Tekirdağ bizimdir. Dağıyla, taşıyla, ağacıyla, kuşuyla… Çünkü bunların hepsi Allah’ı zikrediyorlar. Allah’ı zikreden her şey bizimdir. Tekirdağ’da bizler, talebelerimiz, insanımız çok zengin bir esere sahip olacaklar. Risale-i Nur’u okumaya karşı koyamayacaklar. Ağaçların hışırtılarıyla, kuşların civcivesiyle, taşların tıktıkasıyla kulağımıza gelen o nura doyamayacaklar.
Öyleyse Tekirdağ’a sahip çıkalım. Tekirdağ’da çok güzel bir hizmet merkezi, bir güneş gibi doğuyor. El atalım, sahip çıkalım ve bizim olduğunu gösterelim. Oraya vereceğimiz üç beş kuruş, yarın çok iş görecek. Orada bir hizmet merkezi yükselecek. Ve bir gün o az para ahiretimizi dolduracak, yüz akımız olacak inşallah.
Tekirdağ’ı unutmayalım. Onu dağların, taşların arasına bırakmayalım. Orası Nurların pırlantası ile parlasın. Ebu Dahdah’ın (ra) hurma kütüğüne verdiği değeri, biz, gelin, Tekirdağ Hizmet Merkezine vermekte gecikmeyelim.
Bir Hurma Kütüğü İle Gelen Saadet
Ebu Dahdah’ın hurma kütüğü demişken… Nedir bu kütüğün hikâyesi? Medine döneminde Hz. Sabit b. Ebu Dahdah eşi Hz. Ümmü Dahdah ile beraber Müslüman oldular. Ebu Dahdah’ın iki adet hurma bahçesi vardı. Her birinde 600’er hurma ağacı bulunuyordu ki, o zaman şartlarında her biri birer servet demekti.
“Kim Allah’a en güzel bir ödünç takdiminde bulunur ki, Allah da ona kat kat karşılık versin.”1 ayeti yeni nazil olmuştu.
O sıralarda bir Müslüman’ın, komşusunun bahçesinde yıkılmış bir hurma kütüğünü bahçesinin kenarına koymak üzere istediğini duydu. Adam hurma kütüğünü vermemişti.
Adam Resulullah’a geldi ve derdini açtı.
“Ya Resulallah! Falancanın bahçesindeki yıkılmış hurma kütüğünü bahçemin kenarına koymak istiyorum. Onu bana alır mısın?” dedi.
Resulullah Efendimiz de (asm) kütük sahibi adama dedi ki: “Bahçendeki hurma kütüğünü falanca Müslüman bahçesinin kenarına koyacaktır. Cennette bir hurma ağacına karşılık komşuna bu kütüğü verir misin?” buyurdu.
Adam biraz düşündü ve özür dileyerek vermeye razı olmadı.
Allah Resulü de (asm) konuyu kapattı.
Fakat bu konu burada kapanmamıştı.
Cennette Bana da Hurma Ağacı Var mı?
Meğer, Ebu Dahdah (ra) konuşulanları işitmiş. Peygamberimiz’den (asm) bir hurma kütüğüne karşı, Cennette bir hurma ağacı verileceği müjdesini duymuş ve içinden Cennet’in bu ebedî ağacına talip olmuştu.
Yerinde duramaz hale geldi ve doğruca Resulullah’ı (asm) buldu. Dedi ki: “Ya Resulallah! Eğer o kütüğü ben alıp ona verirsem, Cennette bana da hurma ağacı var mı?”
Allah Resulü (asm): “Elbette!” buyurdu.
Ebu Dahdah artık durur mu? Nefesini kütük sahibi adamın yanında aldı. Adama dedi ki:
“Benim şurada hurma bahçem var. Bahçemi sana o kütük karşılığında satıyorum.”
Adam şaşırdı tabiî ki. Ama teklif de güzeldi. “Peki” dedi.
Ebu Dahdah bir hurma kütüğüne kocaman hurma bahçesini sattı. Ve Resulullah’a (asm) gelerek hurma kütüğünü teslim etti.
Resulullah da (asm) bu davranıştan son derece memnun oldu. Kütüğü adama verdi. Ve şöyle buyurdu:
“Cennet’te Ebu Dahdah’ın nice ağaçlar var.”2
Şimdi düşünelim: Bir hurma kütüğü, bir bahçeye satılıyor ve karşılığında Cennet bekleniyorsa, bir hizmet merkezine verilen tek bir taş Cennette acaba ne kadar servete dönecektir?
Dipnotlar:
1- Bakara Suresi: 245.
2- Hayatü’s-Sahabe, 2/236.