"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meclis’te ilk başörtülü milletvekili meselesi (2)

Cevher İLHAN
05 Kasım 2013, Salı
14 yıl önce Meclis’te milletvekili yemin töreninde, ilk başörtülü milletvekili Merve Kavakçı’nın başında patlayan “kriz”, aslında 28 Şubat “postmodern darbe” sürecinin perde arkasını aralar.

En yaşlı üye sıfatıyla geçici Meclis Başkanı DYP’li merhum Ali Rızâ Septioğlu’nun Merve Kavakçı için “Başörtülü milletvekiline yemin ettireceğim, tek isteğim en sonda gelsin” ricâsına rağmen meydana gelen emr-i vaki düşündürücü. 
Septioğlu’nun, “Bu yaşa geldim, bir başörtülüyü yemin ettirmekle hayrım dokunsun” deyip bunun plânlanmasını yaptığı o günden bu güne Ankara kulislerinde anlatılmakta.
Beyâna göre, A’dan Z’ye bütün milletvekilleri yemin ettikten, başta Başbakan Ecevit ve 18 Nisan 1999 seçimlerinde yüzde 21’le birinci parti çıkan DSP’liler ayrıldıktan, yazar Ilıcak’ın ifâdesiyle- “El- ayak çekildikten sonra” Septioğlu “Yemin etmeyen Sayın milletvekili var mı?” diye soracak ve Kavakçı -bekleyeceği- otopark kapısından Genel Kurul Salonuna girerek doğrudan kürsüye çıkıp yemin edecekti.
Böylece İstanbul 1. bölge dördüncü sıradan Fazilet Partisi milletvekili seçilen Kavakçı’ya yemin ettirilecek ve ilk başörtülü milletvekili olarak yasadışı başörtüsü yasağı öncelikle millet irâdesinin temsilcisi, demokrasinin mâkesi TBMM’de boşa çıkarılmış olacaktı.
Ne var ki Merve Kavakçı Meclis’te varılan sözkonusu anlaşmadan saatler önce -erkenden- Genel Kurul salonuna girdi. Yemin sırası daha önce olan MHP’li başörtülü milletvekilinin başını açarak yemin etmesine mukabil Kavakçı’nın yemin töreninin ortasında alkışlar ve protestolar arasında salona girmesi üzerine ortalık karıştı…

SEPTİOĞLU’NUN DEMOKRATİK DİRENCİ
Gerçek şu ki başta Ecevit olmak üzere dönemin Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ve Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün bizzat müdahalelerine, kürsüye giderek oturumu yöneten geçici başkan Ali Rıza Septioğlu’ndan Kavakçı’yı dışarı çıkarmasını istemelerine karşı Septioğlu Meclis Başkanı olarak sergilediği temkinli ve vakur tavırla Kavakçı’ya yemin ettirme azmini tezâhür ettirmekteydi.
Hattâ Bakan Türk’ün “Laik Cumhuriyete yakışmıyor” uyarısına, “Laiklik Cumhuriyetle ne alâkası var!” cevabıyla Kavakçı’nın dışarı çıkarılması dayatmalarını reddeden duruşu, “uyarılar”a karşı elindeki Meclis İçtüzüğü’nü göstermesi, Septioğlu’nun takdire değer asil demokratik direncini ortaya koymaktaydı. (Star, 31.10.13)
RP’nin önde gelen isimlerinden Oğuzhan Asiltürk’ün “Bir de baktık ki Merve Hanım salona girmiş, nasıl girmiş bilmiyorum. Ne Hoca’yı, ne beni dinlediler, Kavakçı’yı salona AK Parti’yi kuracak isimler götürdü” sözleri bunun ifâdesi...
Doğrusu, Kavakçı’nın genel seçimler sonrası 2 Mayıs 1999’daki milletvekili yemininde daha sıra Hakkari’de iken, DYP Hakkari milletvekili kürsüde yemin ederken, sıranın kendisine gelmesine daha 150’ye yakın milletvekili varken Genel Kurul Salonuna girmesi esnasında Meclis’te idim ve hadiseyi bizzat müşâhede ettim.
Nitekim Meclis kulisinde salondan garip sloganların atılması üzerine basın bölümüne geçtiğimde, DSP’liler sıra kapaklarına vurup, özellikle DSP’li kadın milletvekilleri öne çıkıp kürsünün etrafını çevreleyerek “Dışarı! Dışarı!” diye bağırıyorlardı. Diğer gruplar ise bu oldu bittiyi şaşkınlıkla ve sessizce izliyorlardı…
ÖRTÜLÜ “KOMPLO” YAKINMASI
Peşinden Ecevit’in kürsüye çıkıp sinirli titrek sesiyle tepkileri daha da tırmandıran, “Hanımların başörtüsüne, giyimine, kuşamına, özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Oysa burası, hiç kimsenin özel yaşamı değildir; burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorunda. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildiriniz” çıkışı herkesin mâlumu…
Ve hatırlanacağı üzere, akabinde Kavakçı partilerin grup başkanvekillerinin onayıyla Genel Kurul Salonundan çıktı, resmen “seçilmiş milletvekili” statüsü devam ederken, ardından 5 Mart 1999’da yemin ederek geçtiği “ABD vatandaşlığı”nı resmî makamlara bildirmemesi gerekçesiyle Ağustos 1999’da DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca Adalet Bakanlığı’na gönderilen “milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması” fezlekesi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlıktan çıkarıldı.
Özetle olup bitenler, geçen sene Radikal gazetesi Ankara Haber Müdürü Ömer Şahin’in (2.3.12) Kanal A’daki “Görüş farkı” programında, Asiltürk’ün “Meclis’i yöneten Septioğlu ile anlaşmıştık. Kendisi ‘Başörtülü birinin yeminini engelletmem. Sizden isteğim tenha bir zamanda getirin’ dedi. Bizim arkadaşlara bunu söyledik. Hattâ tahrik olmasınlar diye ben salona bile girmedim” diye anlattığı “mutâbakat”ı teyid ediyor.
Peki, Meclis’te ilk başörtülü milletvekili meselesinde süreç tartışılırken, sözkonusu “anlaşma”ya rağmen Kavakçı’nın erkenden Genel Kurul Salonuna girmesi ya da götürülmesi “komplo”su neden sorgulanmadı, sorgulanmıyor? Bunun da sorgulanması gerekmez mi?
Okunma Sayısı: 1796
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Turgay Namdar

    5.11.2013 00:00:00

    Dünkü yazınızı ve bu günkünü hayretler içinde okudum. Bu kadar bariz bir komployu neden hiç kimse dillendirmiyor? Ey 28 şubat sen neymişsin be abi. Din ve şeair üzerinden daha ne kadar söğüşleneceğiz. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Toplum hafızası ne kadar körelirse basireti de köreliyor demekki. Allah razı olsun gazetemiz hafızamızı tazeliyor. Yoksa ahirzaman hali icabı;sabah başka akşam başka olacağız rüzgarların önünde.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı