Türkiye’nin yeni Gazi Hazretleri olmaya aday bir lideri var. Ne de olsa bu ikinci “tek adam”ın da artık bir Fevzi Çakmak’ı var.
Şanslı. Zira demokratları siyaset minderinden sürmeyi önemli ölçüde başardı.
Şanslı. Zira siyasî rakiplerinin çoğu kendisi gibi Hazretçi. CHP gibi dönüşüp değişmeye ve demokratlaşmaya çalışanları döve söve, ite kaka tek parti dönemi CHP’si çizgisinde tutma gayretinde de önemli ölçüde başarılı.
Bu unvana aday olan bir Erdoğan’ın neler yapabileceği ya da böyle bir “tek adam”a neler yaptırtılabileceği iyi düşünülmeli. Korkulmalı.
Ara not:
Yeniden seçilen ve Erdoğan’ın tebriklerini de kabul etmiş olan Trump ne demişti: “Projelerimiz konusunda Türkiye’yi ikna etmemiz açısından başkanlık sistemi çok iyi. Bir kişiyi ikna ettik mi her şey halloluyor. Önceden öyle miydi? İşimiz çok zordu.”
Hem, Erdoğan’a ve benzerlerine “Aptal olma!” diye hitap edebildiğini de unutmayalım.
Bu badireyi bu milletin başına açmış olanlar titremeli. Hele “İkinci Gazi Hazretleri(!)”ni misak-ı millî fatihi ya da Kudüs Fatihi yapmaya çalışanlar…
Yakın mazide Kıbrıs’la ilgili yanlış politikaların, geçmişte ve bugün dış siyasette ve bilhassa AB süreci hususunda önümüze çıkardığı ve maalesef yakın gelecekte çıkarmaya devam edeceği anlaşılan engeller ehline malumdur.
“Kıbrıs fatihi” Erbakan ve Ecevit ikilisinin bu unvandan siyaseten ne elde edebildiklerini de nazara almakta fayda var.
***
İşte o Erdoğan 10 Kasım Anma töreninde şunları (da) söyledi:
“Şayet Gazinin ömrü ve sağlığı en azından bir on yıl daha ülkeyi yönetmeye el verseydi, hiç şüphesiz İkinci Cihan Harbi sonrası bambaşka bir Türkiye görecektik. Maalesef Gazinin vefatıyla bu fırsatı kaçırdık. … Gazinin vefatından sonra Türkiye, çok partili siyasî hayata geçişte darbeler, zayıf koalisyon hükümetleri ve kifayetsiz kadrolarla ülkenin küresel kalkınma yarışında geride kalmasına sebep olan bir sürece sürüklenmiştir.”
Neymiş?
Çok partili siyasî hayata geçince küresel yarışta geri kalmışız. M. Kemal yaşasa ve tek adamlığını devam ettirebilseymiş çok daha iyi yerde olacakmışız!
Bu sözler Saraydaki hangi “tür” metin yazarının klavyesinden dökülmüştür? Bu kişinin kader inancı hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı ne bilmektedir?
Ama daha önemlisi bu metni okuyanın demokrasi inancı hakkında -artık- kim ne bilmektedir?
***
Bu sözler Kemalistleri memnun eder mi?
Bazılarını evet.
Yanardönerlikte yarışanları memnun eder mi?
Hepsini evet.
Demokratları memnun eder mi, etmeli mi?
Kesinlikle hayır.
Zira tek adamlıkla demokratlık bir araya gelmez. Bilhassa Demokrat Parti’de misafireten bulunan “mavi göz meftunları”na da duyurmuş olalım.
Özetle, yazarımız Kâzım Güleçyüz’ün, kaleme aldığı “Derin Tuzak: Yeşil Kemalizm” kitabında şifrelerini çözdüğü ve yıllardır köşesinde dikkatimizi çektiği riskin gerçekleşmiş olduğu net şekilde anlaşılıyor.
AKP’yi muhafazakâr demokratların partisi zannettiği için destek vermiş olan, ama partideki kârı muhafaza eden çelik çekirdeğe demokrasinin nüfuz edemeyeceğini geç anladığı için şimdilerde eli böğründe hayıflanan dostlara vurmayacağız, sadece dürtüyoruz. Uyansınlar yeter.
Erdoğan hatırına Yeni Asya’dan şu ya da bu sebeple gönül bağı koparılmış eski dostlara, samimiyetle ve uyandırmak için sormak isteriz:
İkinci Gazi Hazretleri’nin gidişatından memnun musunuz?