RÖPORTAJ: SELAHATTİN EKİNCİ

Selahattin Ekinci: Sayın Zeki Çelik, Isparta deyince aklımıza iki önemli isim geliyor. Birisi Bediüzzaman Said Nursî, diğeri ise Süleyman Demirel. Siz de Isparta’yı tanıyan biri olarak, bize onların hayatlarından bahsedebilir misiniz?

Zeki Çelik: Tabiî, seve seve. Ispartalı olmakla her zaman gurur duydum. Isparta’nın, hem maddî hem de manevî açıdan Türkiye için önemli katkıları olmuş şahsiyetleri barındırdığını düşünüyorum. İki önemli değerimizden biri Bediüzzaman Said Nursî, diğeri ise Süleyman Demirel. Bu iki isim, Isparta’nın geçmişinde derin izler bıraktılar.

Selahattin Ekinci: Önce Süleyman Demirel’den bahsedelim. Cumhurbaşkanlığı yapmış, Türkiye’nin önemli siyasetçilerinden biri. Onunla ilgili kişisel anılarınız var mı?

Zeki Çelik: Evet, Süleyman Demirel’le şahsi olarak tanışmıştım. Onunla camide yan yana namaz kılmıştık. O kadar mütevazı bir insandı ki; bugün bir cumhurbaşkanıyla yan yana duruyorum ama o kadar rahat ve insan canlısıydı. Isparta’mızın büyük bir değeriydi.

Selahattin Ekinci: Sizce Demirel nasıl bir liderdi?

Zeki Çelik: Demirel, sadece politik bir lider değil, aynı zamanda büyük bir demokrat ve mütevazı bir insandı. Mesela, 2002 yılında Türk Dünyası Şairler ve Yazarlar toplantısı için Isparta’ya geldiğimde, Şevket Demirel’e misafirlerimize otel ayarlayıp ayarlayamayacağını sordum. Sağ olsun, hemen bir çek yazdı ve tüm masrafları karşılayacağını söyledi. Bu, hem onun hem de Süleyman Demirel’in ne kadar cömert insanlar olduğunu gösteriyor. Demokrasiye ve halkına olan sevgisi tartışılmazdı.

Selahattin Ekinci: Peki ya Bediüzzaman Said Nursî? Isparta, onun eserlerine ve yaşamına ev sahipliği yapmış bir şehir. Onunla ilgili düşünceleriniz neler?

Zeki Çelik: Bediüzzaman, Türkiye’nin maneviyatını şekillen-diren önemli bir şahsiyettir. Isparta’da, Barla’da uzun yıllar kaldı, Risale-i Nur eserlerini burada kaleme aldı. O dönemde matbaa yoktu; eserleri el yazması olarak çoğaltılıyordu. Isparta halkı onu bağrına bastı. Bediüzzaman, imanla ilgili meselelerde milletin yolunu aydınlatan bir rehberdi. O, Osmanlı’nın bâkiyesi olan bu toprakların ruhaniyetini derinlemesine yaşayan ve yaşatan bir insandı.

Selahattin Ekinci: Onun Isparta’daki etkisi hâlen devam ediyor diyebilir miyiz?

Zeki Çelik: Kesinlikle. Bugün Isparta’da hâlâ onun eserleri okunuyor, maneviyatı canlı tutuluyor. Isparta’nın ruhanî yönü çok güçlüdür; burada üretilen güllerin kokusu bile sanki Peygamber (asm) kokusunu anımsatıyor. Bediüzzaman da bu manevî atmosfere katkıda bulunan büyük şahsiyetlerden biridir.

Selahattin Ekinci: Son olarak, her iki değerli şahsiyet hakkında düşüncelerinizi nasıl özetlersiniz?

Zeki Çelik: Bediüzzaman Said Nursî, bu topraklarda iman davasını anlatmış, eserleriyle halkı aydınlatmış büyük bir âlimdir. Süleyman Demirel ise Isparta’dan çıkıp Türkiye siyasetine damga vurmuş bir liderdir. Demokrasiyi, insan haklarını savunan ve bu uğurda çok büyük zorluklarla mücadele eden bir devlet adamıydı. Her iki isim de Isparta’nın ve Türkiye’nin gururudur.

Bu röportajla birlikte, Süleyman Demirel ve Bediüzzaman Said Nursî’nin hem kişisel hem de toplumsal yönlerini ortaya koymuş olduk. Bu iki önemli şahsiyet, Isparta’nın ve Türkiye’nin tarihinde unutulmaz izler bırakmışlardır.