Salih Bey: “Cuma gününün fazileti seher vaktinde mi başlar? İcabet saati ne zamandır?”
İcabet Saati Ne Zamandır?
Seher vakitlerinin hepsi mübarektir. Duaların kabulü ve rahmet yönüyle bereketlidir. Bilhassa Cuma gecelerinde duaların kabulü zirveye yükselir, tabir yerindeyse rahmet cûşe gelir.
Seher vaktinin tenha oluşu, kişinin yalnızca Rabbi ile baş başa kalışı, o vakitte yapılan duâya meleklerin şahit oluşu ve âmin demeleri seher vaktinin özelliğindendir.
Fakat icabet saati gizlidir. İcabet saatinin, Perşembe akşamından Cuma günü ikindi namazına kadar geçen sürede gelip geçtiği belirtilmiştir. Bediüzzaman Hazretleri, icabet saatinin gizli olmasının, Cuma gününün faziletinin her saate teşmili açısından daha hayırlı olduğunu bildirir.1
Bir gün Hz. Ali (ra) Resûlullah Efendimiz’e (asm): “Ya Resûlallah, Kur’ân’ı çabuk unutuyorum.” dedi.
Resûlullah Efendimiz (asm): “Allah’ın sana faydalı kılacağı, senden öğrenen kimsenin istifade edeceği, öğrendiklerini göğsünde sabit kılacak bir duâ öğreteyim mi?” buyurdu ve devam etti:
Hele Cuma Gecesi Bir Gelsin
“Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an melekler hazır bulunur. Yapılan duâ makbuldür. Kardeşim Ya’kub da evlâtlarına, “Sizin için Rabb’ime istiğfar edeceğim, hele Cuma gecesi bir gelsin.” derdi. Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Namaz kıl. Mü’minler için ve senden önce gelip geçen mü’min kardeşlerin için istiğfar et.
Ve şöyle de: “Allah’ım, beni günahlardan, ömrüm boyunca uzak eyle. Bana merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Razı olacağın şeylere yönelmeyi bana nasip et. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden celâl, ikram ve erişilmez izzet sahibi olan Allah’ım. Ya Allah! Ya Rahman! Celâlin hakkı için, nurunun hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi, ezberimde tutmayı da kalbime kolaylaştır! Razı olacağın şekilde okumamı nasip et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve nurun hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, onunla göğsümü ferahlatmanı, onunla bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü hakkı bulmakta bana ancak Sen yardım edersin, onu bana ancak Sen nasip edersin. Her şeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah’tandır.”
Duadan Vazgeçme!
Bu duâyı üç, beş veya yedi Cuma yap. Allah’ın izniyle duâna icabet edilecektir. Bu duâyı yapan hiçbir mü’min cevaptan mahrum kalmaz.”
İbnu Abbas (ra) der ki: “Hazret-i Ali (ra) beş veya yedi Cuma geçti ki Resûlullah’a (asm) aynı önceki mecliste tekrar gelerek:
“Ya Resûlallah! Daha önce dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Fakat unutuyordum. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve unutmuyorum. Allah’ın Kitabı sanki gözümün önüne geliyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum” dedi.
Resûlullah (asm) bu söz üzerine Hz.Ali’ye (ra):
“Ey Hasan’ın babası! Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki, sen kâmil bir mü’minsin!” buyurdu.2
Dipnotlar: 1- Mektûbât, s. 460; Sünûhât, s. 19., 2- Tirmizî, Daavât, 5, (3803).