"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğrilen yollardaki savrulmalar ve AKP

Ahmet BATTAL
11 Ağustos 2024, Pazar
Bir dost meclisinde yapılan konuşmalar uyanmak isteyenleri uyarıcı.

Bir büyük ilçenin AKP ilçe başkanı, başkanlık sisteminin devletin işleyişinin hızlanmasına vesile olduğunu ve bu yönden faydalı da olduğunu ama bu hızın içinde bazı ciddi planlama hataları da olduğunu kabul ediyor.

Bir başkası “sadece bu değil” diyor. Ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gücünün zayıflatılmış olmasını bir problem olarak gördüğünü bildiriyor. Bu fikri, orada bulunanların geneli kabul ve tasdik ediyor.

Bir muhatabımız bu sayede koalisyonlar döneminin geride kaldığını iddia ediyor.

Buna karşılık bir başkası; “Koalisyonlar devam ediyor, sadece koalisyon görüşmeleri seçimden sonra değil seçimden önce yapılıyor. Seçim ittifakları da bunun işareti. Hatta AKP’nin MHP’ye mahkûm olması ve bu sayede MHP’nin gerçekte büyük ortak haline gelmesi de bir koalisyon göstergesidir.” diyor.

Bir diğeri, askerî ve bürokratik vesayetin, 15 Temmuz sonrası yaşananların da yardımıyla bu yeni sistem sayesinde bitirildiğini söylüyor.

Bilhassa Milli Güvenlik Kurulunun yapısı ve siyaset karşısındaki etkisi ile Yüksek Askerî Şura kararlarının basında yer bulmamasını bu iddiasına bir delil olarak gösteriyor.

Ama bir diğer müzakereci askeriyedeki terfilerden en çok Doğu Perinçek ekibinin memnun olduğunu söyleyince dinleyiciler şaşırıyor. Belli ki olayın pek de farkında değiller ve yandaş medyanın dolduruşuna gelmişler.

Askerî vesayet meselesini nasıl gördüklerini anlayabilmek için şunu soruyoruz:

“Sizce Türkiye’de bazı subayların yeni bir darbe planlaması ve icra etmeye kalkışması ihtimali gündemden kalkmış mıdır?”

Verilen cevap “temenni ederiz” ile bitiyor. Zira oradaki herkes biliyor ki Türkiye’de subaylar demokrasiyi gerçekten hazmetme konusunda pek de istekli değiller. Ve askerî eğitim içinden yetişen subayların çoğu için, halen de, “vatanı koruma görevi”nin içinde, “vakti zamanı gelirse memleketi iç düşmanlardan koruma görevi” de var ve bu da ancak gerektiğinde iktidarı hizaya çekmek için harekete geçmekle ve hatta gerektiğinde iktidara el koymakla yapılabilecek bir “vatan hizmeti!”.

Yani mesele bazı kadroların zaman içinde mevcut siyasi iktidara boyun bükmüş kişilerin elinde olması değil. Mesele demokrasi eğitimini sindirmiş subayların iş başında olması ya da olmaması.

Bu yönden iyi durumda olduğumuzu gösterecek fazla bir delil de yok.

Adı Hüdai, Hulusi, Zübeyir, Said, Tayyip, Mücahit, Seleme ya da Huzeyfe olan subayların varlığı ya da çoğalmaya başlaması bir delil sayılabilir mi? Sanmıyoruz.

Bürokratik vesayetin bitirilmesi meselesi konuşulmaya başlandığında soruyoruz:

“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının iktidar yanlısı medya üzerindeki kontrolünü nasıl görüyorsunuz?”

Başkan cevap veriyor: “İletişim Başkanının başına buyruk halleri, kendisini parlatma merakı ve basını yönetme gayreti hem Ankara bürokrasisinin hem de bizim gibi taşra siyasetçisinin dikkatini çekiyor. Ama sansür de lazım!”

Bu son cümleye o ortamda neredeyse sadece biz şaşırıyoruz.

“İlkeli olmak lazım. Sansürü savunursak bürokratik vesayeti savunmuş olmaz mıyız?” diyerek uyandırmaya çalışıyoruz.

Bir müzakereci bizi şöyle destekliyor: “Yarın bu makamlar başkalarının eline geçerse ve onlar da bunu kendileri için hak görürlerse itiraz edebilir miyiz? Edersek tutarlı olmuş olur muyuz?”

Biz ise bu desteğe de üzülüyoruz. Zira yine ilkesel değil konjonktürel bir yaklaşımın ve aslında virajlı yollardaki savrulmanın eseri.

Okunma Sayısı: 1765
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    11.8.2024 04:00:21

    Bu memlekette nedense herkes "Padişahlık geleneğine dönelim mi?" denilse şiddetle karşı çıkıyor ama "Bizimki padişah olsun mu?" denilince balıklama dalıyor. Meşrutiyet ile aramızdaki şu 100 sene bir türlü bitmedi! Ama az kaldı inşaallah!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı