Yangını söndürmeye koşmak gerekir. Ama bir ilçenin belediye başkanı “makam aracı” ile bir yere geliyorsa herkesin de oraya koşması gerekir mi?
“Ne alâkası var” demeyin. İlgisi şöyle:
Vatandaş “başkan geliyor, gidelim derdimizi anlatalım” diye koşsa ve görse ki gelen başkanın aracı aslında “itfaiye öncü aracı” imiş. Ne düşünür vatandaş?
“Demek yangın çıkacak ki başkan önden geliyor!” diye düşünür mü? “Sonra da itfaiye gelecek!” diye korkmalı mı?
Yazdıklarımız absürd komedi elbette, ama sebebi var:
Çayeli Belediyesi’nin MHP’li Başkanı Hakkı Çiftçi, Cumhurbaşkanlığı’ndan Belediyeye gelen hibe parayla, görünüşte ve kayıtlarda “itfaiye öncü aracı” olarak görünecek şekilde, ama aslında “makam aracı” olarak kullanılmak üzere bir lüks otomobil almış.
Sonra da samimî olarak şunları söylemiş:
“Belediyemizin borç yükü varken, öz bütçesini bu işlere harcamak istemedik. Belediyemize, devletimizin gönderdiği 750 bin lira hibe para ile ekskavatör ve itfaiye öncü aracı aldık. İtfaiye öncü aracını da belediyenin kamu hizmetlerini görecek makam aracı olarak kullanmak amacıyla temin ettik.”
“İtfaiye öncü aracı adı altında vergisiz alabilme şansımız var, biz de bunu kullandık. Burada illegal bir durum yok. Muayeneden geçerken üzerinde o yazıların da olması gereken araç sonradan yazıları sökülüp temsil ve ağırlamada kullanılacak.”
Neymiş? “Makam aracı”, “hizmet aracı” farkı önemli değilmiş.
Neymiş? Kanuna karşı hile yapıp vergi kaçırmak da önemli değilmiş.
Bu delme takma danışıklı işler neden oluyor?
Muvazaanın çoğu zaman kanuna karşı hile ve dolayısıyla yine çoğu zaman suç oluşturduğu, kamu görevlilerine öğretilmiyor mu? Bu belediyenin hiç mi hukukçusu, avukatı yok.
Bu bir eğitim eksikliği mi kavrayış noksanı mı yoksa yeni iş tutma biçimi mi?
Benzer bir örnek:
İstanbul Maltepe Belediyesi Halk TV’de “haberini” yayınlatmış. Üstelik “haber yayın bedeli” adıyla para ödemiş ve faturasını da alıp kayda girmiş.
Parayla, hem de “resmen” yani faturasıyla ödenen parayla yapılan haber haber değildir.
Gazetecilik ve televizyonculuk bu değil. Bu bir aldatmaca. Bunu herkes bilir ve bilmeli.
Bir işletme bir gazetede kuralına da uyarak “haber görünümlü reklâm” yayınlatabilir, ama bu da ancak özel sektörün işi olabilir. Kamunun reklâma ihtiyacı yoktur ki haber kılıfı altında reklâm yapmayı düşünsün.
Ama maalesef bu tür haberleri sık sık duyuyoruz.
Bu arada, kendilerinin hakkını yemeyelim. Bu çakma habercilik işinin asıl sahibi ve muhtemelen mucidi iktidar partisinin belediyeleri ve yandaş medyadır.
Demek, bize yeni bir kamu yönetimi anlayışı da lâzım.