Siyasette “normalleşme” fiyaskosu tartışılırken Cumhurbaşkanı’nın “Hazine ve Maliye Bakanlığımız kaynağında belediyelerin borçlarını tahsile başlayacaktır, öyle 25 kuruşa simit yok” çıkışıyla muhalefet belediyelerini tehdidi, “iktidar cephesi”nde siyasetin hâlâ kamplaştırıp kutuplaştırma partizanlığıyla sürdürüldüğünü gösteriyor.
Bilindiği gibi salgında ve akabinde on ili kapsayan 6 Şubat deprem bölgesinde “millet ititfakı”na - muhalefete mensup belediyelerin âfetzedelere yardımlarına bizzat bakanlıklarca, valiliklerce mani olundu.
Belediyelerin yardım paralarına el konuldu, bağış kampanyası hesapları bloke edildi, kurdukları aşevleri, sahra-seyyar hastaneleri kapatıldı; çadır-konteynır kentleri kaldırıldı; başta gıda, su, ilâç, giyecek, battaniye benzeri yardımları taşıyan TIRlar “tepeden tâlimat”larla deprem il ve ilçelerine sokulmadı.
TAM BİR AYIRIMCILIKLA…
Kamu bankalarından hak ettikleri kredileri alamayan muhalefet belediyelerinin hükûmetten kat kat düşük faizle kredilerini bulduğu başta metro - raylı sistemler, enerji sistemleri, arıtma tesisleri, yüzlerce otobüs-metrobüs alımı, temiz su, kentsel dönüşüm gibi milyarlarca dolarlık hayati yatırım projeleri Saray, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İller Bankası’nda tam bir ayırımcılık ve partizanlıkla onaylanmadı; iktidara mensup belediyeler korunup kollanırken “muhalif belediyeler”e bir kuruş kredi verilmedi, hâlen de verilmiyor.
Bu arada seçimden sonra başta büyükşehirler olmak üzere Türkiye nüfusunun yüzde 75’inde muhalefetin kazanması üzerine bu kez seçimi kazanan başkanlara mazbatayı geciktirme katakullileriyle son günde, hatta son saatlerde belediyeler yandaş ihalelerle giderayak milyarlarca liralık ağır borçlar altına sokuldu.
Bu vetirede günlerce medyada ve kamuoyunda 1.5 milyarı bulan halı siparişleri, milyarlık ihalelerle kuruyemiş alımları, çiçeğe, fincana, makam odaları tefrişatına kesilen milyonluk faturalar, kat kat israflarla, bile bile fahiş harcamalarla har vurup harman savurmalar tartışıldı.
Bir iktidar belediyesi 100 binlik nüfusta onlarca milyonluk borç taktı, bir diğeri yıllık bütçesi kadar 12 milyarlık borçla “benden sonra tufan” vicdansızlığı sergiledi.
Yine sırf muhalefet belediyelerinin hizmet projelerini engellemek maksadıyla hiçbir hukukî ve kanunî mesnedi olmayan kararnâmelerle, genelgelerle kumpaslara devam edildi.
“BAŞARIZ KILMA” HESÂBIYLA…
Önce “kamuda tasarruf paketi” bahanesiyle başta “beşli çete” olmak üzere milyar dolarlık kur garantili, Londra mahkemelerinde tahkimli dev rant ihalelerinin peşkeş çekildiği “iktidara iliştirilmiş holdingler”in vergi afları, kredi ve teşvik, borç silme kıyakları tam gaz devam ederken, bizzat Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın ifadesiyle “yüzde 75’i tamamlanmamış projelerin durdurulmasının belediyeleri de kapsaması” emrivakisiyle muhalefet belediyelerinin hizmet projeleri engellendi.
Peşinden müstafi Çevre ve Şehircilik Bakanı, belediye başkanlarının ek kaynak için başkentin yolunu aşındırdıklarını, hükûmet yetkililerinin ‘kimseye ek kaynak yok’ diye geri çevirdiklerini söylerken, büyük bölümü AKP’li ve kayyım yönetimlerinden kalan milyarlarca liralık borçlar yeni muhalefet belediyelerine yükleniyor. AKP ile kayyımların elindeki dokuz belediyenin Hazine borcunun 2.5 milyar olduğu tespitiyle onlarca yıldır iktidar partilerinin elindeki belediyelerin borç yükünün devriyle yetinmeyip, bile bile ödemeyip biriktirdikleri borçlar da yeni belediyelerden tahsil ediliyor.
Ağır seçim mağlubiyetinden sonra ve ekonomik çöküşü makyajlamadaki uydurmaların sonu gelince bu kez belediyelerin elini kolunu bağlama, hizmetlerini aksatma amaçlı ucuz partizanca bir siyasete başvuruluyor.