Rahmetin tecelli ettiği bu gece hiç şüphesiz Berat gecesidir.
Çünkü Peygamber Efendimiz (asm) “Allah-u Teâlâ rahmetiyle Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.”1 buyurmaktadır. Ne güzel bir müjde değil mi?
Evet, böyle müjdeli bir gecenin pek çok önemli husûsiyeti vardır. Lâkin evvelâ Berat kelimesine değinmek istiyorum. Neden bu geceye Berat denmiştir? “Berat” kelimesi “el-berâe” kelimesinin Türkçede kullanılan şeklidir. Lügatte ise borçtan, isnad olunan bir suçtan ve bir hastalıktan kurtulmak; devlet büyükleri tarafından verilen fermanlar ve verilen vergiler karşılığında alınan makbuzlar gibi anlamlara gelmektedir. Dinî terim olarak Cenâb-ı Hakkın şefkat ve rahmetinin tecelli ettiği, kullarını affedip bağışladığı ve daha birçok müjdeye mazhar kıldığı Şaban ayının on beşinci gecesi için kullanılır.
Şimdi de bu gecenin husûsiyetlerine değinelim. Bu gecenin en önemli husûsiyeti, Allah’ın rahmetinin semaya tecelli edip, af ve bağışlamasının deryalar gibi coştuğu bir gecedir. Çünkü hadis-i şeriflerden öğrendiğimiz üzere Cenâb-ı Hak bu gece, anne-babasına âsi olanlar ve kendisine ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar.2 Bu ne güzel bir müjde değil mi? Hangi mü’min böyle bir müjdeye nâil olmak istemez? Ayrıca bu gece, bizlere on bir ayın sultanı olan Ramazan ayının geleceğini de müjdeler. Hem bu gecede, Peygamber Efendimize (asm) tam bir şefaat yetkisi verilmiştir. Bu gece duaların reddolunmadığı gecelerden biridir. Çünkü Peygamber Efendimiz (asm) “Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regâib Gecesi, Şaban’ın 15. Gecesi olan Berat Gecesi, Cuma, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı gecesi.”3 buyurmuştur. İşte böyle bir fırsatımız varken bunu çok iyi değerlendirmeli, bol bol dua ederek münâcâtta bulunmalıyız.
Bu gece, nice hikmetli işlerin ayırt edildiği ve görüldüğü, insanların bir yıl içerisinde işleyecekleri fiillerle ilgili dosyaların dört büyük meleğe tevdî edildiği bir gecedir. Zîra bu gecede; rızıklarla ilgili dosya Mikail’e (as), harplere, depremlere ve çöküntülere ait olaylarla ilgili dosya Cebrail’e (as), vefat edeceklerle ilgili dosya Azrail’e (as), diğer işlerle ilgili dosya İsrafil’e (as) verilir. Yani o sene içerisinde kimin yoksulluk çekeceği, kimin zenginlik göreceği, kime ne kadar rızık verileceği, kimin hacı olacağı, kimin ne zaman evleneceği, kimin ne zaman öleceği ve kimin ne zaman doğacağı hep bu gecede takdir edilir. Kısaca, herkesin ve her şeyin o sene içerisindeki mukadderatı tespit edilir. Böylece bu kudsî gece, o senenin bir nevî çekirdeği hükmünde olur.
Bediüzzaman Hazretleri, “Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadde- rat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta her bir amel-i salihin ve her bir harf-i Kur’ân’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhurede, on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’ân’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır..”4 buyurarak gecenin kudsiyetini ve geceyi nasıl değerlendireceğimizi ifade etmiştir.
Rabbim bizleri, ihlâslı bir şekilde bu kudsî geceyi ihya eden, samimî bir şekilde tövbe-istiğfar eden, bol bol dua eden, Peygamber Efendimizin (asm) şefaatine nâil olan ve Cenâb-ı Hakkın bağışladığı kullarından olmayı nasip etsin. Âmin!
Berat gecemiz mübarek olsun.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Hadis No: 739.
2- Tirmizî, Savm, 38.
3- İbni Asakir, Tarihu Dimaşk, 10/408; Deylemi, 2/196.
4- Şuâlar, s. 531.