Hasan Ruhanî’nin cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, uluslararası camiada iyimser bir hava ortaya çıktı. Hattâ Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, özellikle İran’ın Suriye konusunda tavrını değiştirmesini ve bu sayede uluslararası sistemle ilişkilerini düzeltmesini beklemektedir.
Hattâ nükleer enerji krizi konusunda AB ile görüşmelerin kısa sürede tamamlanacağı yönünde haberler de yayınlanmaktadır.
Acaba bu kadar iyimser olmak mümkün mü?
Ben bu ihtimali vermiyorum.
Ruhanî’nin, İran’ın uluslararası sistemdeki yalnızlığını bir nebze gidermesi ve ekonomik sorunlara çözüm bulması gerekiyor. Devir teslim töreninde yaptığı konuşmalarında Ruhanî, özellikle bu iki konuya yönelik açıklamalarda bulunmuştur.
Öncelikle bölgesel işbirliği yönünde adımlar atılmasını isteyen Ruhanî, komşu devletler ile ilişkilerini geliştirmeyi önermektedir.
Farsî devletler arasında bölgesel bütünleşme öneren İran, Çin, Küba, Kuzey Kore gibi ülkeler ile ilişkilerini derinleştirmeyi ve özellikle ABD’nin uluslararası sistemdeki etkisini dengelemeyi arzu etmektedir.
Suriye konusunda İran, Davutoğlu’nun beklentisinin aksine, geri adım atmayı düşünmemektedir. Aksine Başkan Esed’e desteğini devam ettireceğini belirten İran, nükleer enerji konusunda mevcut düşüncesini muhafaza etmektedir.
Hattâ İran, Suriye’de yaşananları Amerikan-İsrail gizli planlarının bir neticesi olarak görmekte ve Lübnan Hizbullah’ın rolünü görmezden gelmektedir.
Sonuç olarak İran’ın mevcut politikasının kalın çizgilerinde değişime gitmesini beklememesi daha doğru olacaktır.
İran bölgesel ilişkilerini geliştirerek, ekonomik sorunlarını bir nebze çözmeyi ve uluslararası sistemdeki yalnızlığını dindirmeyi hedeflemektedir.
Nükleer enerji konusunda geri adım atması beklenmeyen Ruhanî, her zamanki söylemi tekrar etmenin ötesinde bir politika değişikliğinde bulunmayacaktır.
Zaten dinî liderin kontrolü altında bulunan Ruhanî’nin mevcut resmî yaklaşımların dışında davranış sergilemesine izin verilmeyecektir.