Yeni Asya’daki yazılarımızın altında yayınlanan mail adresimiz bir tür kamuya açık posta kutusudur.
Herkes bir şeyler yazar ve gönderir. Siyasî reklamlar ve duyurular da gelir. Bu çok işe yarar.
Kemalist Aydınlanma Derneği adıyla bir dernek kurmuş olan bazı eski CHP’lileri haber veren bir maili önceki gün posta kutumuzda görüp okuyunca doğrusu şaşırdık.
Metnin bir yerinde aynen şu cümleler vardı:
“Bilim adamı kılığındaki yabancı servis ajanları hatta AB’nin resmî temsilcileri ülkemize geldiklerinde, devlet dairelerinin duvarlarındaki Atatürk resimlerinin indirilmesini, Kemalist ilkelerin bir yana itilmesini istediler. İhvan ideolojine sahip iktidarlar da bu yolda epey mesafe aldılar. Ulusal bayramlarda ve 10 Kasım’da bin bir çeşit mazeret uydurarak Anıtkabir’e gitmeyenleri ibretle seyrettik. Anma törenlerini kısıtlayan hatta yasaklayan uygulamalara tanık olduk. Onların sayesinde bugün Atatürk ve Kemalizm devlet ideolojisi olmaktan çıktı. Ama bunu sağlayanların hesap etmediği bir gerçek vardı. Atatürk devlet korumasından çıkmış, halkın gönlüne, aklına ve bilincine yerleşmişti. Artık yüz binler, çocuğuyla, genciyle yaşlısıyla Anıtkabir’e koşuyor. İyice bilinsin! Artık Atatürk’ün sahibi halktır; Atatürk sine-i millete dönmüştür.”
Öncelikle şu bilgi doğru ve bizim gibi demokratların neden AB taraftarı olduğunu göstermesi açısından önemli:
“AB’nin resmî temsilcileri ülkemize geldiklerinde, devlet dairelerinin duvarlarındaki Atatürk resimlerinin indirilmesini, Kemalist ilkelerin bir yana itilmesini istediler.”
İkincisi “keşke doğru olsaydı” diyeceğimiz bir yanlışı düzeltmemiz lazım:
“… bugün Atatürk ve Kemalizm devlet ideolojisi olmaktan çıktı. … Atatürk devlet korumasından çıkmış (oldu)” bilgisi yanlış.
Hem hiçbir AB ülkesinde olmayan ve olamayacak olan “Atatürk’ü Koruma Kanunu” yerli yerinde duruyor ve birilerince sadece hakareti değil eleştiriyi dahi suç sayıp yasaklamak için tepe tepe kullanılıyor. Bugünkü korku iklimi de buna destek oluyor.
Hem de başta Anayasa olmak üzere kanunlarımızda devlete, topluma ve fertlere ideoloji emreden hükümler yerli yerinde duruyor.
Yani bu metni yazanların zannettiği ya da zannettirdiği gibi son 22 senede ideolojik devlet taraftarlarının bir mevzi kaybı ve demokratların bir mevzi kazanması filan yok. (Bu durumun samimî Atatürkçüleri sevindireceğini sanmayız. Zira resmiyet samimiyeti öldürür.)
Aksine o mevzi başka şeylerle tahkim edilmiş durumda ve bu tahkimatın ne olduğunu ve nereye yapıldığını ise yazıdan da anlıyoruz:
“Atatürk … halkın gönlüne, aklına ve bilincine yerleşmişti. Artık yüz binler, çocuğuyla, genciyle yaşlısıyla Anıtkabir’e koşuyor.”
Doğruya doğru. Ne diyebiliriz ki!
Samimî Kemalistleri sevindireceği açık olan bu durumdan demokratlar memnun mu?
Hayır, değiller ve hakikaten demokratlarsa olamazlar. Zira bu sevgi devlet eliyle pompalanmış bir sun’î sevgi ve demokrasiden ömrü boyunca hiç haz etmemiş bir “tek adam” sevgisi.
Teklifimizi hatırlatalım: Anıtkabir de Anayasadaki Atatürk Kurumları da Kemalistlerin kurduğu bir derneğe ya da federasyona devredilsin. Kim isterse üye olsun. Kim isterse korusun, geliştirsin.
Şimdilerde birilerince “İkinci Tek Adam”lığı pekiştirmeye çalışılan ve yakın çevresine “Bu Nurcuların M. Kemal ile ne alıp veremediği var anlamıyorum” demiş olan bir liderden demokratlık hesabına medet ummuş olan eski dostlara tekrar soralım.
Memnun musunuz?