Daha önce de yazmıştık.
Zehra Üniversitesi adıyla Van’da kurulması planlanan üniversitenin gerçek bir Medresetüzzehra olması, bu Anayasal sistemde ve bu YÖK - ÜAK kafasıyla, imkânsız denecek kadar zor.
Ama yine de –şerhlerimizle birlikte- adına hürmeten, konu üzerinde çalışalım ve samimi fikirlerimizi yazıp söyleyelim. Zira bir şey tamamen elde edilmezse de tamamıyla da terk edilmez.
Tasarıya göre bu üniversitenin hukuk fakültesi de olacak. Bu fakültenin nasıl bir misyonu ve vizyonu olmalı? Temel değerleri neler olmalı?
Her şeyden önce, üniversitenin tüm birimleri, öğrettiği her bilgiyi, sadece mana-yı harfi ile öğretmeli.
Bu kapsamda hukuk fakültesi de, hukuku ve adaleti, mana-yı harfi ile okutan bir fakülte olmalı.
Bu zordur. Hukuk siyasete yakın olduğu için mana-yı harfîye uygun eğitim, hukukta, fen ve sağlık bilimlerine nazaran daha zordur.
Zordur ama mümkündür ve ana kodları da Risalelerde yazılı. Onlara bakmak yeter.
Özetle, bu fakültede, hocalar talebelere şunları öğretmeli:
-Adaleti tarif etmek için hakları tasnif etmeye başlarken Allah’ın hakkını en başa yazmayı öğretmeli.
-“Mutlak hak” denilen hakkın ancak Kadir-i Mutlak’ın hakkı olabileceğini, diğer bütün hak türlerinin ancak o Mutlak’a nisbetle mana ifade eden nisbî birer haktan ibaret olabileceğini belletmeli.
-Sembollerin önemini anlatmalı. Adaletin sembolünün, “adı temis kendisi pis bir put” değil, Samed olan Allah’ın, bizzat kendi kudret elinde tuttuğu teraziden ibaret olduğunu öğretmeli.
-Adliyedeki, mülkiyedeki ve askeriyedeki putlarla ve diğer her türlü putla mücadelenin adalet namına gerekli olduğunu belletmeli.
-“Adalet tamam, ama, ne namına ya da kim namına?” sorusunun cevabını net vermeli: Fert ya da toplum namına değil, doğrudan doğruya Allah namına.
-Savcısına, polisine “kanun namına dur” demeyi değil, “kanunun sahibi namına dur” demeyi öğretmeli.
-Katilin boynunu ya da hırsızın elini nefret duygusuyla değil adalet hissi ile cezalandırmayı öğretmeli.
-Mutlak ve tam adaletin ancak adalet-i mahza olduğunu, adalet-i izafiyenin sınırlı alanda uygulanabilecek istisnai bir adalet biçimi ya da basamağı olduğunu anlatmalı.
-Devletin, bilhassa adalet-i izafiyeyi tatbik ederken zulme girme riskini göstermeli, bundan sakındırmalı. Adalet ve zulmün sınırlarını net şekilde çizmeyi öğretmeli. Aksi halde “adalet perdesi altında zulüm” ya da -hatta- “adalet etmek isterken zulüm” işlenebileceğini göstermeli.
-Kur’an’ın anayasal prensiplerini ezberletmeli. Şerh etmeyi öğretmeli. Bilhassa suçun ve cezanın şahsiliğini, kanuniliğini ve diğerlerini.
Yirmi beş yıllık akademik Köprü Dergisinin bu güne kadar yayınlanan sayılarının çoğu doğrudan ya da dolaylı kaynaktır. Ahmet Davutoğlu’ndan Nuri Çakır’a kadar, eski-yeni, yaşlı-genç bütün Köprü yazarları, kurulacak fakültenin gönüllü akademik danışma kurulunu oluşturur.
Bizden söylemesi…