1992 yılından itibaren toplanan ve “Türkçe konuşan devletler ve devlet başkanları zirveleri” adı altında devam eden toplantılar, nihayet ortak siyasî irade ile 03 Ekim 2009 tarihinde önce Türk Konseyi adı ile kuruldu. 16 Eylül 2010 tarihinde yapılan İstanbul Anlaşması ile Türk Konseyi resmen ilân edildi.
İlk kurucular arasında Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan vardır. 2018 tarihinde 7. Zirve toplantısında Macaristan ve 2019 toplantısında Özbekistan, 2021 yılında da Türkmenistan bu konseye dâhil oldu. 2023 yılındaki toplantıda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gözlemci sıfatıyla toplantıya katıldı. Bu arada Türk Konseyi, adını Türk Devletler Teşkilatı olarak yeniledi.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Orta Asya’daki bu Türk devletleri arasında, henüz bahsi geçen teşkilâta üye olmayan Tacikistan da vardır. Çok geniş bir coğrafyada yaşayan ve Türkçe konuşan bu milletler, toplamda 185 milyon nüfusa sahiptirler.
Sürekli nüfusları artan ve gittikçe iki yüz milyona yaklaşan Türk devletleri, dünya üzerinde önemli bir yere sahiptirler. Kendi aralarındaki ticarî münasebetleri gittikçe artan ve siyasî meselelerde ortak hareket etmeye çalışan Türk devletleri, zamanla dünya barışına büyük katkıda bulunacakları şimdiden görülmeye başladı. Dünya barışı ise, bütün dünya milletlerinin dört gözle beklediği çok önemli bir neticedir.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını yaşayan ve toplamda yüz milyona yakın ölü ve yüz milyonlarca sakat kalan insanları gören dünya insanlığı, bölgesel savaşlarla da çok yoruldu. Bundan sonra daha fazla savaş yaşamak istemiyor. Ancak, çok kazanmak hırsıyla bir türlü doymak bilmeyen silah lobileri, bulundukları devletin hükümetlerini tahrik ederek sürekli savaş çığırtkanlığı yapmaktadır.
Halbuki, şimdilik sekiz milyar civarında olan dünya nüfusu, on iki milyara da çıksa dünya herkese yeter. Fakat, aç gözlü ve elindekine kanaat etmeyen büyük devletler, enerji kaynakları başta olarak, diğer maden ve sair nadir bulunan elementler yüzünden, başkalarının elindekine de göz dikmekte ve basit bahaneler üreterek, onları eline geçirmeye çalışmaktadır. Savaşların ekseriyeti de bu yüzden çıkmaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca sürüp gelen savaşlara artık son verip, yeni bir dünya barışına geçmenin zamanı geldi. Zaten, dünya çapında kurulan birlikler bunun habercileri gibidir. Son zamanlarda adı sıkça duyulan, ekonomik ve ticari bir iş birliği olan ve şimdilik on üyeli BRICS başta olarak diğer birlikler, dünya devletlerinin yavaş da olsa barışa doğru gittiğini göstermektedir.
Türk Devletler Teşkilâtı da, dünya barışı için çok önemli adımlardan biridir. Aralarındaki meseleleri istişare ederek yoluna devam eden bu teşkilat, Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Hazretlerinin, “Asya’nın bahtının miftahı (anahtarı) meşveret ve şûradır” müjdesine mazhar olduklarını gösteriyor.
Elli yedi İslâm devletinden meydana gelen İslâm İş Birliği Teşkilatının da üyesi olan Türk Devletler Teşkilatı, aralarındaki bu Türk Birliğini bir an önce İslâm birliğine döndürmek için bütün güçleriyle çalışmaları gerekiyor. Zira, yine Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi “Bu zamanda en büyük farz vazife ittihad-ı İslâm’dır.”
İki milyara yakın bir nüfusa sahip olan bütün İslâm dünyası olarak, en kısa zamanda İslâm birliğinin kurulmasını İslâm devletlerinden bekliyoruz. Dünya barışı için de, bu birliğin çok önemli bir vazife icra edeceğini ümit ediyoruz.