"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günah psikolojisi

Sami CEBECİ
07 Temmuz 2024, Pazar
Yokluk karanlıklarından bu aydınlık dünya memleketine gelen ve aklı başında olan her insan, nereden gelip nereye gittiğini, bu dünyada vazifesinin ne olduğunu ve kim tarafından gönderildiğini sürekli kendisine sorar. Hayatı boyunca da iyi veya kötü nice olaylarla karşılaşır.

İşte, bahsi geçen soruların cevabını, iyi ve kötünün ne olduğunu bildirmek için bütün kavimlere ve ümmetlere peygamberler tayin edilmiştir. Kaynağı semâvi vahiy olan kutsal kitaplarda, Allah’ın emrettiği şeylerin iyi ve güzel, yasak ettikleri de kötü ve şer olarak öğretilmiştir.

Mukaddes kitapların en sonuncusu olan Kur’an-ı Kerim ve son peygamber Hazret-i Muhammed (asm), hayatın her alanı ile ilgili emir ve yasakları teferruatıyla açıklamış, hayır ve iyiliklere teşvikler yaparken, şer ve kötülüklerden şiddetle kaçınmayı emretmiştir. Özellikle Kur’an’da, günahlara karşı takva zırhına bürünmeye sevk ederken “Allah katında en makbul olanınız, Allah’tan en çok korkanınızdır.” ferman edilmiştir. İyi amellerden önce, şer ve günahlardan uzak kalınması üstün gösterilmiştir.

Günah; cezayı gerektiren amel, suç, seyyie, hata, isyan, Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı hareket olarak tarif edilir. Psikoloji ise, iyi veya kötü amellerden sonra ruhun aldığı ve etkilendiği hâldir.

Hazreti-i Eyyup (as) peygamberin, Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssasından bu zaman insanlarının alacağı çok dersler vardır. Sabır kahramanı olan o peygamberin bedenindeki hastalıklarının mukabili, Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, bizim ruhumuzda ve manevi kalbimizde hastalıklarımız vardır. İç dışa ve dış içe bir çevrilseydik, o mübarek peygamberden daha fazla hastalıklı ve yaralı görünecektik. Çünkü, işlenen her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe kalp ve ruhumuzda dehşetli yaralar açar. İmanın tercümanı olan lisanın ruhani zevkine dokunup, insanı zikirden ve ibadetten soğutup uzaklaştırır.

Büyük yahut küçük her bir günah içinde inkâra kadar götürecek bir yol vardır. O günah, istiğfar ve tövbe ile çabuk silinmezse, kurt değil manevi küçük bir yılan gibi manevi kalbi ısırır. Günahların içinde inkâr tohumu saklıdır. Günahta ısrar ile devam eden kişide, alışkanlık hali başlar. Sonra o günaha âşık ve tiryaki olur. Dönüşü olmayan bir yola girer. Sonra, o günahın azabı gerektirmediğini temenni eder. Tövbe etmeyip devam ettikçe, inkâr tohumu yeşillenmeye başlar. Çünkü, inkâr tohumunun harekete geçip yeşillendiği alanlar, günah bataklıklarıdır.

Günah işleyen kimse, meleklerin varlığından psikolojik olarak rahatsız olur. Küçük bir emare bulsa, hemen meleklerin inkârına cüret eder. Cezayı gerektiren günahlar yüzünden önce cehennemin olmamasını temenni eder, sonra basit bir emare bulsa, ona ciddi bir delil gibi sarılarak, cehennemin varlığını inkâr eder. Yahut, Allah’ın emrettiği beş vakit namazı kılmadığı için, ruh dünyasında farkında olmadan Allah’a karşı niçin namazı emretti diye bir düşmanlık hissi uyanır. Küçük bir emare ile Allah’ın varlığını inkâr etmeye yeltenir. Böylece, ibadet etmekten gelen cüz’i bir sıkıntıdan kaçayım derken, inkârdaki dehşetli sıkıntıların içine düşer. “Doğrusu, onların kazandıkları günahlar birike birike kalplerini karartmıştır.” ayetinin haber verdiği dehşetli uçuruma yuvarlanır.

Günahlar, ebedi hayatta daimi hastalıklardır. Allah’ı bilmeyenin ve âhireti inkâr edenin dünya dolusu belâ başında vardır. İnsanın cisminin küçüklüğüne bakılarak, işlediği günahları da küçük zannetmek büyük hatadır. Bazen bir adam, bir milyon günahı bir anda işler. Radyo ve televizyonlarda inkâra dayalı sözler, hem söyleyeni hem de dinleyenleri günahlara sokar.

Zamanımızda mümin olanlar da günahlara karşı hassasiyetlerini bir hayli kaybettiler. İşlenen günahları küçük görmemek icap eder. Günahlara karşı takva ile amel etmek esas alınmalıdır. Günahlardan kaçınmaya ve işlememeye niyet edilmelidir. Taklit mertebesindeki zayıf bir iman yerine, tahkiki ve ispata dayalı kuvvetli bir Allah ve âhiret inancına sahip olunmalıdır. Bin cihetten gelen günahlara şahsi bir dil ile değil, bir cemaatin ortak dilleriyle dua ve istiğfar ile mukabele edilmelidir.

En kolay ve ucuz günah gıybettir. Gıybet, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, sevaplı amelleri öyle yer bitirir. Caiz olup günah gerektirmeyen dört durumun dışında, gıybetten alabildiğine kaçınmalıdır. İslâm dininde haramlar ve helâller bellidir. Şüpheli olanlardan da mümkün oldukça kaçınmalıdır ki, dünya ve âhirette saadete erenlerden olalım.

Okunma Sayısı: 1585
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı