"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kasa, masa, nisa...

Ahmet DEMİRDÖĞMEZ
30 Ocak 2022, Pazar

“Ruhun bu ihtiyacını söyler akan sular
Kur’ân’a her zaman beşerin ihtiyacı var”

(Tarihçe-i Hayat)

***

“Helâket ve felâket asrı” olan âhirzamanın içerisindeyiz. Her nevi cazibedar fitne, sefahat, haram eğlenceler ve kesif günah atmosferi içerisinde bulunmaktayız. Her taraftan hücum eden binler günahlar insana karşı geliyor. Mimsiz yani sefih medeniyetin ürünü olan menfi cereyanlar ve sefahatler, bu asrı fırtınalarıyla sarsıyor. “Dünya hayatının bütün bütün fani ve muvakkat olması ve medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olduğu hakikati, mahiyet-i insaniyenin umumî bir surette dehşetli yaralanmasına sebep olmaktadır.” 1

Bütün asırların her nevi menfiliklerinin içtima ettiği dehşetli bir asır yaşıyoruz. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin tesbitiyle; “Bu asrın bir hassası şudur ki: Hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bakiyeye bilerek tercih ettiriyor”2 “Bu asır o damar-ı insaniyi o derece şırınga etmiş ki, küçük bir ihtiyaç ve adi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umur-u diniyeyi terk eder”3 Bu sebeple, mü’min olan, bilhassa Kur’ân hizmetinde bulunan insanların çok dikkat etmesi ve dünyanın faniliğini her daim idrak etmesi lâzım ve elzemdir. 

Felâketlerin ve helâk oluşların yaşandığı asrımızda, üç ana tehlikeyle karşı karşıyayız ve imtihandayız. Bunlar kısa adlarıyla: “kasa” “masa” ve “nisa”dır. Kasadan maksat, para ve benzeri gibi dünyaca değerli olan şeylerdir. 

Masa ise; makam, mevki, şöhret ve teveccüh-ü nas gibi dünyada aldatıcı olan, kabir kapısında sönen, beş para etmez rütbeler ve dostluklardır. Nisa da; kadınların müstehcenliği ve su-i istimal edilmesidir. “Biçare kadınları yoldan çıkarmak için, bazı dinsiz ve gizli komiteler çalışıyorlar”4 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin teşhisiyle; “Bu ahir zaman fitnesinde en dehşetli rolü oynayan, taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu hadisin rivayetlerinden anlaşılıyor. Ve bu cazibedar fitne çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar” 5 Bu vahim durum ise, aile müessesesine büyük zararlar vermekte ve yuvaların yıkılmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, açık saçıklık yüzünden, umumî bir unutkanlık hastalığının yayılması da bir başka tehlike olarak görünmektedir. “Bu sefih medeniyet, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Hâlbuki aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Hâlbuki açık-saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir” 6

Bu vaziyet, ehl-i imanın büyük ve zor bir imtihanı olarak görünmektedir. Risale-i Nur’daki şu ifadeler durumun vahametini özetlemektedir: “Fitne-i ahir zaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder; insanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler” 7 Öyle ki, “Bu asır, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâma da bilerek, severek tercih ettirdi” 8 “Hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş” 9

Âlem-i küfür bütün vesaitiyle ve medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuyla, misyonerleriyle âlem-i İslâm’a hücum etmektedir. Günümüz teknolojisiyle; Sinemayla, dizi filmlerle, her nevi neşriyat ve basın yoluyla tahribatını sürdürmektedir. Her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede, yüzer günahın insana karşı geldiği bu zamanda yegâne çare olarak; nefsi terbiye ve musahhar edip aynı lezzetinde elemini gösterip, hissi mağlûp edip imanı tahkikî yaparak, dizgini nefsin, hissin ve cismin elinden imanla alıp kalp ve ruhun eline veren Risâle-i Nur’dur. “Bu acib asrın bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur’ân-ı Mu’cizü’l Beyanın tiryak misal ilâçlarının naşiri olan Risale-i Nur dayanabilir” 10 “Evet Risale-i Nur, o tahribatı Kur’anın elmas hakikatleriyle ve Kur’ân-ı Kerîm’deki en kısa ve en müstakim bir tarîkle tamir ve o yaraları, Kur’ân-ı Hakîm’in eczahane-i kübrasındaki edviyelerle tedavi ediyor ve edecektir”11 Risale-i Nur eserleri millet ve gençliği dalâlet ve sapkınlık girdablarından kurtaracak bir tefsir-i Kur’ân olduğu takdir ve tahsinlerle tasdik edilmiştir. 

Çünkü “insanı dünyaya çağıran ve sevk eden esbab çoktur. Başta nefis ve hevası ve ihtiyaç ve havassı ve duyguları ve şeytanı ve dünyanın surî tatlılığı ve kötü arkadaşları gibi çok dâîleri var. Hâlbuki bâki olan âhirete ve uzun hayat-ı ebediyeye dâvet eden azdır” 12

Bu hakikatler ışığında, bu asırda bir büyük imtihan ve tehlike de, “masa” denilen makam mevki sevgisi, hubb-u cah yani şöhret düşkünlüğü ve rütbe hırsıdır. “Ehl-i ahiret için bu his gayet tehlikelidir, ehl-i dünya için de gayet dağdağalıdır, çok ahlâk-ı seyyienin de menşeidir ve insanların en zayıf damarıdır” 13 Ehl-i iman insanların bu noktada da aldanmamaları ve çok dikkatli olmaları lâzımdır. Çünkü dünyevî dostlar, rütbeler, makamlar ve teveccühler kabir kapısına kadardır, orada söner beş para etmez. Hem de, “İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhre- vide illet ise, o ameli iptal eder” 14 “Ehl-i dalâlet nazar-ı dikkati şu hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celb etmiş ki, edna bir hacat-ı hayatiyeyi, büyük bir mesele-i diniyeye tercih ettiriyor” 15 “nefis ve heva ve his ve vehim bazan aldatıyorlar. Onun için, bazan şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefs ve heva ve hiss ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız.” 16 İkazında bulunan Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Evet Risale-i Nur şakirdlerinin kalbi, aklı, ruhu; böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez. Fakat herkeste nefs-i emmare bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir. Bir derece hükmünü; kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder.” 17 diyerek, bilhassa Kur’ân hizmetinin ön safında olan Nur Talebelerini bu hususta hassasiyete dâvet etmektedir. Evet, böyle zararlı ve fani olan şeyler yüzünden insan, Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin. Fanilerin tebessümlerine aldanmasın.

Ehl-i imanın bir başka büyük imtihanı ve tehlikesi de kasa iledir. Yani, para, pul peşinde koşmak, haram helâl demeden, dünyanın fani müzeyyenatına sarılmak, bu yolda dünya için ahiretini feda etmek gibi manalar düşünülebilir. Bu noktada da ehl-i iman ve bilhassa Kur’ân hizmetinde bulunan insanların çok dikkat etmeleri ve basiretli olmaları gerekmektedir. Çünkü maddî menfaatten gelen rekabet ve haset gibi menfilikler, iman hizmetinin ruhu olan ihlâsı kaçırıp büyük bir sukuta sebep olur. Üstad Bediüzzaman diyor ki, “Evet, ehl-i dünya, hususan ehl-i dalâlet, parasını ucuz vermez, pek pahalı satar. (…) bahusus size verilen o gayri meşrû para, sizden, ona mukabil bin kat fazla fiyat isteyecek. Hem her saati size ebedî bir hazineyi açabilir olan hizmet-i Kur’âniyeye set çekebilir veya fütur verir. Bu öyle bir zarar ve boşluktur ki her ay binler maaş verilse yerini dolduramaz” 18 “Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz. Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvîdir. Her bir saatiniz, bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki elinizden kaçmasın” 19 “Madem öyledir: Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük letaiflerini onda batırma” 20 

Maalesef kasa yüzünden kavgalar, masa yüzünden savrulmalar ve nisa yüzünden boşanmaların zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Çare nedir? Çare, evvel de bahsettiğimiz gibi, Kur’ân’dan gelen Risale-i Nur’dur. Asrın Müceddidi Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin beyanıyla: “Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı, Risale-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle neşrettiği nur olduğunu kırk bin şahit vardır” 21 “Evet Risale-i Nur, Sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cudi hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebebdir” 22 “Risale-i Nur, yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fikir karanlıklarından ve müdhiş dalâlet yollarından kurtarmak için müellifin kendi ihtiyarıyla değil, bir ihsan-ı İlâhî olarak yazılmış olan ilhamî bir eserdir” 23 Bu sebeple de, Risale-i Nur Talebelerine büyük iş düşmektedir. Risale-i Nur’u bütün insanlığa ulaştırma ve bu ma-nevî yangınları söndürmek vazifesiyle muvazzaftırlar.

“Cenab-ı Hak hepimizi, bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin, âmin.” 24

Dipnotlar: 

1- Gençlik Rehberi 63. 2- Kastamonu Lâhikası 108. 3- age.109. 4- Gençlik Rehberi 32. 5- age. 33. 6- Sözler 387. 7- Şuâlar 508. 8- Kastamonu Lâhikası 114. 9- Sikke-i Tasdik-ı Gaybi 117. 10- Kastamonu Lâhikası 109. 11- Sözler 726. 12- Lem’lar 137. 13- Mektubat 409. 14- Barla Lâhikası 78. 15- Kastamonu Lâhikası 109. 16- Lem’alar 184. 17- age.184. 18- Mektubat 415. 19- age. 423. 20-Mesnevî-i Nuriye 194. 21- Kastamonu Lâhikası 109. 22- age. 100. 23- Gençlik Rehberi 251. 24- Sözler 137.

 

Okunma Sayısı: 5593
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    30.1.2022 22:37:16

    Allah razı olsun Ahmet Ağabeyim. Yüreğine sağlık kalemine kuvvet..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı