Bediüzzaman’ın Kur’ân ve Sünnet adına, Anadolu’da Kemalizmle giriştiği 3. Meydan Muharebesini “Afyon ve 14. Şuâ” olduğunu bilenler, hükümetin şu BANDROL yasağını daha iyi kavrıyorlar.
Evvelâ Nurculuğu tamamen imha niyetiyle karşı tarafın başlattığı 1935 Eskişehir taarruzu... Polis karakolu karşısında, pencerelerinde perdeye müsaade edilmeyen yedi sekiz senelik dehşetli Kastamonu tarassudu... Ve meşhur Denizli imtihanı...
II. Dünya Savaşı, hem dünyamızı ve hem de Türkiye’yi yeni yeni inkılâplara taşımıştı. Masonlarla komünistlerin nifak cereyanı altındaki ittifaklarını Mesih’in nefesi parçalarken, dünyamızda da müstebitler ve hürriyetçiler blokları oluşuyordu. Türkiye’yi idare edenler, müstebit ayıya yem olmaktan kurtulmak için, kerhen de olsa hürriyetçiler bloğunda yer almışlardı. Bir cihetiyle Kemalizmin hür dünyaya boyun eğmesidiydi. Yerli komünistler ve masonlar, şu aracıkta korumasız bir şekilde Nurculukla yüzyüze kalacaklardı. Onlar için fevkalâde dehşetli olacak bu hal, karşı cephede bir panik oluşturmuş ve böylece 3. Meydan Savaşı ve onlar açısından son umumî taarruz başlamış olacaktır.
NİFAK REJİMİNİN KODLARI 14. ŞUÂ’DADIR...
Bunları neden yazıyoruz... Nur Talebelerinin 1950’li yıllarda, bizzat Bedîüzzaman’ın gözetiminde lâtin alfabesi ile neşrettikleri Risale-i Nur Külliyatını, devletin Nurculara dikte etmeye çalıştığı külliyat ile mukayese edenler, dehşetli bir manzara ile karşılaşıyorlar. Hürriyete ve demokrasiye kuvvet veren ve Nurculuğun son laboratuvar çalışması sayılan (Bedîüzzaman’ın hayatında) Emirdağ Lâhikası ile beraber, Kemalizmin mahiyetini deşifre eden 14. Şuâ da yasaktan nasibini almış. Denizli’de, belki Eskişehir’de mahkemelerde başlayan nifak rejiminin mahiyetinin teşrih süreci; Afyon’da hukukî ve bilimsel yönleriyle artık herkesin görebileceği, anlayabileceği düzeye çıkmıştı. Afyon Mahkemesindeki muhteşem müdafaaların yanı sıra, savcının iddianamesindeki hezeyanların cevapları olacak fıkraların da sırra kadem basmış olduklarını henüz öğrendik. Daha önceki BANDROL ile alâkalı yazımızda, HATA SEVAP cetvelinin Şuâlar kitabından çıkarılmasının düşünülebilecek sebepleri üzerinde durmuştuk. O kısım ile birlikte, 14. Şuâ’dan çıkarılmış bahisleri müstakilce incelediğimizde, AKP’nin de ne kadar demokrat ve hürriyetperver olduğu gün gibi ortaya çıkıyor!...
İSMİ ÜSTÜNDE... NİFAK CEREYANI...
Bazı okuyucularımız, Nurları okudukları halde, kemalistlerin siyasal İslâmcıları kullanarak oynadıkları bu dehşetli oyuna taaccüb ediyorlar. Nifağın küfürden dehşetli olduğunu, âyet haber veriyor. Efendimiz (asm) ise, Adem (as) babamızdan kıyamete kadar bu denli bir şerrin gelmeyeceğini haber vererek; sabah ve akşam namazlarında ahirzaman mü’minlerini istiâzeye dâvet ediyor. Hata ve yanılma, biz insanlar içindir. Şefkat ile, Kemalizm’in bu dehşetli oyununu fark edemeyenleri bilgilendirmeye devam edeceğiz. Üç aylardır… Masonlarla komünistlerin en büyük yardımcıları şeytanların tutuklanma mevsimleridir, inşallah... Önümüzdeki gecelerde, gözyaşları içinde Rabbimize sunacağımız dilekçelere acilen cevap verileceğinden şüphemiz olamaz. Hiçbir Nur Talebesinin kalbini incitmeden ve gönlünü bulandırmadan hakikatleri anlatmaya, Muin-î Hakikînin yardımıyla devam edeceğiz. Çok güzel şeyler olacak, inşallah…