"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Lâ mevcude illah Hu” diyenler ne demek istemiş?

Ali FERŞADOĞLU
03 Aralık 2022, Cumartesi
Bir kardeşimiz, “Vahdet-i Vücud’çular ‘Lâ mevcude illah Hû/Varlık yok, yalnız O var’ sözüyle ne demek istemişlerdir” diye sordu.

Vahdet-i Vücud, varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında tasavvufi bir terimidir. Allah, âlem ve insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemidir. Bediüzzaman bunu bir pasajda şöyle açıklar: “Şu kâinatın Sâni-i Zülcelâli, Vâcibü’l-Vücuddur. Yani, Onun vücudu zâtîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümtenidir, zevâli muhâldir ve tabakat-ı vücudun en râsihi, en esaslısı, en kuvvetlisi, en mükemmelidir. Sair tabakat-ı vücut (diğer yaratılmış varlıklar), Onun vücuduna nispeten gayet zayıf bir gölge hükmündedir. Ve o derece Vücud-u Vâcib, râsih ve hakikatli; ve vücud-u mümkünat (Varlığı mümkün olan, Ezelî ve Ebedî olmayan yani, başlangıcı ve sonu olan, yaratılan varlıklar) o derece hafif ve zayıftır ki, Muhyiddin-i Arabî gibi çok ehl-i tahkik, sair tabakat-ı vücudu (varlık tabakalarını) evham ve hayal derecesine indirmişler, ‘Lâ mevcude illah Hu’ demişler. Yani, ‘Vâcibü’l-Vücuda nispeten başka şeylere vücut (var) denilmemeli; onlar vücut ünvanına lâyık değillerdir’ diye hükmetmişler.” (Mektûbât, s. 241.) Örneklendirirsek: Bir toplu iğnenin başı, parmağımızle kıyaslandığında büyüklüğü nedir? Peki, kolumuza, bedenimize, apartmanımıza göre, ülkemize göre, dünyaya göre büyüklüğü nedir? Hiçin hiçi! Peki, dünyamıza, güneşe göre, Samanyolu veya Andromeda Galaksisine, yani kainata göre toplu iğnenin başı nedir? Halbuki, toplu iğne de, kainat da yaratılmıştır, sınırlı ve sonludur! Vâcibü’l-Vücud, Ezeli ve Ebedi ve sonsuz olan Allah’a göre kainat bir toplu iğnenin başı kadar bile değildir! İşte “Lâ mevcude illah Hu” diyen “Vahdet-i Vücud”çular bunu demek istemişlerdir! 

“Görünen eşya dahi Cenâb-ı Hakkın âsârıdır. “Heme ost” değil, “Heme ezost”tur...” (Mektubat, s. 85.) O değil, ancak, O’ndandır. Yani, ışınlar, güneşten gelmektedir, ama, güneş değiller! Kâinatı yaratan, idâre ve sevk eden Hâlik ve Kadir-i Mutlak olan Allah’tır. Onun binbir ismi kâinatta tecelli etmektedir. Yoksa, tecelli eden kendisi değildir. Tıpkı ustanın sanat ve nakışının binaya tecellî etmesi gibi! Sanat, sanatkara benzemez! “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (Şûrâ Suresi, 11.)  

Varlıkların, eşyanin sabit bir hakikati var. Ve “Hadisat ayn-ı kadîm olamaz.” (Age.) Yani, eşya, varlıklar ezeli, yani, başlangıçsız değildir, Allah ile aynı olamaz, ikisi bir değildir ve olamaz. 

Okunma Sayısı: 2507
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı