İlk Adem (as) ile ilk imtihan başladı. Öyle bir imtihan ki Cennetten çıkarılmaya sebep oldu, pişmanlık ve gözyaşı tövbe istiğfar ile döndürdü Rabbi Rahimi ilk haline.
“Sizi boş yere yarattığımızı mı zannediyorsunuz?” dedi Rabbi ayetinde. İmtihan, yokluktan varlığa çıkışın neticesidir. İmtihan Yusuf’u (as) kuyudan Mısır’a Aziz yapan, Eyüp’e (as) sabrı ile kazandıran haldir.
Hacer’in imtihanı çöle bırakılmaktı “Ey İbrahim(as), bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun?” diye seslendi. Bu sözünü birkaç kere tekrarladı. Hz. İbrahim (as), (emir gereği) ona dönüp bakmadı bile. Hacer tekrar (üçüncü kere) seslendi. “Böyle yapmanı sana Allah mı emretti?” dedi. Hz. İbrahim (as) bunun üzerine “Evet!” buyurdu. Hacer: “Öyleyse (Rabbimiz bizi korur), bizi burada perişan etmez!”
Hacer’in imtihanı, çölde bırakılsa bile emri vereni bilip boyun eğmekti, rızay-ı kalp ile kabullendi imtihanı. Circîs’in imtihanı da ağır işkencelere katlanmaktı, üç defa öldürülür ve yeniden dirilir.
Herkes kendi imtihanını büyük imtihan sanır bilmez ki,
Mevlana’nın dediği gibi “İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.”
İnsanoğlunun imtihanı malı mülkü eşi dostu annesi babası çocuğudur ama esas imtihan bilmez ki nefsidir. Dünya hayatında nefis bize bir yoldaş olarak verildi, bizi ya alay-ı illiyyine ya da bizi esfel-i sefiline götüren bir yoldaş oldu. Nefis peygamberlere evliyalara bineklik yaparak faniyat çöllerinden ebediyet bahçelerinde gezdiren yoldaş oldu. Nefis, Firavunları Nemrutları binek yaparak üstlerinde fani dünyada cirit atarak esfel-i safiline ışık hızıyla götüren binici oldu.
“Gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuş.” Bu hizmet dahi bir imtihandır.
Bediüzzaman Şualar’da, ‘Siz bu şiddetli imtihana girmek ve inceden inceye sizi kaç defa altın mı, bakır mı diye mihenge vurmak ve her cihette sizi insafsızca tecrübe etmek ve ‘Nefislerinizin hisseleri ve desiseleri var mı, yok mu?’ üç dört eleklerle elenmek; hâlisâne, sırf hak ve hakikat namına olan hizmetinize pek çok lüzumu vardı ki, kader-i İlâhî ve inâyet-i Rabbâniye müsaade ediyor.”
Öyleyse ne olursa olsun rıza ile karşılamaktır görevimiz.
(Bizim Aile dergisi, Temmuz 2023 sayısından alınmıştır.)