İrade eğitimi ile kişi hem dış dünya ve onun zorluklarıyla hem iç âleminde hisleriyle baş etme yeteneği kazanır. İşte bunun için dinler ve en başta bizim dinimizde iradeyi güçlendirecek ve yaşanan problemler ve sıkıntılar karşısında dimdik durabilecek gücü kazanmak için ibadetler emredilmiştir.
Dinî emirler, aslında iradeyi güçlendirmenin zembereğini oluşturur. İbadet, kavram olarak zaten emirleri yapmak, nehiylerden sakınmak anlamına gelmektedir. Meselâ; beş vakit namaz kılmak ve buna ilâve edilecek nafile namazları kılmak ciddî bir irade işidir. Ayrıca bu ibadetleri devamlı yapmak da güçlü bir iradeyi gerektirir. Bu yüzden “Namazı dosdoğru kılarlar.” (Bakara Sûresi, 3.) âyetindeki manalardan birisi de namaza devamdır. Yine Meâric, 23. âyette, “Namaz kılanlar ki onlar namazlarında devamlıdırlar” buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz (asm) de bir hadis-i şeriflerinde, “İbadetlerin en hayırlısı, az da olsa devamlı olanıdır.” demiştir.
Yine oruç ibadeti tam bir irade eğitimidir. Kişinin eli uzanabildiği halde, nimetler var olduğu halde nefsini tutup akşam ezanını beklemesi, üstelik sıcak soğuk demeden bu emr-i İlahîyi yerine getirmesi tam bir irade işidir. Oruç, iradenin güçlenmesinde en etkili rolü oynayan sabır kuvvetini ortaya çıkarır. Böylelikle insan karşısına çıkan her türlü sıkıntıyı, belâyı, sabır ve tevekkülle aşmayı öğrenir. Meselâ; Hac ibadeti de iradeyi kuvvetlendiren bir ibadettir. Zira ibadetin ken- disi meşakkatli olduğu gibi, farklı kültürden gelen binlerce insanla bir arada bulunmanın verdiği bazı sıkıntılara katlanmak ve her şeye rağmen insanları incitmemek, kırmamak, başka canlılara zarar vermemek gibi Hac ibadetinin bütün gerekleri, başlı başına bir irade eğitimidir.
İslâm’ın köprüsü olan zekât da tam bir nefis terbiyesi, dolayısıyla iradeyi güçlendiren bir emr-i İlâhîdir. Zira kişinin kendi kazandığından fakir fukaranın hakkı olanı çıkarıp verebilmesi hem iç dünyasında kardeşlik adına güzel duyguları ihya ederken, hem de cimrilikten kurtaran bir yönü olup bütünüyle bir irade eğitimidir.
Evet, İslâmî öğretilerde, “az yemek, az uyumak, az konuşmak” düsturları, yani ölçülü hayat anlayışı tam bir irade eğitimini hedefleyen emirlerdir. Yine birçok hadis-i şerifte sırat-ı müstakim çizgisinin yani vasat insan modelinin tanımlandığı her bir hadis de iradeyi güçlendirmeye yöneliktir. Yerken midesine, konuşurken diline, uyurken uykusuna sahip olamayan insandan, güçlü iradeli ve vasat bir insan ortaya çıkmayacaktır.
İrade insana şahsiyet ve şeref kazandırır. Zira geçici hislerin peşinde koşmayan, sınırlarını iyi bilen her konuda ölçülü bir kişiliğe kavuşmayı sağlar.
İşte Bediüzzaman’ın talebelerine gönderdiği mektuplarda “metin, sebatkâr, sadakatli, sarsılmaz kardeşlerim” hitabının arkasında “güçlü, iradeli talebe modeli” yatmaktadır.