"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Birinci hedef, demokrasinin inşası

14 Aralık 2022, Çarşamba 21:04
Serhan Yücel: “Şu anda Türkiye’de öncelikle otoriterliğin tasfiyesi gerekir. Yoksa Türkiye olarak girecek bir seçim bile bulamayabiliriz. Bu açıdan hangi ilde hangi parti ile seçime girileceği birinci hedef değil; birinci hedef Türkiye’nin bu hilkat garibesi sistemden bir an önce kurtulması ve demokrasinin inşasıdır.”

—Dünden devam—

Bir yandan her parti programını açıklıyor, diğer yandan “altılı masa”nın “ortak çalışmaları” var. Bütün bunlar daha sonra telif mi edilecek? 

“Altılı masa”nın “ortak programı” için her parti iddialı ve projelerini hazırlıyor. En köklü Türkiye ideali olan Demokrat Parti olarak bu ağır sorumlulukla “ortak program”a konulacak projelerimizi sunduk, her birine de süre koyduk, “100 gün”, “bir yıl” benzeri süreleri yazılı.  

Mesela tarımla ilgili bir konuda Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kullanamadığı, Melih Gökçek döneminde tam bir öngörüsüzlükle getirilen arsenikli Kızılırmak suyunun kuzey Konya ovasının sulanması için aktarılmasını öneriyoruz.

Bu iş için 110 milyon Dolar gerekiyor. Zira Kuzey Konya Ovası yeraltı sularından besleniyor, yılda 3 mm aşağı doğru indiğinden on yıl sonra bu suyu çıkartmanın maliyeti çok yüksek olacak, birçok çiftçi bu maliyeti karşılayamayacak. Ama Ankara’da arsenikli olduğu için evlere kullanıma verilemeyen ve barajda bekletilip boşa akıp giden bu suyu kot farkıyla Kuzey Konya ovasına taşınıp ve Türkiye’nin yüzde 12-13’üne tekabül eden bir alan sulanacak. 

Aslında bu sulama KOP’ta (Konya Ovası Projesi) var. Peki AKP bunu niye yapmıyor? Anlaşılan 110 milyon Dolarlık işi ancak 10 milyar Dolara çıkarmayı, birilerine dağıtmayı bekliyor. Zira mantık böyle işliyor. Oysa bu ve buna benzer projelerle üç buçuk, dört milyon hektar arazi sulanacak.

Merhum Demirel’in idealindeki GAP’da “yüzde 52” dedikleri hidroelektrik santralleridir. Oysa GAP’ı sadece hidroelektrik santrali olarak göremeyiz. Zira topyekûn bir proje. Orada asıl önemli olan sulamadır. GAP’ta da, KOP’ta da sulama projesi öne alınması gerekiyor.    

Önce genel başkanlara sunulacak hale getirilecek, peşinden bu “paket program”ın hangi kadrolarla icra edileceği belirlenecek. Programı, kadrosu önceden hazırlanacak.  

Paket program şöyle: Önce “güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metni”, sonra “Anayasa değişikliği önerisi” daha sonra “ortak çalışma grubu”nun çalışması, peşinden de “temel politikalar alanları”na ilişkin çalışmalar ve uygulayacak kadrolar tamamlandıktan sonra sıra adayın gelecek. Kısacası, 9 ana başlık 72 alt başlıkta birleştirilen çalışmalar, yılbaşından önce genel başkanlara sunulacak hale gelecek. Genel başkanların belirleyeceği ilk toplantıda görüşülüp kamuoyuna açıklanacak. 

Madem “tek adam”dan şikâyetçiyiz, o zaman kadroların bir tanımını yapmamız lazım. Mesela çok sembolik olduğu için söylüyorum; mevcut Prag Büyükelçisiyle mi devam edeceğiz? Bakanlar gibi büyükelçiler de derhal değişecek tabi. Görevden alınacakların yerlerine gelecekler de belirlenecek. Bakan yardımcıları, Merkez Bankası, TÜİK, Diyanet İşleri Başkanı, TRT ve Anadolu Ajansı genel müdürlerinin yerine liyâkatli kadrolar getirilecek.

Rahmetli Aydın Menderes’in bir sözü vardı, derdi ki “malum kötü, meçhul iyiden iyidir”. Ortaya çıkan kadroların “meçhul iyi” olmaması, “mâlum iyi” olması lazım. Kamuoyu tarafından programıyla, kadrosuyla, söyledikleriyle, ortadaki malum kötüye tercih edilecek birisinin olması lazım. Bunun çalışmaları yapılıyor.

“ERKENE ALINMIŞ SEÇİM” SENARYOLARI

“Erkene alınmış seçim”den bahsediliyor. Seçim tarihi ile ilgili öngörünüz nedir? 

Şimdi her şeye hazırlıklı olmak lazım. 7 Nisan’dan önce bir seçimi kimse beklemiyor. Seçimin miladı olabilecek tarih 9 Nisan deniliyor. Ben diyorum ki, Şubat’ta bir seçime hazır olmak lazım. İktidar, kış gerekçesiyle “kar var” diye sandıkları merkezlerde toplamak için kış ortasında seçime gitmeye kalkışabilir. Yani Doğu ve Güneydoğu’daki alan hâkimiyetini sağlamak, aynen 1946 seçimlerindeki gibi yapabilir. Bunu yapması için de kışı gerekçe göstermeye çalışabilir. 

Tabi seçimleri öne almak için Meclis kararı gerekiyor, ancak AKP ve MHP’nin oyları buna yetmiyor. Şu anda AKP+MHP 334, muhalefetin buna desteği gerekiyor.

Zamanında bir seçimde üçüncü kez adaylığı ise çok net Anayasaya aykırı. İktidardakilerin “sistemden önce” iddialarının hiçbir kıymeti yok. Zira mevcut mevcut Anayasada “cumhurbaşkanı iki kez aday olabilir” hükmü yürürlükte. Eğer Meclis seçimlerin yenilenmesi kararını alırsa, Cumhurbaşkanı ikinci dönemin sonunda üçüncü defa aday olabiliyor. Ama Cumhurbaşkanı re’sen Meclis’i feshederse kendisi aday olamıyor. Erdoğan, Meclis’i feshedip “seçime gidiyorum ve adayım” derse açıkça Anayasayı çiğnemiş olur.

Beş yıl içinde 260 hafta var. Bunun 256’sını beklendikten sonra dört hafta kala erkene alınmış bir seçime “erken seçim” denilir mi? Böyle erken seçim olmaz.

Bana göre Erdoğan aday olacak ve MHP seçime AKP listelerinden girecek. Zira ittifak olursa MHP istediği sayıda milletvekili çıkaramayacak. AKP listelerinden seçime girerse, bazı yerlerde ikinci, üçüncü sıraları alabilirler.

SEÇİM GÜVENLİĞİ ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR 

Toplumda seçim hileleri ve katakullilerine ilişkin ciddi endişeleri var. Seçim ve sandık güvenliğine dair ortak çalışmalar, hazırlıklar nasıl gidiyor? Bu hususta alınacak önlemleri özetler misiniz? 

Seçim güvenliği, sandık güvenliği, parmak boyasının devreden çıkması, seçmeni manipüle edebilme, mühürsüz oyların geçerli sayılması garabetini yaşadık. Buna karşı “seçim güvenliği komisyonu” ilk toplantısını ve açıklamasını yaptı ve oluşturulan “ortak çalışma grubu” çalışmalarını tamamladı. Seçim güvenliği, birçok farklı boyutu olan bir konu. Mesela, her sandıkta, sandık görevlilerinin bulundurulması belli partilerin hakkı. Bazı yerlerde dört, bazı yerlerde beş temsilciyi partiler sandık kurullarına verebiliyor. Türkiye genelinde 970 küsur seçim bölgesi, seçim kurulu var. Sandık kurullarına üye verebilecek partilerin yanısıra “altılı masa” olarak her sandıkta mutlaka üye ve müşahit bulundurulacak. Ama sandık kurulunda bulundurulacak temsilcilerle kalmamak lazım. Parmak boyası uygulamasının geri getirilmesi lazım. Ancak bunun için kanun gerekiyor ve iktidar partisi bundan çekiniyor. Sandığa sahip çıkılması ve mutlaka ıslak imzalı sandık birleştirme tutanağının alınması lazım, bunu yapacağız.

SEÇİM SÜRECİNDE ORTAK PROGRAMLAR YAPILACAK 

Seçim kampanyasında “altılı masa işbirliği”ndeki partilerin ortak programları ülke çapında halka nasıl sunulacak? Bilhassa liderlerin beraberlik mesajlarını verdiği, birlikte kürsüye çıktıkları ortak mitingler olacak mı?  

Tabi Anayasa neticede teknik bir konu. Ama ben liderlerin birlikte görüntü vermelerini çok önemsiyorum. Türkiye’de uzlaşma ve bir araya gelme kültürünün tekrar kazanılması olan “altılı masa” için kamuoyunda büyük bir beklenti oluştu. Bu bakımdan en azından belli illere birlikte gidilmesi, muhalefet partileri olarak ortak seçim çalışmaları ve ortak mitinglerinin yapılması düşünülüyor. Zira altı lider bir Türkiye ideali üzerinde duruyor, Türkiye’yi düşürüldüğü girdaptan kurtarmaya çalışıyor.

Biz tabi DP olarak Barolar başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarına, yerel medyaya gidip Anayasayı anlatacağız. İstanbul’da bir mahkemenin başkanı çıkıp “Anayasa Mahkemesi kararı, beni bağlamaz” diyor ve bir ay sonra Yargıtay’a Daire başkanı yapılıyor. Halbuki Anayasa’nın 153. maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, gerçek ve tüzel kişileri, idareyi ve herkesi bağlar” hükmünü vaaz ediyor.  

Efendim, “CHP ile bir araya mı geldiniz?” deniliyor bize. CHP ile 1961’de de, 1992’de de bir araya geldik. Türkiye’nin menfaatleri, Türkiye’yi içine düşürdükleri girdaptan kurtulması için bir araya geliyoruz. Tabi 1974’te Milli Görüş de bir araya geldi. AKP şu anda MHP, BBP ve Perinçek’in Vatan Partisi ile bir arada değil mi? Osman Öcalan’la bir arada olup televizyona çıkarmadı mı?

BİRİNCİ HEDEF, OTORİTERLİĞİN TASFİYESİ  

DP olarak seçimlere hangi formülle girmeyi düşünüyorsunuz? 

Günü zamanı gelince biz DP olarak 81 ilde seçime girmeye hazırız şu an itibariyle. Zaten seçime girme hakkını da Yargıtay altı ay belirliyor. Bizim seçime girme hakkımız var. Teşkilatlanma şartlarından da hiçbir zaman geriye düşmedik. Ama bu seçim Türkiye için dönüm noktası olan çok önemli bir seçim. 41 ilde mi girilir, 81 ilde mi girilir, bu durum daha sonra düşünülecek,

Elbette bir siyasi parti varlığını, iddiasını devam ettirebilmek için iktidara gelmek ister. Biz Türkiye’yi yönetmeye hazırız. Ama şu anda Türkiye’de öncelikle otoriterliğin tasfiyesi gerekir. Yoksa Türkiye olarak girecek bir seçim bile bulamayabiliriz. Bu açıdan hangi ilde hangi parti ile seçime girileceği birinci hedef değil; birinci hedef Türkiye’nin bu hilkat garibesi sistemden bir an önce kurtulması ve demokrasinin inşasıdır.

“PARLAMENTER SİSTEM”İN ESASI İSTİŞARE OLACAK  

Temel Karamollaoğlu’nuni “Cumhurbaşkanı istişare ve eşgüdümle çalışacak” ifadesini iktidar mihrakları çokça istimal ettiler; buna cevabınız nedir?  

İstişare, eşgüdüm kötü bir şey mi? Demokrasi mantığının özü bu. Aslında Sayın Karamollaoğlu istişareyi nazara verdi, her şeyin tek adamın iki dudağı arasında olduğu şimdiki sisteme gönderme yaptı. Kasten kötüye kullanıp çarpıtıyorlar. Zira “altı parti”nin iktidarında istişareye öncelik verilecek. Benim 28 Kasım’daki konuşmamda “Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla klişesini bundan böyle duymayacağız” cümleme bir AKP’li çıkıp diyor ki “Anayasa’da böyle bir maddenin olmadığını bilmiyor bunlar.” Yani ya cehalet, ya da bilerek saptırıyorlar.

YENİ ASYA CÂMİASINA ŞÜKRANLARIMI ARZ EDİYORUM 

Her defasında darbelerle ve ara dönemlerle önünün kesilmesine rağmen Türkiye’nin demokratikleşmesinde, maddi ve mânevî kalkınmasında temel harcı ve büyük emekleri olan merhum Menderes’in ve Demirel’in liderliklerindeki DP-AP-DYP’nin “demokrasi misyonu” verâsetini yüklenen Demokrat Parti’nin Genel Sekreteri olarak, demokrasi mücadelesinde Demokratlara “nokta-i istinad”la değerli destekleri veren Yeni Asya câmiasına mesajınız nedir?  

Bu çok doğru bir ifade. Yeni Asya, gerçekten “demokratlara nokta-i istinad”dır. Ben öğrenciliğimden beri hep Demokrat misyonun içinde oldum. Rahmetli Aydın Menderes’le, rahmetli Süleyman Demirel’le çalıştım. Rahmetli Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde tarih danışmanlığı yaptım. Gerek Menderes’le gerekse Demirel’le çalıştığım dönemlerde daha sonra DP’ye Genel Sekreter olduğum zamanda Yeni Asya câmiasıyla hukukum var. Bu kadar uzun yıllar çizgisinde kırılma olmaması gerçekten takdire şâyan. Resmi ilân baskısına, basın kartlarının yenilenmemesine, gri pasaport verilmemesine; dayatılan onca kanunsuzluğa, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe rağmen Yeni Asya’nın çizgisinde kırılma olmadı, bu çağda böyle bir tutarlılığı izlemek oldukça önemli. DP Genel Sekreteri olarak Yeni Asya camiasına şükranlarımı arz ediyorum.

BAŞKENT SOHBETLERİ 2

CEVHER İLHAN - MEHMET KARA - MUHAMMET ÖRTLEK 

—SON—

Okunma Sayısı: 10090
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı