"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Dersim”e ne oldu?

Cevher İLHAN
12 Aralık 2011, Pazartesi
Son dönemde siyasette âdeta bir harc-ı âlem devri başlamış. Gündeme getirilen Türkiye’nin oldukça önemli iç ve dış meseleleri yeterince tartışılmadan, siyasî hesaplar uğruna peşpeşe harcanıyor. Bunlardan biri de elim “Dersim fâciası.”

Bilindiği gibi Tunceli milletvekilinin açıklamaları üzerine “Dersim fâciası”nı gündeme getiren ve partisinin il başkanları toplantısında vahşet ve katliâm belgelerini gösteren Başbakan’ın açıklamaları, Van ve Erciş depremlerinde hükûmetin tepki alan özellikle barınma ve yardımları koordinedeki başarısızlığı unutuldu; kamuoyu haftalarca Dersim’deki “imha”yı tartıştı. Gündem, “deprem”den “Dersim”e kaydı…
Gerçek şu ki Bediüzzaman’ın, 1938’deki Dersim fâciasına dair cevapta, “Hiç dünyada emsali vuku’ bulmamış, öyle bir zındıklık, münâfıklık ve vatan ve millete hadsiz bir düşmanlık olduğunu kat’î ispat ediyor” beyânı, Dersim’deki zulüm ve katliâmı özetler. 
Bundandır ki “Umuma değil, yalnız böylelere zındık, münâfık denildiğini” tasrih eden Bediüzzaman, devamında “Bin dokuz yüz otuz sekizdeki Dersim fâciasında binler mâsumları, ihtiyar kadınları hem öldürüp hem ateşlere atmak ve bir isyan tevehhümü ve ihtimali yüzünden yaktırması, Beşinci Şuâ’nın o hükmünü [‘Bir cani yüzünden yüz köyü harab eder, bir asi yüzünden binler mâsumu mahv eder”] kat’î hakikat olarak gözlerine sokuyor” tesbitinde bulunur. (Rumuzat-ı Semâniye)
Ne var ki iktidar partisi sözcüleri, hükûmeti sıkıntıya sokan gerçek gündemi öteleyip perdelemesi için, “Dersim tartışmaları”nı baştanberi yanlış bir kulvarda gündemde tuttular… 

AKP NEDEN CAYDI?
Öteden beri edinilen itiyadla, “tek parti dönemi”ndeki antidemokratik baskıları, dini tasfiye emrivakilerini, dindarlara haksızlıkları ve bin senelik İslâm kültür ve irfanını bir gecede silen “harf inkılâbı” gibi “devrimler”i 1938’in sonrasına 1940’lara mal eden AKP, Dersim’in imhâsını da tıpkı katliâmı İnönü ile Bayar’ın üzerine yıkan azılı Kemalistler gibi M. Kemal’i temize çıkarmaya çabaladı.
Müthiş bir tecâhül-ü ârifle, milletin inancına, mânevî değerlerine yapılan saldırıları, Menemen hâdisesi’ndeki, Şeyh Said kıyamındaki tertipleri ve zulümleri görmezden geldi.
Oysa “Dersim zulüm, tenkil ve te’dibi”, bütün karartmalara rağmen arşivlerde yer almakta. “Devletin kara kutusu” hükmündeki isimlerce açıkça itiraf edilmekte.
“Dersim imha plânı”nın tek parti devrinin “dini tecrid” ve “din yerine milliyeti ikame”ci tepeden inme jakoben zihniyetine dayandığı, daha 1925’teki “Islâhat plânı”nda formüle edildiği kaydedilmekte. “Devlet otoritesi” adına, mağaralara iltica eden kadınların, çocukların, yaşlıların bombalanarak, hatta zehirli gaz kullanılarak toptan katledildiği belirtilmekte.
İşte ne zamanki, bizzat devrin yetkililerinin hâtıralarından, sözkonusu “Dersim’i imha ve katliâm emrini Atatürk’ün verdiği” ikrarları geldi; iktidar cânibinde, Başbakan’ın âlây-ı vâlâ ile ortaya attığı “Dersim gündemi”nden çark başladı.
Evvela, zamanın Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil’in 1990’da çıkan “Anılarım” kitabında, “Atatürk’ün katliâmdaki rolü”nü açıkça ifâde ettiği, “Atatürk’ün merkezden mahalle bütün devlet yetkililerine, “Bu meseleyi kökünden halledin!” tâlimatını verdiği âşikâr oldu.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın, “Dersim evvela koloni (sömürge) gibi ele alınmalı” teklifinin bizzat M. Kemal tarafından bölgeye “umumî müfettiş” (askerî valisi) olarak atanan ve “Dersim cellâdı” olarak nâm salan General A. Alpdoğan’a, “Bütün ordu iştirak etsin, bu Dersim’i temizleyin!” kesin emrini verdiği açığa çıktı.
Özellikle, 25 yıl Bayar’ın avukatlığını yapan ve “anıları”na atfen Çağlayangil’in kendisine, “devlet bürokrasisi olarak tâlimat aldıklarını” anlattığını aktaran Hüsamettin Cindoruk’un, “Dersim’e yapılanlar baştan aşağı haksızlıktır. Ve Seyit Rıza’nın dediği gibi zulümdür. Dersim, Cumhuriyet’in zorbalığıdır” sözleriyle, işin içyüzü anlaşıldı. (Ezgi Başaran, Radikal, 28.11 2011)
“Kanlı Dersim harekâtı”nı “devletin kirli işlerinden” sayan Cindoruk’un, “Bayar’ın Dersim’le ilgili bana söylediği şudur: ‘Atatürk sonunda bize vurun dedi, vurduk. (…)  ‘Atatürk’ün bilgisi yoktu, o sırada hastaydı’ diyenler doğru söylemiyor. Başka bir karine daha Sabiha Gökçen’dir. Kendisi askerî pilot da değildi. Sizce Atatürk’ün manevî kızı olarak onun bilgisi dışında böyle bir harekâta katılması mümkün mü? O nedenle işi İnönü’ye veya Bayar’a yıkmak son derece yanlış. O zaman karşı çıkmak yok” açıklamasından sonra, iktidar partisi, “Dersim iddiası”ndan geri adım attı…

“DERSİM” DE RAFA KALDIRILDI…
Herkes, Başbakan’ın belgelerle meydan okuduğu onca söylemden sonra en azından Meclis’te bir “Dersim soruşturması” beklerken, garip bir gelişme oldu.
Dersim’i bombalamada görev alan Sabiha Gökçen’in isminin havaalanından silinmesi, Tunceli’ye Dersim isminin iadesi ve “Dersim arşivleri”nin açılması bir yana, muhalefetin “Dersim olaylarıyla ilgili Meclis’te araştırma komisyonu kurulması” teklifi, AKP grubunun oybirliğiyle reddedildi. Akabinde, “Dersim”i âcilen gündemden kaldırmak için, medyanın da çanak tutmasıyla “Şike meselesi” ve “vetosu” devreye sokuldu.
Böylece, “AKP’nin Dersim fâciasını siyasî malzeme yaptığı” yorumu, haklılık kazandı.
Şimdi de kamuoyunu işgal edip oyalayacak daha çarpıcı bir gündem zuhur etmezse, Bütçeden sonra yeni yılda “cumhurbaşkanı görev süresi ve seçimi” tartışmalarının alevlendirileceği sinyalleri veriliyor. Daha sarsıcı gündem saptırması için “İstiklâl Mahkemeleri” meselesi nasılsa sırada bekliyor!
Görünen o ki AKP iktidarı, sıkıştığı gerçek gündem karşısında, ülkenin en önemli konularını, günübirlik politik hesaplar uğruna ajite edip popülist söylemlerle provoke ediyor, toplumu geriyor, siyasî tansiyonu yükseltiyor. Peşinden de yeni bir sun’î gündemi patlatmakla laçkalaştırdığı fevkalâde ciddî konuyu gündemden düşürüp rafa kaldırıyor.
“Dersim”i “Şike”yle yüzüstü bırakıp berhava ettiği gibi…

Okunma Sayısı: 1286
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai Mumcu

    12.12.2011 00:00:00

    AKP hayat memat kaygisinda mi?
    Hani ölmemek icin DOMUZ/HINZIR etinden cok az miktar yemeye cevaz var ya bunun gibi ölmemek icin kraldan da kralci JAKOBEN KEMALIST olmak AKP icin ölmemek icin yenen HINZIR eti misali gibi midir?

  • Koşukavaklı

    12.12.2011 00:00:00

    AKP hakkındaki tesbit ve teşhisler tam yerinde.. Değerli yazarımıza tebrikler sunuyorum..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı