askerler doğrudan göstericilere ateş açtı, onlar da kaçarken arkadan vuruldu. Bunların mutlaka araştırılması lâzım. Diğerleri gibi bu konunun da üzerinde durulması gerekiyor.
BDPlilerin bölgeye devket tarafından kalekollardan ziyade toplumsal ve ekonomik yatırımların yapılması önerisi bence çok makuldür. Tabii bu yatırımlara da BDPlilerin izin vermesi gerekiyor.
Süreci baltalamak isteyenlerin olması normaldir. Ancak gazetelerin de artık olaylara bölge halkı gözüyle bakması lâzımdır.
Bu tür olaylarda hemen dış güçleri veya süreci baltalamak isteyenleri suçlamaktan kaçınmalıyız.
BDPlilerin gösteri yapması normaldir. Siyasal ve demokratik talepler normaldir.
Sürecin aşırıya kaçmadan demokratik yollarla çözülmesi yönünde çaba harcanması gerekmektedir.
Örneğin BDPlilerin Öz Güvenlik Birimleri kurmaları, yol kesmeleri gibi adımları demokratik hak talebi değildir.
“Hükümet adım at” derken BDPlilerin de “taleplerde makul olalım” sloganını benimsemesi gerekir.
Sonuçta Batıdakiler Doğudakini, Doğudakiler de Batıdakini anlamalıdır.
Okunma Sayısı: 885
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.