SAVAŞ SUÇLARI, ORTA ÇAĞ'DAN BERİ ULUSAL MAHKEMELER TARAFINDAN CEZALANDIRILABİLMİŞTİR. SAVAŞ SUÇLARININ İLK KEZ KAPSAMLI BİR KANUN HÂLİNDE TOPLANMASI, 1863’DE ÇIKARILAN LİEBER KURALLARI’NDA GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.
Dizi-2 - Dr. Ömer Ergün (Hukukçu)
İnsanlığa karşı suçları meydana getiren eylemler nelerdir?
Statü, aşağıdaki 11 eylem türünü insanlığa karşı suç düzeyine varmaya muktedir olan eylemler olarak tanımlar:
Cinayet kasıtlı öldürme;
Soykırım: geniş bir ölçüde grupların üyelerine yöneltilen kasıtlı öldürme; bu nüfusun bir bölümünün yok edilmesine kasıtlı olarak sebep olmanın yanında, nüfusu yiyecek ve tıbbî bakımdan yoksun bırakmayı da içerir;
Köleleştirme: bir kişi üzerinde sahiplik gücünü uygulama; bu kişilerin özellikle de kadınların ve çocukların alınıp satılmasını da içerir; Nüfusun sınır dışı edilmesi ya da zora dayanarak başka bir yere aktarılması: İnsanları, uluslararası hukuk kapsamında izin verilen bir temel olmaksızın, kanunen mevcut bulundukları bir alanı terk etmeye zorlamak; sınır dışı etmek ulusal sınırların karşı tarafına geçirmeyi ve zora dayanarak ulusal sınırlar içinde meydana gelen aktarılmaları da içerir. Uluslararası hukukun temel kurallarının bir ihlâli olarak hapsetme ya da fizikî özgürlüğü ciddi bir şekilde kısıtlama.
İşkence: Gözaltında ya da sanıklar kontrol altındayken bir kişiye yönelik ciddî fiziksel ya da zihinsel acıya ya da ızdıraba kasıtlı olarak neden olmak.
Tecavüz, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, tecrit uygulamak, ya da benzer nitelikli önemi olan cinsel şiddetin herhangi bir biçimi: Tecavüz ve cinsel şiddetin diğer biçimleri.
Tüzük kapsamındaki herhangi bir suç konusunda, uluslararası hukuk kapsamında evrensel bir şekilde yasaklanmış, belirlenebilir herhangi bir guruba ya da topluluğa karşı politik, ırksal, ulusal, etnik, dinsel, toplumsal cinsiyet ya da başka bir temel üzerinde zulmetmek: Grubun ya da topluluğun kimliği sebebiyle uluslararası hukuka aykırı olarak temel haklarından kasıtlı ve ciddî bir şekilde mahrum edilmesi ve insanlığa karşı bir suç, savaş suçu ya da soykırım oluşturan bazı diğer eylemlerle bağlantılı olmak.
Kaybetme uygulaması: Bir devletin ya da politik bir organizasyonun yetkisi, ittifakı ya da işbirliği ile ya da doğrudan bu yolla kişilerin tutuklanması, gözaltına alınması ya da kaçırılmasını takiben ya özgürlüğünden yoksun bıraktığını reddetmek ya da süre giden bir zaman diliminde kişiyi hukuki korumadan kasıtlı bir şekilde çıkararak “kaybedilen” kişilerin akıbeti hakkındaki bilgiyi vermeyi reddetmek.
Irk ayrımcılığı suçu: Irkî bir grubun herhangi bir diğer ırk grubu üzerindeki yönetimini devam ettirme kastı ile uygulanan sistematik baskı ve egemenliğin kurumsal-laştırıldığı bir yönetim bağlamında yapılan insanlık dışı eylemler; ve büyük ıztırap ya da vücuda ya da zihnî veya fizikî sağlığa yönelik ciddi zarara kasıtlı bir şekilde sebep olan benzer nitelikli diğer insanlık dışı eylemler. Diğer insanlığa karşı suçlara benzer bir ağırlıktaki insanlık dışı eylemler.
Görüldüğü üzere insanlığa karşı suçlar kavramı, yukarıda sayılan suçlar sıradan suç biçimleri olsa bile, saiklerinden ötürü daha ciddi biçimde ele alınmaları gerektiğinden daha dar, ancak soykırım gibi dar suç kalıplarına dahil edemediğimiz eylemleri kolaylıkla insanlığa karşı suçlar başlığına dahil edebileceğimiz için daha geniş anlam ifade etmektedir.
SAVAŞ HUKUKU ORTA ÇAĞDAN BERİ VARDIR
Savaş suçları ne anlama gelİr?
Savaş suçları, Orta Çağdan beri ulusal mahkemeler tarafından cezalandırılabilmiştir. Savaş suçlarının ilk kez kapsamlı bir kanun hâlinde toplanması, Amerikan İç Savaşı sırasında Başkan Lincoln tarafından 1863’de çıkarılan Lieber Kuralları’nda gerçekleştiril-miştir. O tarihten bu yana, 1907 tarihli IV nolu La Haye Sözleşmesi ve onun yönetmelikleri, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve onların 1977 tarihli protokolleri de dahil olmak üzere pek çok uluslararası insancıl hukuk sözleşmesi hazırlanmıştır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün 8. Maddesi bu anlaşmalarda ve uluslararası örf ve âdet hukukunda tanımlanmış uluslararası silâhlı çatışma esnasında işlenen savaş suçlarının büyük bir bölümü üzerinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yetki verir. Bu, iç savaşlar gibi günümüzün en yaygın çatışma biçimini oluşturan “uluslararası olmayan” silâhlı çatışmalarda işlenmiş savaş suçlarını yargılama yetkisinin de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne verilmesi yoluyla uluslararası hukuktaki en son gelişmeleri de teyit etmektedir. İnsanlığa karşı suçlardan farklı olarak bir savaş suçu tek, ayrı, dağınık ya da rasgele bir eylem olabilir. Bu eylemlerin yaygın ve sistematik olmasına yönelik herhangi bir şart yoktur.
Ulusal hukuk vatandaşların İade edİlmesİnİ yasaklıyorsa ne olacak?
UCM, bu tür ulusal yasaklarla ilgilenmez. Madde 102’de açık bir şekilde belirtildiği gibi, bir sanığın taraf devletlerin kendisi tarafından kurulmuş uluslararası bir kurum olarak UCM’ye teslim edilmesi, bir kişinin bir devletten bir başka devlete iade edilmesiyle ilgili yasal usullerden bütünüyle farklıdır. Ayrıca taraf devletler “Madde 86” uyarınca teslim için yapılan talebe uymak da dahil, UCM ile tam bir işbirliği yapmak konusunda anlaşmışlardır
UCM tarafından mahkûm edİlen kİşİler cezalarını nerede çekecekler?
UCM kendisine ait bir hapishaneye sahip değildir. Bundan dolayı mahkûmlar cezalarını, mahkûmların muamelesine ilişkin, yaygın kabul gören uluslararası antlaşma standartlarıyla çelişmemesi şartıyla, imkânlarını gönüllü olarak kullandırmayı kabul etmiş taraf devletlerin tutukevlerinde çekeceklerdir. Devletler hükmü değiştirme ya da düzeltme gücüne sahip olmayacaklardır. Bütün taraf devletler kendi tutukevlerini en azından belli sayıda hükümlü için UCM’ye sunmalıdır, böylece küçük de olsa yük paylaşılabilecektir.
-DEVAM EDECEK-