"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Feminizm Müslüman kadının reçetesi olabilir mi?

Fatmanur Öztürk
10 Eylül 2024, Salı
Geçtiğimiz günlerde, bir okul çıkışı arkadaşımla almış olduğumuz kadın haklarına dair ders üzerine sohbet ederken kendisinin de memleketi olan Güneydoğu’daki mevcut durumdan ve kadın haklarına yönelik ihlalerden bahsetti ve sonuç itibariyle Güneydoğu’daki kadınların çaresinin az da olsa feminizmden geçmesini gerektiğini söyledi.

Ben de onun bu fikri üzerine bir müddettir düşündüğüm bu konuda birkaç kelime yazmak istedim.

Esasında, mesele Güneydoğu’dan veyahut Türkiye’nin münhasır bir bölgesinden ibaret değil; dünyanın pek çok yerinde mekanlara tasnif etmeksizin hâlen dahi kadın olması gerektiği statüde ve haklara erişimde ideal noktada maalesef konuşlanmış değil. Bu gerçeği bir kenara bıraktığımızda asıl soru ortaya çıkıyor. Peki, bu sorunların çözümü ve noksanlıkların giderilmesinde Müslüman bir kadının reçetesi Feminizm midir? Yahut Müslüman bir toplumun reçetesinin batılı bir ideoloji olması mümkün mü?

Meselenin özü itibariyle, Yirminci Yüzyıl’ın başlarında Batı’da kadınların oy hakkı doğrul-tusundaki hareketleriyle ivme kazanan Feminizm’in ilk dalgası yasal eşitlikten yola çıkarken takip eden yıllarda sahasını genişletti ve kadının rolünü yeniden kurguladı. Başlangıçta Batı’lı kadın üzerinden inşa ettiği ideolojik yapıyı farklı etnik kökenler ve dinlere de genişletirken yapay cinsiyetleri de dahil etmeyi unutmadı, hatta ana odaklarından biri hâline getirdi. Bir hak mücadelesi olarak başlayan Feminizm, misyonun ötesine geçerek süper kadın imajı çizdi ve kadını kaldıramayacağı yükler taşımaya mecbur bıraktı, medya endüstrisinde bir meta haline getirdiği kadını kapitalist sistemin vazgeçilmez bir parçasına dönüştürdü.

Kendini pek çok mecrada hissettiren bu ideolojik baskı, bireysel ve toplumsal bazda pek çok tramvaya yol açıyor ve özellikle Müslüman kadını bir kimlik krizinin ortasına sürüklüyor. Türkiye’deki güncel tartışmalarda ziyadesiyle “sevilen” Feminizm’in giderek dallanıp budak-landığı “İslâmî” Feminizm gibi akımlar toplumsal yaraları olan ve İslâmî ölçütlerin yeterince uygulanamamasından kaynaklı noksanlıklar sebebiyle kimi çevrelerce kolaylık benimsenen ve çareyi bu fikir akımlarında bulanların sayısı bir hayli fazla.

Belki de en büyük yanılgımız özümüzde olan çareyi uzaklarda ararken kendimizde kaybolmak. Oysa, kadını Cahiliye döneminin en dip noktasından alıp, insanlık onurunun zirvesine taşıyan da İslâm’dı, Müslüman kadınlara yüzyıllar öncesinde bile Batı’nın ancak çok sonraları tanıdığı mülk edinme ve Feminizm’in mücadele verdiği oy hakkını “biat”la asırlar öncesinde bahşeden de ve nicesi…

Özgür olmanın yolu “modern çağın” idealize ettiği kadın ve erkek arasındaki rekabete dayalı bir imajdan ziyade Asr-ı Saadet vizyonun üstlenildiği ve İslâm’ın adalet prensipleri çerçevesinde, kadın haklarını koruyacak bir tasavvuru hatıra getiriyor.

Okunma Sayısı: 985
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Semanur Tunoğlu

    10.9.2024 16:26:02

    Çağımızın şartları kadınları da çalışmaya zorluyor. Şu anda tek maaşla geçinmek zora girdi. Yüksek maaş alan doktor erkekler dahi çalışan eşlerle evleniyorlar. Kadınların çalışması için de küçük yaşlardan itibaren iyi bir eğitim alması ile mümkün. Bu durumda kızlar dünyasını kazanmak için okutuluyor ama ahiretleri ikinci planda kalıyor. Zor bir çağda yaşıyoruz. Gri alan çok.

  • Yiğitoğlu

    10.9.2024 15:23:29

    Çağımızda Kadınlarla erkekler arasında uydurma bir eşitlik yarışı başlatılmıştır. Yaratılıştaki hususiyetlere zıt olan bu yarış, hanımlık ve annelik vazifelerini zedelemiş ailenin huzur ve sükünü kaybolmuş, toplum hayatı sarsılmış, fertler şahsiyetini yitirmiştir. Kadın ve erkeğin fiziki Ruhi ve yaratılış fıtratları eşit değildir ki fiili veya hukuki eşitlik olsun. Mühim olan her alanda bir eşitlik değil haklar ve vazifeler arasındaki dengedir.

  • S.topuz

    10.9.2024 12:17:21

    ..."Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki açık-saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir."... ..."İşte şu üç misal gibi binler mesail-i Kur'aniyenin herbirisi, saadet-i beşeriyeyi dünyada temine hizmet etmekle beraber hayat-ı ebediyesine de hizmet eder. Sair mes'eleleri mezkûr mes'elelere kıyas edebilirsin."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler - 410

  • S.topuz

    10.9.2024 12:13:37

    ..."Sanemperestliği (Puta tapmayı) şiddetle Kur'an men'ettiği gibi, sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suret-perestliği (Resimlere aşırı düşkünlük ve değer verme) de men'eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehasininden sayıp Kur'ana muaraza etmek istemiş. Halbuki gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir (Taş şekline girmiş zulüm) veya bir riya-yı mütecessid (Beden şekline girmiş iki yüzlülük) veya bir heves-i mütecessimdir (Görünür duruma gelmiş heves) ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kamçılayıp teşvik eder. Hem Kur'an merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için, hayâ perdesini takmasını emreder. Tâ hevesat-ı rezilenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler. Âlet-i hevesat (Aşağılık heveslerin, isteklerin oyuncağı), ehemmiyetsiz bir meta' hükmüne geçmesinler." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler - 410

  • Şeyda Sultan

    10.9.2024 10:45:22

    Maşallah kardeşim, bu konuyu devam ettirmeni istiyoruz, zira bilhassa bizim toplulumumuzda kadın yaralıdır, bu yarasının tedavisini feminizmde arıyor. Feminizmin sonuçlarını, İslamiyet'in sonuçlarını senin kaleminden okumak istiyoruz

  • Recai Öztürk

    10.9.2024 10:19:26

    Yazınızı okudum tebrik ederim kızım, başarılarının devamını dilerim.Rabbim hayırlara tebdil etsin.

  • Mehmet

    10.9.2024 09:44:47

    Beşinci Şua'da İslâm Deccalı'nın kadın hareketleriyle birlikte çalışacağından bahsediyor. Ve Büyük Deccal'ın ve İslâm Deccalı'nın istibdat devirleri gibi feminizimin de "dalga" tabir edilen devirleri var. Her ikisinin, hatta üçünün iş birliği hâlâ devam ediyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı