Hareketli, seyyar gazete manasını taşıyan Ceride-i Seyyare, aynı zamanda Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin unvanlarından birisidir.
Bu unvan, Üstad Bediüzzaman hazretlerinin gazeteye verdiği ehemmiyetin bir göstergesidir. Bilhassa, eski Said ve üçüncü Said dönemlerinde bunu görmekteyiz.
Eski Said olarak adlandırdığı dönemde davasının tebliği için o dönemin birçok gazetelerinde makaleler yazmış, neşrettiği umum makalatında daima hakikatleri haykırmıştır.1 On beşe yakın gazetede yazmakla, gazete gibi bir vasıtanın ehemmiyetini ve kıymetini ortaya koymuştur. Hatta Üstad kendisi de bizzat gazete çıkarma teşebbüsünde bulunmuştur. Bu makalelerin bir kısmını Yeni Asya Neşriyatın bastığı “Eski Said Dönemi” adlı eserde “Makalat” bölümünde görmekteyiz. Bu makaleler, bilhassa o dönemde çok büyük hizmetlere vesile olmuştur. Mesela, bir makalesiyle elli bin kişi İttihad-ı Muhammedi cemiyetine kayıt olmuştur. Bir makalesiyle isyan halinde olan sekiz tabur itaate gelmiştir. Bir makaleyle boykot halinde olan kırk bin hamalı boykottan vazgeçirmiştir. Hakiki hürriyeti, hakiki adaleti, meşrutiyeti, meclis sistemini hem gazete yoluyla hem de bizzat kendisi adeta ceride-i seyyare gibi her yerde anlatmıştır. Kamuoyunda büyük ma’kes bulan bu fikir ve düşünceler, asayişin muhafazasını da temin etmiş; istikbalde te’lif edilecek olan Risale-i Nur Külliyatına da çekirdek olmuştur.
Gazetelerin doğruları, güzellikleri ve yanlışları ilan eden ve hatibü’l umumi veyahut mürebbiyü’l efkâr yani fikirleri terbiye eden ve olgunlaştıran gibi iki mühim vazifesi olduğunu belirten2 Üstad Bediüzzaman Hazretleri, eğer gazeteler bu vazifeyi tam manasıyla yapabilseler, millet cehaletten kurtulup, terakki ve teali edeceğini beyan etmektedir. Bu husustaki şu ifadeleri son derece düşündürücüdür: “Zebun-u fakr olan kırk bin hamalın içinde binde biri bir gazeteyi okuyamıyor ki, bir tarik-ı necat bulsun”(o dönemde İstanbul’da kırk bin hamal var)3 Gazeteler doğru gazetecilik yaptıkları zaman, kamuoyu da doğruyu bulacaktır. Gazetelerin umuma hitap eden ve doğru konuşan gazeteler olması lüzumunu belirtmektedir.4 Çünkü garazkâr, farfaralı ve cerbeze yapan ve yalan konuşan gazeteler, hakiki hürriyetin sadasını susturuyorlar. Milleti aldatıyorlar.5 Edebsiz bazı gazeteleri naşir-i ağraz gören6 Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Din nasihatten ibarettir” esasıyla, “Ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi, o mütehassis ve müteheyyiç vicdanlara yağdırmak istiyoruz.”7 demekte ve mutlaka “İla-yı Kelimetullah’ı hedef-i maksad eden günlük dini gazete zaruretine dikkat çekmektedir.8 Bu manalar ışığında, her Nur Talebesinin adeta birer Ceride-i Seyyare gibi olması ve bu sayede İman hakikatlerini neşretmesi anlaşılmaktadır.
Günümüzde bu Nurani davanın takipçisi olarak Yeni Asya Gazetesini görüyoruz. Sonsuz şükürler olsun ki, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin talimatlarını yerine getiren, hak ve hakikati haykıran ve de şahs-ı maneviye dayanan bir Yeni Asya Gazetesi var. Yeni Asya, basında Risale-i Nur’un ve Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bayraktarlığını yapmaktadır. Yeni Asya’nın bu hizmeti, inşaallah kıyamete kadar devam edecektir. Allah Yeni Asya Gazetesini ve Camiasını muhafaza ve muvaffak etsin.
Dipnotlar:
1- Eski Said Dönemi Eserleri 136, 2-age. 103, 3-age. 27, 4-age. 181, 5- age. 191, 6- age. 181, 7- age. 77, 8-age. 124