"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tüketim sarmalında “Sevgililer Günü”

Davut ŞAHİN
14 Şubat 2014, Cuma
Sevginin yavaş yavaş kaybolduğu, tüketimin sahte ve sanal sevgi ürettiği bir ortamda bizim değerlerimizle hiç bağdaşmayan ve adeta dayatılan “Sevgililer Günü”nü kutlamak ne kadar gerçekçi?

Gömlek değiştirir gibi “sevgili” değiştiren günümüz insanının, bu gün “sevgi”den ne anladığını sorgulamak lâzım belki de.
Bu gün “sevgi nedir” sorusuna gerçek anlamda yaşanılan duygularla cevap vermek yerine, sadece sözlüklere bakarak cevap arıyoruz.
Sözlükte; “İnsanı bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” diye tanımlama yapıldığını görüyoruz.
Sevgiyi anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır.
Sadece sözlüklere bu kelimeyi sığdırmak da insafsızlık. Yüzeysel bir tanımlama yapmak da ne derece doğru?
Sevgiyi sadece “karşı cinse duyulan ilgi” olarak sınırlandırıyor isek eğer, tüketimin tuzağına düşüyoruz demektir.
Halbuki, sevginin farklı versiyonları var:
-Allah sevgisi,
-Peygamber sevgisi,
-Vatan sevgisi,
-Anne ve baba sevgisi,
-Çocuğa duyulan sevgi… v.s. gibi.
Ha bir de; şefkat ve merhamet duyguları olduğu gibi, fedakârlık gibi sevginin farklı boyuttaki yansımalarını da unutmayalım.
***
Elbette sevdiklerini “seveceksin. Hatta onları “Allah” hesabına ve O’nun muhabbeti namına seveceksin. O zaman, ne âlâ!
Hele “refika-i hayatını,” yani, eşini Rahmet-i İlâhiyenin münis, lâtif bir hediyesi olarak bilmek ve sadece güzelliği ile sınırlı tutmamak gerektiğini de bilmemiz gerekiyor.
Zira bir kadının en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki iç güzelliğidir.
En kıymettar ve en şirin yüzü ise, ulvî, ciddî, samimî ve nuranî şefkatidir.
Bediüzzaman, “Şu cemal-i şefkat ve hüsn-ü siret, ahir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa, hüsnü siretin zevaliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda, biçare, hakkını kaybeder” der. (Sözler, s.104)
***
Aklı başında olan ve iradesine sahip çıkan kişi, eşine olan muhabbetini ve sevgisini beş/on senelik geçici bir güzelliğe bina etmez.
Zira, kadınların gerçek güzelliği ve devamlı olanı onun şefkatine ve kadınlığa mahsus olan iç güzelliğine inşa etmeli.
Ta, o ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin.
Şimdiki modern hayatın dayattığı sevgi sadece “hayvanî” zevklere yönelik olduğundan, aile hayatı, daha kurulmadan bozuluyor.
Son olarak “Sevgililer Günü” için söyleyeceğimizi, Risale-i Nur’dan bir alıntı yaparak aktarıyorum:
“Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur.
Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır. Bedbahttır o adam ki, sefahate girmiş zevcesine ittiba eder, vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki, zevcinin fıskına bakar, onu başka bir surette taklit eder. Veyl o zevc ve zevceye ki, birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fanteziyelerine birbirini teşvik eder.” (Lem’alar, s. 24

Okunma Sayısı: 1524
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı