Yeni Asya Neşriyat Araştırma Merkezi’nin hazırlayıp piyasaya sunduğu “Küresel Fitne Hareketi NEOLİBERALLER” adlı eseri, birçoğumuzun düşünüp, bildiğimiz fakat ifade edemediğimiz bu fitne hareketlerini delil ve sonuçlarıyla hazırlayan kardeşlerimizi can-ı gönülden tebrik ediyoruz.
https://www.yeniasyakitap.com/yeni-asya-arastirma-merkezi/neoliberaller-9086
Üstad Hazretleri 1920 yılında telif ettiği “Hakikat Çekirdekleri” adlı eserinde “Devletler milletler muharebesi, tabaka-ı beşer muharebesine terk-i mevki ediyor…” diyerek, başta Âlem-i İslam olmak üzere hamiyetperver olan bütün insanlığa çok önemli bir uyarıda bulunmuştur.
Yani, eskiden topla tüfekle ele geçirilen toprak işgalleri yerine, insanlar arasındaki ırk, siyaset, milliyet, mezhep, din renk, zengin-fakir, ahlak, cinsiyet, teba vb. ayrılıklardan istifade ederek bunları nasıl ele geçirebiliriz diye kısa ve uzun vadeli büyük projelerin hazırlandığı sinsi bir döneme girildiğini yüz yıl öncesinden bildiriyor Üstadımız.
Kitaptan bazı bölümlerle devam edelim.
Giriş bölümünde yine Üstad Hazretlerinin; peygamberleri ve semavi mesajları dinlemeyen ve yalnızca akıyla hareket ederek yaratılış kanunlarından uzaklaşan feylesoflarla, bunların ürettiği düşüncenin insanlığa sapık ve bedbahtlığa sürüklediği birçok eserinde bahsediyor. (s.22)
Eski zamanda açıktan hürriyet ve sermaye düşmanlığı yapan Marksistler, bu klasik politikalarını bırakarak, cahil, birikimsiz ve parasız işçilerle inandıkları devrimlerin gerçekleşemeyeceğini inanmışlardı (s.29) yani taktik değiştirmişlerdi.
Bunun yerine başta üniversite öğrencilerinin mücadelelerini halka güler yüzlü ve sempatik görünüp destek vererek hedeflerine ulaşmayı uygun görmüşler. (s.37)
İnsanlardaki “nefs-i emmareyi” keşfedip, nefislerine mahkûm olacak sistem çalışmalarını yapmışlar. (s.32)
Bu noktada Üstadımızın şu uyarısını belirtmeden geçmeyelim. “Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır… Kiminin hırs-ı intikamını, kiminin hırs-ı câhını (makam mevki hırsını), kiminin tamahını, kiminin humkunu, kiminin dinsizliğini, hatta en garibi, kiminin de taassubunu işletip siyasetine alet eder.” (Hutuvatt-ı Sitte)
“Sınırsız Özgürlük”, yaratılış kanunlarına uymayan fakat kulağa hoş gelen bu söylemlerle insanlığı adeta hayvanlaştıran dehşetli bozulma ve tahribi, ortaya koyup büyük vakıflarıyla finanse ettikleri projeleri üzerinden görebiliyoruz. (s.32)
LGBT (İstanbul Sözleşmesi) gibi ahlaksız cereyanları “Hürriyet” gibi göstererek desteklenmesi, kadına şiddetten kurtarma maskesi altında Türk ailesini dağıtmaya yönelik milyarlarca dolarlık projelere kadar “herkese nikâh” hezeyanını düşünmeden, Marksist değerleri Türkiye ye yerleştirmektir. (s.50)
Özellikle aile çatısını yıkmaya yönelik “bireysel hürriyet” sloganı ile aile bireylerini birbirine düşürmek, boşanmaları teşvik eden vakıflardan nemalanan yüz binlerce kadın derneklerinin masraflarını karşılayan elbette ki neoliberal kuruluşlardır. (s.66) Cemiyetimizi kızıl alev gibi saran “boşanma felaketleri” hakkında mutlaka bir fikir verecektir. (s.66)
Neoliberalizm, İslam âlemine, Kemalizm ile ittifak ederek girmiş ve tüm İslam coğrafyasında derin tahribatlarda bulunduğu hakkında yüzlerce projeyi sayabiliriz. Bütün ihtilalleri kemalizmi sararak dünyayı göstermişlerdir.
Kemalist cunta, Kemalist General, Kemalist prof. lar, Kemalist yargı mensupları Kemalist sanatçılar… Kemalist kamuflaj ile bu dehşetli fitne, zamanımıza doğru yürüyüp geliyor. (s.69)
Ne yazık ki; bu Müslüman toplum, dehşet verici bu projeleri bilmeyerek alkışlıyor.
Sadece başlangıç bölümlerinden örnekler verdiğim eserin orta ve sonlarına doğru, bizlere şaşırtan çok önemli bilgiler bizleri bekliyor, mutlaka okuyalım.
Kitabı hazırlayan ekibi tekrar tebrik ediyorum, bize düşen, bu uyarıları önce ailemizden başlayıp tüm topluma anlatmak.