Risâle-i Nurları okuyan herkes bilir ki; oradaki bütün prensipler; vasatı, istikameti, itidali, sabır ve selâmeti ön plâna çıkardığı halde, bir tek konuda ifrat ve aşırılık tavsiye edilir. Erbabının malumu olduğu üzere bu konu, Nur kardeşler arasındaki “irtibattır.” Her şeyde mutedillik, istikamet, vasatta kalma... Ammâ “irtibatta” müfritlik! Haddi aşmak! Neden? Niçin?
İşin esprisi, “püf noktası”; o yolun yolcusu olan, Hakkı arayan diğergamların, Allah dostlarının, Hak yolcularının sadece Allah rızasını düşünmeleri, başka maksatları göz ardı etmeleri olsa gerek.
Sadece ihlâsa ve hasbîliğe dayanan ebedî bir dostluğa talip olma hali! İrtibattaki lezzet ve zevk; rıza-yı İlâhî için birbirlerini sevenlerin ve hayat sürenlerin aralarındaki münasebetlerinden doğan bir hakikattir. Allah yolunda yürüyenlerin, ruhlarının aradığı, sıcaklığın, dostluğun, hasbîliğin bir şeklidir irtibat. Mâlâyaniyâtın ve boşboğazlığın ruh ve gönüllerdeki tahribatına derman olacak çare bu irtibatlarda gizlidir. Asıl ve asaletinden uzak kalmanın ızdırabında boğulmak istenenlerin dermanıdır irtibat!
Bu irtibatın zirve noktalarından bahseden asrın manevî tabibi onun içindir ki; “Nur kardeşler arasında müfritane irtibatı” tavsiye etmiştir.Hulûsi Beyle, Santral Sabri’nin; Santral Sabri’yle, Hafız Ali’nin arasındaki manevi köprünün adıdır irtibat. Kastamonu fedakârlarıyla, Isparta kahramanlarının birbirleriyle olan bağlantı gerçeğidir irtibat. Eğirdir ile Barla, Bedre, İslâm Köy, Atabey, Kuleönü, Sav, Antalya, Denizli, Milas arasındaki o sarsılmaz bağlar, çelik irtibat ağı, kesilmez muhabere heyecanı bir Nur doğurdu Anadolu’nun bağrında.
Hulusî Bey hakkında; “Ben onu görmeden epey zaman evvel Sözler’i yazarken, onun aynı vazifesiyle muvazzaf bir şahs-ı manevî bana muhatap olmuşçasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsilâtım onun vazifesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenâb-ı Hak bana hizmet-i Kur’ân ve imanda bir talebe, bir muin tayin etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum” hali.
Santral Sabri hakkında; “O da bir Hulûsi-i Sânîdir, müntehaptır. Cenâb-ı Hak tarafından bana talebe ve hizmet-i Kur’ân’da arkadaş tayin edilmiştir” hakikati. (Barlâ Lâhikası, s. 21)
Nur kahramanları arasındaki irtibata işaret eden “en cüz’î ve ehemmiyetsiz işlerimizde de inayetkârâne bir dikkat altındayız” tesbiti. (Kastamonu Lâhikası, s. 196)
Hâfız Ali ile dünya ve berzah âlemlerinde olan irtibatlar zikredilir. (Şuâlar, sh. 292, Yirmi Altıncı Lem’a’nın On Altıncı Rica bölümlerinde. Kastamonu Lâhikası, sh. 196-197’de)… Daha bir çok kitap ve bölümlerde.
Bize düşen, Nur’un “şahs-ı manevî dairesindeki” bu irtibatı devam ettirmektir, yaşatmaktır. Biz yıllardan beri bunun için yollardayız ve bu nefes bu tende kaldığı müddetçe, duâlarınız arkamızda olduğu müddetçe de devam etmeye niyetliyiz.
Geçen hafta sonu, bu irtibatın gereğini yapmak için Osmanlı’nın ilk payitahtı Yeşil Bursa’daydık. Hem bir düğüne katılmak, hem de eğitimci meslektaşlarımızla birlikte olmak üzere planımızı yaptık. Cumartesi akşamı, kurumsallaşan hizmetlere örnek teşkil eden Bursa Yeni Asya Vakfı salonunda, çok kalabalık bir grubla, ben bu konuyu paylaşmaya çalıştım. Gücümüz nispetinde de beraber bulunduğumuz gençler başta olmak üzere oradaki can dostlarımıza kaynağından aldığımız bilgilerle katkıda bulunmaya çalıştık. Halil Uslu Ağabey de, sosyal hayattaki münasebetlerin önemini kaynağından misallerle vermeye çalıştı. Cenâb-ı Hak kalp ve gönüllerde tesirini halketsin inşaallah. Bursa Yeni Asya Vakfı yönetici ve temsilcilerinin gayretlerinden memnun olduk. Tebrik ediyoruz.
Gençlerimizin ve çocuklarımızın yetişmesi için, kış tatillerinin bir bölümünü “gençlik hizmetine” ayıran Bursalı eğitimci dostlarımıza, başta Kemal ve Abdullah Beyler olmak üzere hepsine takdir ve tebriklerimi sunuyor, hizmetlerinin ömür boyu istikametle devamını diliyorum.
Pazar günü de aşk ve şevkli hatibimiz Halil Uslu Ağabeyin konuşmasıyla renk kattığı İslâm Yaşar ve Eyüp Otman ailelerinin düğünlerine iştirak ettik.
Şahs-ı manevî kervanının yürümesi, dostlukların, müfritane irtibatın devam edip kuvvet bulması dilek ve temennisiyle.
NOT: İnanç ve geleneklerimize uygun bir düğün merasimi tertip edip, biricik evlâtlarının izdivaçlarını gerçekleştiren Yaşar ve Otman ailelerini tebrik ediyorum. Değerli dostum ve yazarımız İslâm Yaşar’ın sevgili kızı Betül Rüveyda ile yakın aile dostumuz Eyüp Otman’ın oğlu, manevî evlâdım konumunda olan Yunus Emre Otman’ı da yürekten kutluyor ve izdivaçlarının hayırlı olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, genç çifte iki dünya saadeti diliyorum. N.E.
28.01.2006
E-Posta:
[email protected]
|