İkinci sınıftaydık. Daha doğrusu biz ikideydik derslerimiz değil. Çok karmaşık oldu her halde. Biz üniversiteye 12 Eylül’den önce başlamıştık. Ve sıkıntılı dönemde çok az ders geçmiştik çoğu dersimiz tekrardaydı.
En arka sırada Şerafettin ile birlikte oturuyordum. Hemen önümde iki yeni öğrenci oturuyor. Bunlardan birisi dersin ortasında dönüp bize fısıltıyla sordu: ”Siz Tasarı Geometri dersini geçtiniz mi?”
“Evet …” dedik ikimiz de. Çocuk döndü yanındakine; “İyi lan bizim de geçebileceğimiz ders varmış.” dedi.
İşte sana bir kaya… Ne demek istiyordu bu çocuk. Biz geri zekâlıyız bu dersi geçmişiz. O bizden daha zeki oda geçebilir…
Yanımdaki Şerafettin “Ben bu çocuğu teneffüste döverim...” dedi.
12 Eylül olmuş sıkıyönetim var. Öğrenci hareketleri affedilmiyor. Zor ikna ettim yoksa dövecekti çocuğu.
Daha sonra ne mi oldu... Biz ikimiz de okulu bitirdik. O önümüzde bize soru soran çocuk bir iki sene okula gitti geldi sonra bıraktı. Mezun olamadı...